Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, ve özellikle bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının, bozma ilamı ile davalı İdarenin feshinin haksız olduğunun ve davacı tarafça menfi zarar talep edilebilip müspet zarar talep edilemeyeceği hususlarının kesinleştiğinin, bozma ilamı doğrultusunda alınan menfi zarar hesabına yönelik bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir. VI....
Menfi zarar, uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifa etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olup, menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Y. 15. HD.nin E. 2004/1210, K. 2004/2834 sayı ve 24.5.2004 tarihli kararı). Menfi zarar kapsamına; sözleşme yapılmasına güvenilerek başka bir sözleşme fırsatının kaçırılmasından doğan zarar, sözleşme giderleri, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarar ve dava masrafları girer (Y. 15. HD.nin E. 2004/1210, K. 2004/2834 sayı ve 24.5.2004 tarihli kararı)....
İşbu rapor sonrasında da talimatla Ankara .ATM ... talimat sayılı dosyasından rapor alınmış olup 01/06/2022 raporda özetle; Daha önce düzenlenmiş olan üç rapordan farklı bir sonuca ulaşılamadığı, değerlendirmelerine katıldıkları diğer raporlara göre iş miktarının revize edildiği, iş miktarında artış ve azalışlar olmasının davalı yüklenici lehinde bir durum oluşturduğu, bu nedenle davacının iki ihale arasında uğramış olduğu herhangi bir menfi zararın olmadığı, dosya kapsamında yer alan 01.09.2020 tarihli bilirkişi kurul raporu ve 09.04.2021 tarihli raporda yer alan mukayeseli hesapta esas alınan metrajlara göre işin tamamının değerlendirmesi kanaatiyle, yapılan incelemenin taraflarınca da uygun görüldüğü, dava konusu sözleşmenin feshinden kaynaklanan menfi zarar oluşmadığından davacının menfi zarar talep edemeyeceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Davacı yan vekili tarafından açılan işbu davada ... ili, .../... ilçesi 2016 Yılı ...-......
Mahkemenin hükme dayanak yaptığı bilirkişi raporunda sözleşmenin feshinde tarafların %50’şer oranda kusurlu olduğu kabul edilmiş, bu kabul biçimi hükmü temyiz etmeyen davacı yönünden kesinleşmiştir. Mahkemenin hüküm altına aldığı 40.000 TL davacının kiradan sonra yaptığı leasing sözleşmelerine göre üçüncü kişilere ödenen kira parasıdır. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, menfi zarar kalemleri içinde sayılabilecek bu tutar davalı ile olan sözleşmeye güvenilerek yapılan harcama, kısaca menfi zarar kalemidir. Menfi zarar alacaklının malvarlığını sözleşmeden dönmeden sonra içinde bulunduğu durum ile böyle bir sözleşme yapılmamış olsaydı içinde bulunacağı durum arasındaki farktan ibarettir. Bu haliyle sözleşmeye güvenilerek yapılan gider, karşı tarafın malvarlığının artmasına neden olmasa bile sözleşmenin karşı tarafından istenebilir....
Temyiz Sebepleri Davalı vekili temyiz dilekçesinde; ceza yargılaması neticesinde müvekkili şirket yetkililerinin beraat ettiği, davalıya atfedilecek herhangi bir kusuru olmadığını, bilirkişi raporunda herhangi bir zararın olmadığının belirlendiği, ortada herhangi bir zarar yokken tazminat talebinin kabulünün hangi gerekçeye dayandığının anlaşılamadığını, teminatın idarenin olası bir zararını karşılamak amacı ile yüklenici tarafından verildiğini, ancak somut olayda hem teminatın irat kaydedilmesi hem de ayrıca tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, irad kaydedilen teminatın ise zaten iki ihale arasındaki farktan yüksek olduğunu beyanla, kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 2....
Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar. Sözleşmenin feshedilmiş olması halinde menfi zarar talep edilebilecek olup, sözleşme feshedildikten sonra müspet zarar talep edilebilmesi için sözleşmede bu yönde açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. Kâr mahrumiyeti talep edilebilmesi için davalı dağıtıcının borca aykırı davranması ve bu borca aykırı davranış nedeniyle davacı bayiinin sözleşmeyi feshetmesi ya da davalının haklı sebep olmadan sözleşmeyi feshetmiş olması gerekmektedir....
Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır....
Arsa sahibi tarafından açılan ve menfi zararın tahsiline ilişkin olan dava dilekçesinde fesih tarihi itibariyle inşaatın %54 seviyesinde olduğu ve arsa sahibinin sözleşmenin feshinden sonra bir başka yükleniciyle yeniden yaptığı sözleşme nedeniyle 4,44 adet daire ile 0,24 adet villa zararı olduğu kabul edilerek menfi zarar talep edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda menfi zarar hesaplanırken davacının talebi aşılarak 5,44 adet daire üzerinden hesap yapılması HUMK’nın 74. maddesine aykırı görülmüş, davalı yüklenici davanın açıldığı tarihten önce usulen temerrüde düşürülmediğinden hüküm altına alınan menfi zarar miktarına birleşen davanın açıldığı 04.03.2005 tarihi yerine sözleşmenin feshedildiği 13.12.1999 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın açıklanan bu nedenlerle de bozulması gerekmiştir....
Taraflar arasındaki sözleşmenin, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halini de kapsayan 22/4.maddesinde ”…19,20,21.maddelerine göre sözleşmenin feshi halinde yükleniciler hakkında 26.madde hükümlerine göre işlem yapılır. Ayrıca sözleşmenin feshi nedeniyle idarenin uğradığı zarar ve ziyan yükleniciye tazmin ettirilir.”düzenlemesi getirilmiştir. Bu düzenleme ile sözleşmenin feshi nedeniyle 2010/61-6765 idarenin zararının ilk ihalenin fesih tarihinde oluştuğunun kabulü gerekir. Buna göre iki ihale bedeli arasındaki farka ilişkin tazminat talebinin ilk ihalenin feshinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde infazda tereddüt doğuracak şekilde ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HMUK’un 438/7. maddesi hükmü gereğidir....
Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, age., s. 427).Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....