Maddesine göre özel ve sonradan gelen kanun olduğundan huzurdaki davaya MK 1007. Madde hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığını, bu sebeple davanın 6292 sayılı Kanun gereği de esas yönünden reddi gerekirken kabul yönünden hüküm kurulması hukuka açık aykırılık teşkil ettiğini ve bölge adliye mahkemesince ortadan kaldırılarak, davanın reddi yönünden hüküm kurulması gerektiğini, davacının açtığı tazminat davasında esasa girilse bile kanundan kaynaklanan sebep sorumluluğunun unsurları oluşmadığından davanın reddi gerekirken mahkemece kabul kararı verildiğini, belirtilen nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DAVA: Tapu kaydına konulan orman şerhinin terkini olmadığı takdirde TMK ' nın 1007.maddesi uyarınca tazminat talebine ilişkindir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dosya kapsamından dava konusu Sarıyer, Gümüşdere Mah....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK 1007.maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmiştir. Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilinin, davacı tarafın zararının bulunmadığına ve tazminat isteme hakkı olmadığına ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde: 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir. Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 19.11.2013 günü temyiz eden davalı idare vekili Av. .... ile aleyhine temyiz olunan davacı vekilinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü. - K A R A R - Dava, 4721 sayılı TMK.’nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece bozma kararına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki TMK 1007. maddesine dayalı rücuen tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 23/01/2019 gün ve 2018/2230-2019/287 sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı ... ile süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Davalı ...'ın karar düzeltme isteminin incelenmesinde; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 440. ve 442. maddeleri uyarınca Yargıtay Kararlarına karşı karar düzeltme ve karar düzeltmeye karşı cevap süreleri onbeş gündür....
HMK 355/1 maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme sonucunda; ilk derece mahkemesince toplanan deliller ile tüm dosya kapsamına göre; Dava konusu tazminat istemine esas olan Odabaşı Köyü 28227 ada 104 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının, Orman Yönetimi tarafından davacı T1'ya karşı açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda Antalya 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/07/2014 tarihli 2013/405 esas 2014/428 karar sayılı kararıyla iptaline ve orman niteliğiyle hazine adına tapuya tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 15/05/2015 tarihinde kesinleştiği; TMK 1007.maddesine dayalı olan eldeki davanın, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptaline ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra Borçlar Kanununun 146. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı; TMK'nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davaları, dava açıldığı tarihte tazminat miktarının davacı tarafça tam ve kesin olarak belirlenmesi...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı idare vekili istinaf dilekçesi ile özetle; davanın süresinde açılmadığını, davalı idarenin husumet ehliyeti olmadığını, orman vasfında olduğu için taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını, zararla tazminat miktarı arasında illiyet bağı bulunmadığını, faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini ve böyle bir davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı, Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığı iddiasıyla TMK 1007. Maddesine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 33. maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir. Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine dayalı devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumluluğu ilkesine dayalı tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Türk Medeni Kanunun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığı iddiasıyla TMK 1007. Maddesine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 33. maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir. Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine dayalı devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumluluğu ilkesine dayalı tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Türk Medeni Kanunun 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir....
Yetkisizlik kararı üzerine davaya bakan mahkemece; davanın TMK. nun 1007....
Hemen belirtilmelidir ki, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada TMK.'nun 1025. maddesinde öngörülen “yolsuz tescil” hukuki sebebine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Davanın açıklanan bu nitelendirilmesi karşısında, yolsuz tescile dayalı iptal-tescil isteğinin ancak ayni hak sahiplerince ileri sürülebileceği ve kayıt maliki olmayan Hazinenin eldeki davayı açma sıfatı bulunmadığı açıktır. Esasen, Hazine bakımından TMK.'nun 1007. maddesinden kaynaklanan bir sorumluluğun gerçekleştiği de henüz söylenemez. Öte yandan, davada davalı sıfatı ile yer alan ayni hak sahibi ... tarafından usulünce açılmış bir dava da yoktur. Hal böyle olunca, davacı Hazinenin aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın reddedilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Tarafların yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine. Yerel mahkeme kararının açıklanan gerekçe ile ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j....