Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2) Dava, sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı tarafından talep edilen alacak ile ilgili davalı temerrüde düşürülmediğinden alacağa dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, bu hususta yanılgıya düşülerek sözleşmenin fesih tarihinden 75 gün sonrasından itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir....

    . - K A R A R - Davacı vekili, sözleşmenin feshinden sonra davalıda kalan paranın ödenmeyen 7.967,00 TL kapital faizi ile davalının temerrüdü sonucu kömür teslim borcunun yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan maddi zarar ve kar kaybına mahsuben 2.033,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temürrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, faiz ve tazminat yönünden fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir....

      Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2009/107 Esas, ve 2010/77 Karar sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmış olup, bu dava sonucunda davanın reddine karar verildiğini ve sözleşmenin haksız olarak davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğinin mahkeme kararıyla sabit olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin işletmesinin hemen yanına ... şirketi adına bizzat kendilerinin işletmecisi olduğu bir market daha açarak müvekkili ile haksız rekabet yaptığını ve zarara uğrattığını, sözleşmenin feshinden dolayı müvekkilinin daha önce aylık cirosu 80.000 TL iken davalının mal vermeyip sözleşmeyi haksız feshinden sonra her ay zarar ettiğini ve şirketi kapatma noktasına geldiğini, müvekkilinin cirodan aylık %20 kârı olduğunu, maddi zararın tespiti ile maddi tazminatın davalıdan tahsilinin gerektiğini, manevi yönden de müvekkilinin haksız feshedilen sözleşme nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini iddia ederek müvekkilinin haksız fesih nedeniyle uğradığı ve...

        Bunlardan birincisi vekil eden davacının uygun olmayan zamanda sözleşmeyi tek taraflı sona erdirmesi, ikincisi de vekilin yani davalının zarar görmesidir. Uygun olmayan zamanda sözleşmenin sona erdirilmesi kavramı haklı sebebe dayanmayan anlamında kullanılarak uygulamaya yerleşmiş durumdadır. Yukarıda açıkladığımız olağan fesih hakkının oranlılık ilkesine aykırı davranılarak yapılması haklı sebebe dayanmayan bir fesih nedeni olarak dava konusu olayda karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla 6098 sayılı TBK m. 512'de öngörülen ilk koşul davacı açısından gerçekleşmiştir. İkinci koşul ise davalının zarar görmesidir. 6098 sayılı TBK m. 512'de düzenlenen tazminatın hukuki niteliği menfi zarar için öngörülmüş olmasıdır. Bu madde ifa edileceğine inanılan sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan menfi zararlar için tazminat öngörmektedir. Başka bir değişle bu zarar sözleşme ifa edilmiş olsaydı alacaklının elde etmiş olacağı maddi yararın sağlanmamış olmasından doğan müspet bir zarar değildir....

          Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır....

          Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu somut olayda olduğu gibi başlangıçta geçerli olarak kurulan ancak, sonradan hükümsüz hale gelen sözleşmede zararı “Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir.” şeklinde belirlemiştir....

          Davacının menfi ve müspet zararlarına ilişkin istemi bakımından; kural olarak sözleşmenin haklı feshi halinde fesheden, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 106 ve 108. maddeleri uyarınca akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararın tazminini isteyebilir. Olumsuz zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının malvarlığından çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve ----- uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan doğan zarardır....

            Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

            Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Bu husus TBK'nın 125/son maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılıklı edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb. kalemler örnek olarak verilebilir....

              Uyuşmazlık davacının tazminat talep etme hakkı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacının ticari defterlerinde yapılan inceleme ile hazırlatılan mali müşavir bilirkişi raporu ve nitelikli hesap uzmanı bilirkişi raporlarıyla davacının sözleşme nedeniyle teminat mektubu için 15.959,79 TL, sözleşme tasdik masrafı 72.842,37 TL, ihale karar pulu masrafı 35.278,23 TL, KİK masrafı 3.100,00 TL olmak üzere toplam 127.180,09 TL menfi zarar bulunduğunun anlaşılması, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz hakkından vazgeçmiş olması karşısında 127.180,09 TL menfi zararın bulunduğu, müspet zararın ispat edilemediği vicdani kanaatine varılmıştır.-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 127.180,09 TL menfi zarar tazminatının dava tarihi olan 02/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, müspet zarar tazminatı talebinin esastan reddine, ..." şeklinde karar verilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu