"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dosya her ne kadar inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirilerek Dairemize gönderilmişse de, mahkemece davacının tapu iptal, tescil talebi reddedilmiş; terditli talebi olan tazminat yönünden kabul edilmiş, hükmü davalı vekili yine tazminat bakımından temyiz etmiştir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ne var ki; 1. Hukuk Dairesince de görevsizlik kararı verildiğinden 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6644 sayılı kanunla değişik 60. maddesine göre görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna sunulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.12.2006 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.01.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, yerel mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 07.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23/09/2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/12/2018 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ve davacı vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 13/04/2021 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, inanç sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; Davacılar, dava konusu taşınmazı davalı ile birlikte satın aldıklarını, paylı tescil mümkün olmadığından davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 1/4'er pay oranında adlarına tesciline, mümkün olmaz ise bedelinin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davacılar yukarıda belirtildiği gibi yazılı delil veya delil başlangıcı niteliğinde bir delile dayanmamışlardır. Yazılı delil veya delil başlangıcı mevcut olmadıkça bu tür davaların sadece tanıkla ispatı mümkün değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2020/244 E., 2023/357 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının inanç sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin bozma ilamı üzerine hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 18.01.2024 tarihli ve 2024/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait olduğundan, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar vermek gerekir. KARAR Açıklanan sebeple; Dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.06.2015 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.12.2014 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|İtirazın İptali (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)|Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021 6100 sayılı HMK'nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Her ne kadar İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 01/07/2020 tarih ve 2014/409 esas 2020/366 karar sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş ise de; İstinaf incelemesine konu davada; Davacı şirketin, davalının şirket ortaklığı nedeniyle alacağının olup olmadığı, birleşen dosyada davalı tarafından taraflar arasında akdedilen binicilik ve sponsorluk sözleşmesi uyarınca davacı şirketten alacaklı olup olmadığı hususlarının bulunduğu anlaşılmıştır....
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Zamanaşımı, kanunda belirtilmiş olan süresi içinde talep ve dava edilmemiş olan alacakların özüne dokunmamakla beraber “dava edilebilme vasfını kaybetmesi” sonucunu doğuran bir süre geçimidir. Diğer taraftan, hak düşürücü sürenin varlığını hakimin kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekirken, zamanaşımının varlığı def’i olarak ileri sürülürse dikkate alınabilir (BK m.140). Dolayısıyla, zamanaşımı borçluya sadece bir def’i hakkı verir. Somut olayda; mahkemece, davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de; davacının dayandığı inanç sözleşmesinin gereği olarak iptali istenilen taşınmazda kayıt maliki olmadığı, inanç ilişkisinden kaynaklanan bir durum olduğu gözetilmeden yasal olmayan gerekçeyle davanın reddi isabetsizdir....
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Somut olayda; davacı inanç sözleşmesini davalının eli ürünü yazılı delil ya da delil başlangıcı ile kanıtlayamadığından tapu iptali ve tescil isteminin reddi doğrudur. Tazminat istemine gelince; zamanaşımı davacının taşınmazın kendisine devredileceği ümidini yitirdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu nedenle hak düşürücü sürenin dolduğundan söz edilerek tazminat talebinin reddi doğru değil ise de bu halde dahi davacı, taşınmazın rayiç bedelini değil, davalıya verdiğini iddia ettiği bedeli talep edebileceğinden hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....