Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

Sözleşmenin feshi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir. Öğreti ve uygulamada menfi zarar, “uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarar” olarak kabul edilmektedir. Somut uyuşmazlıkta davacı yüklenici sözleşmenin feshinde haksızdır. Yaptığı harcamalar ise davalı arsa sahibi yararına olmadığı gibi arsa sahibi tarafından da kullanılmamıştır. Bu hususlar üzerinde durulmadan menfi zarar talebinin de reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun görülmüştür....

    ve bir sonraki yıl için sözleşmenin uzamayacağı, bu nedenle davacının sadece 01.01.2013 tarihe kadar yoksun kaldığı kazancı talep edebileceği, alınan bilirkişi raporunda prim bedelleri, gider miktarı ve gider oranı nazara alınarak yapılan oranlama suretiyle davacının 01.01.2013 tarihine kadar olan zarar tutarının 190.197,70 TL olarak hesaplandığı, manevi tazminat talebi bakımından ise kişilik haklarına saldırı hususunun ispatlanamadığından ve davalının eyleminin kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilemeyeceğinden manevi tazminat talebinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

      Yine TBK m.35'e göre; yanılanın kusurlu bulunması durumunda karşı taraf ancak menfi zararlarının tazminini isteyebilecektir. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacı menfi zararlarını değil, aynen ifayı talep etmiştir. Menfi zarar ise; sözleşmenin hükümsüz hale gelmesinden kaynaklanan ve sözleşme hiç yapılmasaydı tazminat talep edenin bulunacağı durum ile sözleşmenin yapılmasından sonra tazminat talep edenin sözleşmenin hükümsüz kaldığı tarihte bulunduğu durum arasındaki farktır. Burada amaç; tazminat talep edeni sözleşme yapılmadan önceki durumuna getirmektir. Yani; tazminat talep eden, sözleşmenin hükümsüz kaldığı tarihte, sözleşmenin yapıldığı tarihe göre malvarlığı itibariyle eksidedir. Takip talebi incelendiğinde; davacı alacaklı, sözleşmenin aynen ifasını talep ettiği, menfi zararlarını talep etmediği, TBK m.35 uyarınca davacı alacaklının ancak menfi zararlarını talep edebileceği hususları gözetildiğinde, davacının talebi yerinde görülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir....

        Yine TBK m.35'e göre; yanılanın kusurlu bulunması durumunda karşı taraf ancak menfi zararlarının tazminini isteyebilecektir. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacı menfi zararlarını değil, aynen ifayı talep etmiştir. Menfi zarar ise; sözleşmenin hükümsüz hale gelmesinden kaynaklanan ve sözleşme hiç yapılmasaydı tazminat talep edenin bulunacağı durum ile sözleşmenin yapılmasından sonra tazminat talep edenin sözleşmenin hükümsüz kaldığı tarihte bulunduğu durum arasındaki farktır. Burada amaç; tazminat talep edeni sözleşme yapılmadan önceki durumuna getirmektir. Yani; tazminat talep eden, sözleşmenin hükümsüz kaldığı tarihte, sözleşmenin yapıldığı tarihe göre malvarlığı itibariyle eksidedir. Takip talebi incelendiğinde; davacı alacaklı, sözleşmenin aynen ifasını talep ettiği, menfi zararlarını talep etmediği, TBK m.35 uyarınca davacı alacaklının ancak menfi zararlarını talep edebileceği hususları gözetildiğinde, davacının talebi yerinde görülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir....

          Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

          HD 12.06.2017 gün ve 2017/121 Esas 2017/2508 Karar sayılı kararı) Davacı yüklenici, menfi zarar kapsamında yapıp da ödenmeyen iş bedeli, noter masrafı, damga vergisi, teminat mektubu için yapılan masraf, faiz ve komisyonları, sözleşmenin imzası için gerekli sigorta poliçesi masrafı, karar pulu bedeli ve Kamu İhale Kurumu payını isteyebilir. (15. HD 16.09.2020 gün ve 2020/1557 Esas 2020/2455 Karar sayılı kararı) Bu durumda mahkemece davacının menfi zarar kapsamında olan damga vergisi ve karar pulu bedelinin isteyebileceği gözetilerek istenilen kalemlere ilişkin sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra sözleşmenin hükmünden yararlanılmayan kısmına tekabül eden miktar belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeple; 1....

            Olumlu zarar (pozitiv interesse); sözleşmenin, hiç veya gereği gibi yahut vadesinde yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar olarak tanımlanabilir. Bu nedenle müsbet zarar üzerinde de durulmalıdır. Olumlu zarar, alacaklının, ifaya olan çıkarının beklentisinin gerçekleşmemesi nedeniyle uğradığı zarar olarak da tanımlanabilir. Başka bir anlatımla alacaklının malvarlığının mevcut durumu ile sözleşmenin tam ve gereği gibi yerine getirilmiş olsaydı ulaşacağı durum arasındaki farktır. Kural olarak, cebe girmesi beklenen paradır....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Eldeki dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasıdır....

                Sözleşmenin feshinden kaynaklanan zarar iddiası ile açılan tazminat talepleri de aynı sebebe dayalı maddi tazminat taleplerinden oluşmakla bu talepler yönünden tazminat taleplerinin toplam tutarı üzerinden tek harç ve tek vekalet ücreti alınması gerekmiştir. Buna göre toplam 38.329,52 TL talepten 23.440,81 TL kabul ve 14.888,71 TL ret olunmakla yargılama gideri ve vekalet ücreti bu değerler üzerinden hesaplanmıştır. Anlatılanlara göre aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur: HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Sözleşmenin geriye etkili feshi nedeniyle açılan davada; a)Davalı ... aleyhine açılan davanın PASİF HUSUMET EHLİYETİ YOKLUĞUNDAN-USULDEN REDDİNE, b)Diğer davalılar ... ... ...A.Ş ve ......

                  UYAP Entegrasyonu