Dava; tapu kaydının yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır....
Maddesi "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." hükmünü içermekte olup bu maddede düzenlenen sorumluluk kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, Tapu Sicil Müdürü yada memurunun kusuru olsun yada olmasın sicilin tutulmasında, kişilerin mal varlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı yada yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu nedenle somut olayda 4721 sayılı Yasanın 1007. maddesi uyarınca Tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğunun kabulü ile bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Mahallesinde kayıtlı 1263.72 m2 yüzölçümlü 293 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 301.74 m2 bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle Hazine tarafından açılan dava sonucunda Akçaabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/145 Esas-2007/217 karar sayılı ilamı ile taşınmazın bu bölümünün tapusunun iptaline karar verildiği ve iş bu ilamın 30.09.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nun sorumluluk karar başlığını taşıyan 1007.maddesi "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, Tapu Sicil Müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır....
Nitekim, tapu siciline güven ilkesine verilen önemi vurgulayan 15.3.1944 gün ve 13/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, Medeni Kanunun yürürluğe girmesinden önceki sicillerin tutulmasından dahi Devletin objektif sorumluluğu benimsenip vurgulamıştır....
-TL olduğu ancak davacı tarafın taşınmazı satın alırken orman ve 2/B'lik alanlar ile ilgisi olup olmadığı yönünde kendinden beklenen özeni göstermediği ve araştırmayı yapmadığı, bu şekilde kusuru bulunduğundan Borçlar Yasasının 44. maddesi gereğince tazminat miktarından %25 indirim yapılması gerektiği yönündeki gerekçe yönünden temyiz etmiştir. Görüldüğü üzere, tapu sicilinin tutulmasını üzerine alan Devlet, tapu siciline tanınan güvenden ötürü, hak durumuna aykırı kayıtlardan doğan tehlikeyi de üstlenmektedir. Tapu sicil müdürü ya da memurunun kusuru olsun olmasın, tapu sicilinin tutulmasında kişilerin çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücuu halinde, iç ilişkide etkisi söz konusu olmaktadır. Bu sorumluluk türünün, Borçlar Yasasının 41 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi yoktur....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir. 4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır....
Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK'nın 1007. maddesi kapsamındadır. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, Türk Medeni Kanununun 1007.maddesinde düzenlenmiş bulunan tapu sicilinin tutulmasından dolayı devletin sorumluluğuna dayalı maddi tazminat istemine ilişkin olup, Dairemizce verilen bozma kararına karşı yerel mahkemece eski hükümde direnilmiş olmakla, dosyanın Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, ........2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir. 4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır....
TMK'nun 1007. madde gereğince devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Tapu siciline bağlı ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi yada yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalındığında, doğan zarardan devlet sorumludur. Bu itibarla kadastro görevlilerinin dayanaksız ya da gerçek hukuksal duruma uymayan kayıt düzenlemelerini ve niteliğinde yanlışlık yapmaları da aynı kapsamda düşünülür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18/11/2009 gün ve 2009/4- 383 esas, 2009/517 karar; 16/06/2010 gün ve 2010/4- 349 esas, 2010/318 karar sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan, TMK'nun 1007. maddesi anlamında devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir....