Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görülmektedir ki; kusursuz sorumluluğun bir biçimi olan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan Devletin sorumluluğu, bir tehlike sorumluluğudur. Tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücu durumundaki iç ilişkide etkisi söz konusu olmaktadır. Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar tapu sicilinin tutulmasına ilişkin yasal düzenlemelerle sınırlı olmayıp bu yasal düzenlemeler dışındaki hukuk kurallarına ve hukukun genel ilkelerine de uyulması gerekmektedir. Tapu müdür ya da memurlarının ihlal ettikleri hukuk kuralları ister genel olsun ister salt sicilin tutulmasıyla ilgili olsun, her iki durumda da ortaya çıkan sonuç tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmuş olmasıdır (Dr....

    Mahkemece; davacının davasının kısmen kabulü ile 56.225,00 TL tazminat bedelinin dava tarihinden/itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tapu müdürlüğüne izafeten Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur”....

      Hukuk Dairesince de onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007.maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

        GEREKÇE: Dava, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olduğu iddia olunan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumludur. Bu maddede öngörülen sorumluluk, kusursuz sorumluluk olup, Hazine'nin sorumlu tutulabilmesi bakımından; tapu sicilinin tutulmasından dolayı bir zararın doğmuş bulunması, memurun hukuka aykırı eyleminin olması ve zarar ile eylem arasında illiyet bağı bulunması, yani illiyet bağının kesilmemiş olması koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 1007 nci maddesinde yazılı mesuliyet Devletin bu işte çalıştırdığı memurların hata yapmaması hususunda ihtimam ve nezaret göstermesi vecibesine istinat eder (İmre kusursuz mesuliyet halleri 1949 s. 197)....

        Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir. Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluk olup tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır. TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir....

        Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Asıl dava tapu iptal ve tescil; karşı dava ise tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan (TMK mad. 1007) tazminat istemine ilişkin olup, karar davalı-karşı davacı tarafından karşı dava yönünden verilen hüküm bakımından temyiz edilmekle, ... Birinci Başkanlık Kurulunun 26.01.2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı ile hazırlanan, 28.01.2022 tarihli ve 31733 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Hukuk Dairelerine ilişkin ... bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi ... (5.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 28.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

          Mahkemece davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebi ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı idare vekilince istinaf edilmiştir. 4721 sayılı TMK'nun 38. maddesi "kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla Devletçe tazmin edilir"; sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ise; "tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur." hükümlerini içermektedir. Dava konusu olayda, yanlış tapu kaydı üzerine haciz şerhi konulması ve taşınmazın ihale yoluyla alıcıya satılması nedeniyle Devletin kusursuz sorumlu olduğu bir zararın oluştuğu muhakkak olup, bu zararın tazmininin ise Devletten istenebileceği gözetilerek, davanın esasına girilip kabulüne karar verilmesi gerekirken yargı yolunun caiz olmaması sebebi ile reddi usul ve yasaya aykırı görülmekle (benzer bir uyuşmazlığa ilişkin bkz. Y. 5....

          Bu durumda; her ne kadar 2006 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu edilen 170 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlara revizyon görmemiş olsa da; davacının söz konusu taşınmazların dayanağını oluşturduğunu ileri sürdüğü ve Devletin resmi makamlarınca düzenlenmiş Nisan-1936 tarih 19 numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı yönünden mahallinde refakate resen alınacak fen bilirkişisi eşliğinde keşif yapılarak, söz konusu eski tapu kaydının, 170 ada 3 ve 4 parselleri kapsadığının kesin olarak belirlenmesi halinde, bu tapu kapsamında kalan taşınmazların orman içi açıklık olarak Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle davacının zararının 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesinde yer alan tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet sorumludur ilkesi uyarınca tazmini gerektiği gözetilip, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, 2) Kabule göre de; 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesi uyarınca...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAZMİNAT KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; 4721 sayılı TMK.' nun 1007.maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 5. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 5. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 24.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAZMİNAT KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; 4721 Sayılı TMK.' nın 1007.maddesine göre açılan tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 5. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 5.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 29.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu