Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinafa konu edilen birleşen davada ise, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini ile kira tazminatının tahsili talep edilmiştir. Menfi (olumsuz) zarar; dayanağını TBK’nın 125/3 maddesi (818 sayılı BK'nın 108/2 madde) hükmünden almakta olup, sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Diğer bir ifadeyle müspet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. Somut olayda birleşen dava davacısı arsa sahibinin talepleri arasında kira kaybı da bulunmaktadır. Sözleşme fesholduğunda müspet zararın tazmini talep edilemez, ancak menfi zarar talep edilebilir....

Menfi zarar ise, sözleşmenin kurulmamasından yahut geçersiz olmasından doğan zarardır ve bu bağlamda sözleşmenin kurulduğuna veya geçerli olarak kurulmuş bulunduğuna duyulan güvenin boşa çıkmasından doğan bir zarar söz konusudur. Alacaklının malvarlığının hâlihazır durumu ile sözleşme yapılmamış olsaydı arz edeceği durum arasındaki fark, menfi zararı meydana getirir. Menfi zarar da tıpkı müspet zarar gibi fiili zarar ve yoksun kalınan kâr yani kaçırılan fırsattan oluşur. Bu bağlamda yapılan sözleşmenin geçerliliğine güvenerek başka bir sözleşme yapmamak suretiyle kaçırılan fırsatlar da menfi zararın bir türünü oluşturur (Fikret EREN: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2019, s.1186). Somut olayda ürünün teslim edileceği gün sipariş formunda taraflarca belirlendiğinden bu günün geçmesi ile davalı satıcı temerrüde düşmüş olup, ayrı bir ihtara gerek bulunmamaktadır. Davacı ödediği bedeli talep etmekle sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanmıştır....

Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

Davalı vekili, sözleşmenin diğer koşullar başlıklı bölümünün 1. maddesi uyarınca davacının üretimin durdurulması gerçeğini kabul ettiğini, müvekkilinin 2003 yılı Mart ayında üretimi durdurduğunu ve sözleşmenin uygulanamaz hale geldiğini, davacının ava dışı ... .. Şirketine olan borçlarını ödemek için bu davaya açtığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre yanlar arasındaki sözleşmenin 1. maddesiyle, davalının ekonomik durumunun kötü olduğu, üretimi durdurma riskinin bulunduğu ve üretim yapılamaması halinde bayilik sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı feshedilebileceği hususlarının davacı yanca kabul edildiği, sözleşmedeki bu asıl hüküm gereği davacının menfi ve müspet zarar isteyemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

    Mahkemece sözleşmenin feshinden sonra davalının sözleşmedeki başka bayilik alınmayacağına ilişkin hükümle bağlı tutulamayacağı, yapılan tespitte de davacı tarafından başka su markasından söz edilmediği gibi davacıya ait markanın yazılı olduğu dolu su damacanalarının bulunduğu, davacının markasının kötülendiğine ilişkin yeterli delil olmadığı, kar kaybı için haklı feshin gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2 adet soğutucunun davacıya aynen iadesine, aynen iade olmadığı takdirde bedeli olan 555.11 YTL dahil olmak üzere toplam 3.841.90 YTL cari hesap alacağının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin maddi tazminat ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

      Eldeki dava, sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan yoksun kalınan kazanç ile bedeli ödenmeyen müteahhitlik bedeli ve masrafların ödenmesi istemine ilişkindir. Davada, düzenleme şeklinde taşınmaz satış ve payı karşılığı inşaat sözleşmesinin (91/8 parsel taşınmaz) davalı tarafça haksız feshi nedeniyle müvekkilimin yoksun kaldığı kardan bugünkü karşılığı olarak şimdilik 25.000.00 TL ile davalının şifahi sözleşme ile renovasyonunu müvekkilime yaptırttığı inşaattan (248 ada) kaynaklanan masraflar ve müteahhitlik hak ediş bedeli olarak şimdilik 25.000,00,TLnin davalıdan tahsili istenmiştir....

        - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 12/03/2009 tarihli Bayilik Sözleşmesine aykırı davranışlar nedeniyle bayilik sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davalının 5.747 adet tüpü iade etmediğini ayrıca yine sözleşme kapsamında müvekkilinin cezai şart talep etme hakkının bulunduğu, öte yandan, sözleşmenin feshinden dolayı müvekkili şirketin kar mahrumiyetine uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik tüplerin iade edilmemesinden kaynaklanan tazminat bedeli 3.000 TL , cezai şart olarak 4.000 TL, kar mahrumiyeti alacağı 3.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL'nin, fesih ihtarının tebliğ tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının ...'...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın reddine karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-k.davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı ... Petrol Ür. San. ve Tic....

            Dava dilekçesinde kazanç kaybı ile menfi zarar talep edilmiş ancak menfi zarara ilişkin miktar belirtilmemiş ve harç yatırılmamıştır. Menfi zarar talebini ispat edemediği kanaatine varılmıştır. Sözleşmenin varlığı ve sözleşmenin içeriği her iki tarafın da kabulündedir. Söşleşmenin süresi de yine uyuşmazlık konusu değildir. Davaya dayanak teşkil eden sözleşmenin feshi davalı tarafça gerçekleştirilmiş olup, uyuşmazlık feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve davalının zararları üzerinedir. Davalı tarafça feshin haklı nedene dayandığı ispat edilememiş, ispat yükü davalı tarafta olduğundan, feshin haksız olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davacının muhtemel kazanç kaybını talep edebileceği, bu talebin hesaplanmasında ise vergisel kazancın esas alınacağı değerlendirilmiş, bu doğrultuda hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilmiştir. Bununla birlikte yukarıda da belirtildiği üzere menfi zarar talebinin reddi gerekmiştir....

            sunmamış, bu nedenle menfi zarar ve kar kaybı hesabı yapılamamış, sözleşmenin 9.3 ve 9.7 maddelerine göre cezai şart alacağının hesaplanabilmesi için defter ve belge üzerinden inceleme yapılıp tespit edilen değerler üzerinden hesaplama yapılacağından, davacının defter ve belgele incelemesine uymadığından, davalı ......

              UYAP Entegrasyonu