Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur. (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Borçlar Kanununun 106. maddesi, sözleşmelerde borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır....

    Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

    Sözleşmenin feshinden sonra 02/08/2018 tarihli sözleşmeye konu iş için yeniden ihaleye çıkılmış olup, gerçekleştirilen ihale işlemleri neticesinde davacı ile dava dışı ...Giyim İnş Tur. Mak. Taş. Oto Gıda Pet. Ve Tic. A. Ş arasında 2019/57931 ihale kayıt numaralı 06/05/2019 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 6 maddesinde işin bedelinin KDV hariç 220.485,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında davacı ihalenin feshedilmesi nedeni ile uğradığı menfi zararları talep etmektedir. Öğreti ve uygulamada menfi zarar uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeni ile uğranılan zarar olarak kabul edilmektedir. Sözleşmenin ifa edileceğine inanılarak başka bir sözleşme yapma fırsatının kaçırılması nedeni ile uğranılan zararda menfi zarar kapsamındadır....

      Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin feshi konusunda tüm kusur ve sorumluluğun davalı-karşı davacı ...Ş.'ye ait olduğunu, sözleşmenin davalı-karşı davacı ...Ş. tarafından feshedildiğini, sözleşmenin feshinden evvel ve sözleşmenin feshi neticesinde itibar kaybına uğrayan tarafın müvekkili olduğunu, sözleşmenin devamı sırasında müvekkilinin tespit etmiş olduğu satış fiyatlarının davalı-karşı davacı ...Ş. tarafından uygulanmadığını, sözleşmede belirtilen fiyatlara riayet edilmediğini, karşı dava gerekçelerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava: taraflar arasında akdedilen bayiilik sözleşmesinin feshine dayalı; tazminat, kâr mahrumiyeti ve ceza-i şart talebine, karşı dava: anılan bayiilik sözleşmesine dayalı maddî ve manevî tazminat talebine ilişkindir. Somut olayda davacı ... Ltd. Şti., davalı ........

        Buna göre de; arsa sahibinin iş bu davayı açmakla, yüklenicinin fesih iradesine katıldığı ve sözleşmenin son bulmasında kusurlu olmadığı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla sözleşmenin feshinde yüklenici kusurludur. Bu nedenle; arsa sahibi kusurlu yükleniciden, sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verileceğinden, sadece menfi anlamdaki sözleşmenin yapılması nedeniyle uğradığı zararlarının tazminini isteyebilecektir. Mahkemece davacıya menfi zarar kalemleri HMK.'nın 31. Maddesi gereğince açıklattırılmadan ve bu konuda delil sunma olanağı tanınmadan, buna göre de yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, "menfi zararın kanıtlanmadığı" gerekçesi ile red kararı verilmesi de doğru olmamıştır. 3- Sözleşmenin 11....

        Buna göre de; arsa sahibinin iş bu davayı açmakla, yüklenicinin fesih iradesine katıldığı ve sözleşmenin son bulmasında kusurlu olmadığı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla sözleşmenin feshinde yüklenici kusurludur. Bu nedenle; arsa sahibi kusurlu yükleniciden, sözleşmenin geriye etkili olarak feshine karar verileceğinden, sadece menfi anlamdaki sözleşmenin yapılması nedeniyle uğradığı zararlarının tazminini isteyebilecektir. Mahkemece davacıya menfi zarar kalemleri HMK.'nın 31. Maddesi gereğince açıklattırılmadan ve bu konuda delil sunma olanağı tanınmadan, buna göre de yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, "menfi zararın kanıtlanmadığı" gerekçesi ile red kararı verilmesi de doğru olmamıştır. 3- Sözleşmenin 11....

        Somut davada davacı, kablo imalatı yapan bir firma olarak davalıdan sipariş aldığını, sipariş üzerine kablo imalatı için bakır satın aldığını, ancak davalının sözleşmeden dönmesi nedeniyle yüksek fiyattan almış olduğu bakırı düşük fiyata satmak zorunda kaldığını beyan ederek aradaki farktan kaynaklanan zararını talep etmiş, davalı ise sözleşmenin kurulmadığını, zararın ispatlanamadığını savunmuş, Mahkemece, sözleşmenin kurulduğundan bahisle bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, karar, davalı vekilince istinaf edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmenin kurulup kurulmadığı, kuruldu ise davacının sözleşmenin feshinden kaynaklanan bir zararının bulunup bulunmadığı ve zarardan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktalarında toplanmaktadır....

          Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

          Yukarıda açıklandığı şekilde; geçmişe etkili fesih halinde müspet zararların ve cezai şartın istenmesi olanağı bulunmamaktadır. 3- Diğer taraftan; sözleşmenin feshinin geçmişe etkili olduğunun kabulü halinde dahi, müspet zarar ve cezai şart alacağı olmasa bile, arsa sahibinin sözleşmenin yapılması nedeniyle uğradığı menfi anlamdaki zararlarının hangi kalemlerden oluştuğunun açıklattırılmadığı ve bu yönde bilirkişi raporunda herhangi bir inceleme ve tespit yapılmadığı anlaşılmıştır. 4- Son olarak; harç ikmalinin sadece istek konusu tazminat miktarları üzerinden yaptırıldığı, sözleşmenin feshine karar verildiğine göre, tazminat istekleri dışında ayrıca sözleşme bedeli olan 10.036,18 TL üzerinden de harç ikmal ettirilmesi gerekirken bunun yapılmadığı görülmüştür....

          Kabule göre de; ortada inşa edilmiş herhangi bir bina olmamakla, "geriye etkili olarak sözleşmenin feshine" şeklinde hüküm kurulması gerekirken, "sözleşmenin iptaline" şeklinde hüküm kurulması, diğer taraftan yine kabule göre; sözleşmenin geriye etkili feshi halinde haklı olan tarafın menfi zararlarının tazminini isteyebileceği göz önüne alınarak, bu konudaki menfi zarar kalemleri açıklatılmak suretiyle menfi zarara ilişkin tazminat hesabı ile ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılarak bu yönde de bir hüküm kurulması gerekirken, yine yazılı olduğu şekilde tazminat isteğinin reddine karar verilmesi de doğru değildir. Bu durumda yapılması gereken iş; yukarıdaki tüm gerekçeler doğrultusunda, sözleşmenin feshi koşulları oluşmadığından davanın esastan karar verilmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.'nın 353- 1/b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK.'...

          UYAP Entegrasyonu