Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkindir....

    Davalı T12 vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın süre aşımı, husumet yönününden reddini, husumetin Milli Eğitim Bakanlığı ve Büyükşehir Belediyesi'ne yöneltilmesini, İdarenin herhangi bir kusuru bulunmadığı içir tazminat isteminin reddini, haksız ve dayanaksız açılan davanın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle reddini, davanın niteliği gereği fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması mümkün olmadığından ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına muvafakat etmediklerini, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması talebinin reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini talep etmiştir....

    İncelenen dosyada, davacının taşınmazı tapudan devraldığı ve müteahhitliğini davalının yaptığı taşınmazdaki ayıplardan kaynaklı uğradığı zararları ve geç teslimden kaynaklı kira alacağına yönelik taleplerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince davacı ile davalı şirket arasında sözleşme bulunmadığından bahisle bir kısım talepleri reddedilmiş ise de, mahkemenin öncelikle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin neye dayandırıldığı, davacıya tapunun devir nedeninin araştırılması, taraflar arasında ne şekilde bir hukuki ilişkinin kurulduğunun açıklığa kavuşturulması, bir kısım talepler yönünden davacının husumetinin bulunmadığı yönündeki ret gerekçesinin deliller ile HMK.'nun 31.maddesi gereğince hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında açıklığa kavuşturulması gerekir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14.06.2022 NUMARASI : 2020/176 ESAS - 2022/235 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Tapunun Haksız Ele Geçirilmesi Nedenli) KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....

    Maddede düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı maddi tazminat davasıdır. Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/360 Esas, 2010/528 Karar sayılı ilamıyla orman vasfında olduğundan bahisle tapusunun iptal edilerek orman vasfıyla hazine adına tescil edildiği, ilgili kararın 21/12/2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları; davacıya ait taşınmazın tapu kaydının iptalinden kaynaklı zarardan davalı Maliye Hazinesi'nin sorumlu olup olmadığı, tazminat miktarı ve hesaplama yöntemine ilişkindir. Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması sebebiyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

    anlaşılması halinde davacının zararının oluşmayacağı, davacının tapu maliklerine karşı tapu iptal davası açarak zararı giderme imkanının bulunduğu düşünülmeli, aksi takdirde tapunun ormanda kalması vs. nedenlerle revizyon görmemesi halinde verilmiş olan tapunun arazi kadastrosu sonucu geçersiz hale gelmesi sebebiyle tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı olarak devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının karşılanması gerektiği kabul edilerek taşınmazın arazi vasfına göre bilirkişiler aracılığıyla dava tarihi itibariyle taşınmazın değeri tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir....

    Dava, tapu iptali ve tescil olmazsa 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteklerine ilişkindir. Dosya içeriği ve ......

      Tapu müdürlükleri, Türk Medeni Kanununun 997 ve devamı maddeleri uyarınca tapu sicilinin tutulması ve bu sicillerinin yasalara uygun oluşması konularında görevli ve sorumludur. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre dava konusu haciz ve ipoteğin hak sahibinin bulunması mümkün olmadığından davanın tapu sicilini tutmakla görevli ve sorumlu tapu müdürlüğüne yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.09.2013 tarihli, 2013/14-93-1364 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Bu nedenle mahkemece devamında hukuki yararı kalmayan haciz ve ipotek şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken husumet yönünden davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir." gerekçesine yer verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davanın kabulüne karar verilmiştir....

        Ancak, tapu sicillerinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup, taşınmazın dere yatağı niteliğinde bulunması sebebiyle 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/c maddesi kapsamındadır. Bu nitelikteki yerler hakkında özel mülkiyete konu olacak şekilde sicil oluşturulmasına olanak yoktur. O halde, taşınmazların sicil kaydının iptali ile kadastro harici bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, Hazine adına tescil kararı verilmesi doğru değildir. Ne varki, anılan husus yargılamanın yenilenmesini gerektirmediğinden, yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 2.bendindeki; dava konusu taşınmazların "... adına tapuya kayıt ve tesciline" sözcüklerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine "3402 Sayılı 16/c maddesi hükmü uyarınca kadastro harici bırakılmalarına" sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 17.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Tapu müdürlükleri, Türk Medeni Kanununun 997 ve devamı maddeleri uyarınca tapu sicilinin tutulması ve bu sicillerinin yasalara uygun oluşması konularında görevli ve sorumludur. Şerhin terkinine ilişkin davaların şerh lehtarına husumet yöneltilerek açılması gerekmekte olup şerh lehtarının yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi halinde tapu sicilinin doğru tutulmasından sorumlu tapu müdürlüğüne husumet yöneltilmelidir. Somut olaya gelince; davaya konu taşınmazın üzerinde bulunan şerhin lehtarı olan ... oğlu ... ... . Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1139 Esas 2015/194 sayılı Kararı ile İzmir defterdarının kayyım olarak atandığı, yargılamaya kayyımın katılımıyla devam edildiği anlaşıldığından ve davalı Hazine tapu maliki olmadığından, tapu müdürlüğüne husumet yöneltilmemelidir....

            UYAP Entegrasyonu