WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Başka bir anlatımla, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, ... 2010, s. 482)....

    Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar; sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından, müspet zarar ise; ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, s.482). Menfi zarar, sözleşmenin feshi halinde istenebilir. Sözleşmenin feshi halinde müspet zarar istenemez. Bunun sonucu olarak, aynı davada hem menfi zarar hem de müspet zarar talep edilemez....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshinden kaynaklanan tazminat, birleşen dava ise sözleşme kapsamında devredilen taşınmazın sözleşmenin feshi sebebi ile iptal ve tesciline ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama neticesinde; tazminat isteğinin kısmen kabulüne, birleşen dosyadan açılan tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş, karar tazminat davasının davacısı ile birleşen dosya davacısı tarafından tazminat isteğine hasren temyiz edilmiştir....

      Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının isteyebileceği menfi zarar toplamının 1.964,81 TL olduğu, davacı her nekadar fırsat kaçırma nedeniyle tazminat istemişse de sözleşme yapılırken başka bir yüklenici tarafından daha fazla öneride bulunulduğu ve buna rağmen davalı ile sözleşme yapıldığı iddiasını yazılı bir belge ile ispat edemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.964,81 TL menfi zararının 300,00 TL'lik kısmının dava tarihinden, 1.664,81 TL'lik kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir....

        Binaların bitirilmiş olması halinde getirmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (TBK 179/2), seçimlik ceza (TBK 179/1.), eksik işler bedeli, kâr kaybı, gecikme tazminatı (TBK 125/1) müspet zarar; inşaatın yapımı süresince oturulacak ev için ödenmesi gereken kira bedeli ile yıkılan binanın enkaz bedeline yönelik talepler menfi (olumsuz) zarar kapsamındaki alacak kalemlerindendir. Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer anlatımla, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Sözleşmenin feshini isteyen ve fesihte haklı olan tarafın TBK'nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi uyarınca menfi zararını talep etme hakkı vardır....

          Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir....

            Hukuk Genel Kurulunun 17.01.1990 tarih 392-1 sayılı kararında örneklendiği üzere menfi zarar kavramına özellikle; sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılıklı edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısı ile uğranılan zararlar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatı kaçırılması dolayısı ile uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısı ile uğranılan zarar ve dava masrafları girer. Müsbet zarar ise, o sözleşme sebebi ile mal varlığına girmesi umulan paranın girmemesinden ötürü meydana gelen zarardır. Özelliği itibariyle de daima ileriye dönük beklentilerin kaybıdır. Müsbet zarar kapsamına ise, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen kar kaybı zararı, eksik ve ayıplı işler bedeli, olayın özelliğine göre gecikmiş ifa nedeniyle gecikme tazminatı ve aslında akit tarafın yapması gerektiği halde yapmadığı işlerden nama ifa yapılarak harcanan paralar girer....

              Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava taraflar arasında düzenlenen yetkili acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için taraflara gerekli uyarılara rağmen davacı tarafın defterlerini sunmadığı, davalı tarafın ticari defterlerinin yapılan incelemesinde usulüne uygun olduğu, lehine kanıt olma özelliğine sahip olduğu, yapılan inceleme neticesinde davalının davacı taraftan alacaklı olduğu, davacı tarafın borçlu olduğunun belirlendiği, yapılan sözleşmeye göre tarafların hak ve edimleri 4. ve 5. maddelerinde düzenlendiği, 8. maddesinde de " gerekli gördüğü hallerde tek taraflı olarak, işbu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir." hükmü yer aldığı, davalı fesih bildirimi başlıklı belge ile, "...yükümlülüklere aykırı davranışın tespiti halinde meydana gelen zarar ve ziyana ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile sözleşmenin feshedileceği ve...

                Davacı yanın istek kalemleri arasında yer alan menfi zararlarla ilgili gerek doktrin gerekse uygulamadan sözetmek gerekir. Menfi zarar uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden, sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıya ortaya çıkar (Tandoğan, Türk Mesuliye Hukuku. sh. 427). Bu husus, mülga 818 sayılı BK'nın 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklının, sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra, tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan sözedilemez, istenilecek zarar menfi zarardır....

                  Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 16.10.2014 tarihli dilekçe ile; 750 kişilik yurt binasının inşası yönünde davalı şirket ile eser sözleşmesi yaptıklarını, ancak yüklenicinin sözleşme şartlarını yerine getirmediğinden sözleşmenin feshedilip işin yapımının başka şirkete ihale edildiğini, bu sebeple menfi zararlarının oluştuğunu ileri sürerek tazminat istemiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır. ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesi; "...Tarafların tacir oldukları, aralarındaki ilişkininde ticari nitelikte bulunduğu, davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ... 6....

                    UYAP Entegrasyonu