İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın bedelinin yüksek belirlendiğini, hükme esas rapordaki verilerin hatalı olduğunu beyanla istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın bedelinin düşük belirlendiğini beyanla istinaf yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, TMK' nun 1007. Maddesine dayalı , Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacının da hissedarı olduğu taşınmazların tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20....
gerektiği, bu nedenle, devletin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan sorumluluğuna dayanılarak açılan davalarda, bu sorumluluk hallerine ilişkin olarak düzenlenen zamanaşımı, munzam zarar ve hakkaniyet indirimi ya da makul indirim kurallarının uygulanma imkanın olmadığı, T.M.K.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı öngörülmediğinden, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 146. ( mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 125. ) maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusu olacağı, tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olması gerektiği, gerçek zararın; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalma olacağı, tazminat miktarının, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olması gerektiği,(YHGK'nun 05/03/2003 gün ve 2003/19- 152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010...
Maddesine dayalı , Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı Belediye Başkanlığı adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının Samsun Kadastro Mahkemesinin 2006/27 Esas 2009/312 Karar numaralı kararıyla taşınmazın orman olduğundan bahisle tapu kaydının iptaliyle orman vasfıyla hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, ilk derece mahkemesince 1007'ye dayalı tazminat davasının, iptale ilişkin kadastro mahkemesi kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından bahisle reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT KANUN YOLU : TEMYİZ Dava, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan (TMK. 1007 md.) tazminat davası niteliğinde olup, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 09.02.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT Dava, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tazminat talebine ilişkin olup, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 2016/1 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevinin Yargıtay 20. Hukuk Dairesi'ne ait bulunması nedeniyle dosyanın, 6723 sayılı Kanun'la değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60/3. maddesi uyarınca Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 02.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir....
Şöyle ki; TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” şeklindeki kanuni düzenlemenin bir gereği olarak uygulama ve öğretide kanunen özel bir zamanaşımı süresi öngörülmeyen alacak veya tazminat davaları 10 yıllık genel zamanaşımına tabi tutulmuştur. Bu nedenle, eldeki davada tapu sicilinin tutulmasından doğduğu iddia edilen zararın tazmini istendiğine ve bu tazmini alacakla ilgili kanunda aksine bir hüküm bulunmadığına göre, bu zarar alacağının da, 6098 sayılı BK'nın 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğunun kabulü gerekir....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıklanarak davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı, kadastro sırasında yapılan sınırlandırma ve tespite itiraz etmeyip kadastrodan önce hak sahibi olunan tapu kaydının yüzölçümünün kadastro sırasında eksik uygulanması ve revizyon gördüğü parselin ise tespitinin kadastro mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle tapu sicilinin gerektiği gibi tutulmamasından kaynaklı tazminat talep ekmekte olup somut olayda anılan maddenin uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Davalı Hazine cevap dilekçesiyle zamanaşımı def'inde bulunmuş olmasına rağmen kararın gerekçesinde bu konuda hiç bir tespit ve değerlendirme yapılmamıştır....
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında, asıl ve birleşen dosya davacısına ait tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu, (bakz. Y. 20....
Bu nedenle, Devletin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan sorumluluğuna dayanılarak açılan davalarda, bu sorumluluk hallerine ilişkin olarak düzenlenen zamanaşımı, munzam zarar ve hakkaniyet indirimi ya da makul indirim kurallarının uygulanma imkanı yoktur. T.M.K.nun 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı öngörülmediğinden, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 146. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun 125. maddesindeki) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması söz konusu olacaktır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....