Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Ancak dava, tedarik sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, 50.000 TL. maddi tazminat ve 50.000 TL. kar kaybı tazminatının reeskont faiziyle birlikte tahsili istenmiş, 10.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebi 5.050.000 TL'ne, kar kaybı talebi de 10.050.000 TL'ne yükseltilmiş, ayrıca 2.250.000 TL portföy tazminatı talebinde bulunulmuş, anılan miktarların da yasal faiziyle birlikte tahsili istenmiştir....

    Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/516-106E-K sayılı dosya içeriği davacının isticvap beyanı ve imzası ikrar edilen ibranameye göre iş sözleşmesi işveren tarafından tazminat ödemeyi gerektirecek şekilde feshedilmiştir. Bu durumda mahkemece, sözleşmenin feshinden sonra düzenlenen ibraname makbuz hükmünde kabul edilerek, hesaplanan alacaklardan ibranamede belirtilen 6.000,00 TL'nin mahsubuna karar verilmesi gerekirken, davacının sadece 1.500,00 TL ödendiği yönündeki beyanı esas alınarak bu miktarın mahsup edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 05.09.2013 günü oybirliği ile karar verildi....

      Davacının iş aktinin fesih tarihi 10.09.2012 olup, yanlar arasında belirsiz süreli hizmet sözleşmesi bulunup böyle bir sözleşmenin işveren tarafından feshi halinde 24.6.1959 günlü E/32-K/26 sayılı içtihadı birleştirme kararında benimsendiği gibi davacının B.K. nun 313(TBK 430-440) ve devamı maddelerine dayanarak talepte bulunabileceği, davacının iş aktinin feshinden dolayı Borçlar Kanununun bu hükümlerine dayanarak tazminat istemeye hakkı olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, davalının zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek, davacının talebinin Türk Borçlar Kanunun yürürlük tarihi ile sınırlandırılmaksızın, gerekli araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği iddiasıyla davacının yaptığı masraflar ve kar kaybı zararının tespiti ile davalıdan tazmini istemine ilişkindir. İncelenen tüm dosya ve evrak kapsamı itibari ile; Davada çözümü gereken yön, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshi nedeniyle davacı tarafından yapılan masraflar ve fesih nedeniyle uğranılan kar kaybı zararının tespiti ve davalıdan tazminine yönelik istemin yerinde olup olmadığının tespitine ilişkin olup, uyuşmazlığın esasına ilişkin olan bu yöne geçilmeden önce usule ilişkin itirazların çözümü gerekmekte olup, davalının vermiş olduğu cevap dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 32. Maddesi uyarınca uyuşmazlıkların tarafların seçeceği hakem ile tahkim yolu ile çözüleceğinin düzenlendiğini, bu nedenle davanın görev yönünden reddinin gerektiği gibi sözleşmenin 33....

          Manevi tazminat istemi yönünden ise davacı tarafça sözleşmenin haksız feshi nedeniyle ticari itibarının sarsılmasına neden olunduğu hususunda dosya kapsamına iddiasını ispata elverişli herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı da nazara alınarak davacının ticari itibarının sarsılması nedeniyle manevi tazminat isteminin reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Netice itibariyle yukarıda yapılan açıklamalar ışığında dava ve ıslah dilekçesine göre toplam 11.602,33 TL yoksun kalınan kar tazminatı yönünden davanın kabulüne, prim kesinti bedeline ilişkin maddi tazminat istemi ve manevi tazminat istemi yönünden ise davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi uyarınca daire metrekarelerinin 679 m² alanlı arsa üzerine yapılmasının kararlaştırıldığı, 27. maddesinde ise arsa sahiplerine sözleşmenin tek taraflı fesih hakkı tanındığı, sözleşmenin imzalandığı sırada imar planı uyarınca 19.05 m²'lik alanın yol olarak planlanması nedeni ile 679 m² alan üzerine ifa imkanı olmadığı, sözleşmenin imzakandığı sırada kesin hükümsüz olduğu, davacı yüklenicinin basiretli tacir gibi davranıp bunu başından bilmesi gerektiği, masraf ve tazminat isteme hakkı olmadığı, geçersiz sözleşme nedeni ile davalı-karşı davacıların da hak talep etme hakkı olmadığı gerekçesi ile asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Davalı vekili, sözleşmenin davacının kusuru nedeniyle davacı yeterli üretim gerçekleştiremediğinden, kanuna, sözleşmeye ve usulüne göre feshedildiğini, davacının komisyon alacağı hakkının bulunmadığını, Yargıtay kararları uyarınca komisyon alacağı ve portföy tazminatının aynı tazminat olup, sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, davacının sözleşmenin feshinden sonra portföyünü dava dışı başka bir şahsa devrettiğini, masrafların sözleşmeye göre davacıya ait olduğunu, faiz talebinin yerinde olmadığını, davacının ticari defterleri ile kayıtlarının sözleşmeye göre delil olarak kullanılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir....

                in 23.12.2010 tarihinde işten ayrılması nazara alındığında davacının davalı tarafça talep edilen sayıda personel göndermediği, bu suretle sözleşmeye aykırı davrandığı, davalının sözleşmenin 7.2 maddesi gereğince ihtara gerek kalmaksızın fesih hakkı bulunduğu, davacı şirket tarafından gönderilen 11.01.2011 tarihli mail içeriğinden davalının feshinden haberdar olduğu, sözleşmenin en geç bu tarih itibariyle feshedilmiş sayılması gerektiği, davalının sözleşmenin 8.1. maddesi gereğince davacının sözlemeye aykırı davaranması halinde iş başkasına yaptırabilceğinin kabul edildiği, sözleşmenin 9. maddesi ile teminat olarak verilen çeklerin sözleşmenin sona ermesinden itibaren 3 yıl süre ile davalıda kalacağının düzenlendiği, sözleşmenin 11.01.2011 tarihinde feshedildiği dava tarihi itbariyle henüz 3 yılın dolmadığı anlaşıldığından davanın reddine..." karar verilmiştir....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/495 Esas KARAR NO : 2022/63 DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 31/05/2021 KARAR TARİHİ : 19/01/2022 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/02/2022 Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; Franchise Sözleşmesi'nin haksız feshi sebebiyle sözleşmenin 15.10. maddesinde kararlaştırılan cezai şartın şimdilik 1.000-TL'sinin haksız fesih tarihinden yahut dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari temerrüd faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini, Franchise Sözleşmesi'nin haksız feshinden sonra sözleşmenin 15.9....

                    DAVANIN KONUSU: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/10/2021 Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde; Müvekkilinin 30/10/2009 tarihinde 330.000,00 TL bedel karşılığında ... 19 LT'lik damacana Franchising ve Bayilik sözleşmesi ile ......

                      UYAP Entegrasyonu