Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık davacının temerrüt faizi ile karşılanamayan zararının bulunup bulunmadığı ve munzam zarar koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı sigortanın varsa zarardan sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Munzam (aşkın) zarar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122/1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Türk Borçlar Kanunu'nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....

    Nevar ki kira tazminatı yanında ayrıca munzam zarar karşılığı alacağın da tahsili istenilmiş ve mahkemece de istem aynen kabul edilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 105. maddesinde düzenlenen munzam zarar, geçmiş günler faizinden fazla zararının kanıtlanması durumunda istenilebilir. Davada maktu kira dışında yasanın tanımladığı biçimde munzam zararın varlığı kanıtlanamadığından davacının buna yönelik isteminin reddine karar verilmesi gerekirken bilirkişilerin sözleşmede cezai şart kararlaştırılmış olduğu görüşüyle bağlı kalınarak cezai şartı artan kiranın munzam zarar kabulüyle hükme varılması usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir....

      talebi yönünden sorumlu olduğu hususunu somut delillerle ispat edemediği, temerrüt koşulları oluşmayan davalı yönünden kusuru ile temerrüdün oluştuğu hususunun tartışılmasının mümkün olmadığı, açıklanan nedenlerle dava konusu olayda Yargıtay kararlarında ve doktrinde kabul edilen aşkın zarar (munzam zarar) ile ilgili sayılan şartların gerçekleşmediği, tüm bu açıklamalar dikkate alındığında davacının aşkın zarar (munzam zarar) talebine yönelik iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hakim esas hakkında karar verirken hakim bu zararın miktarına da hükmeder." hükmünden anlaşılacağı üzere munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur temerrüde düşmedeki kusurudur. Zararın doğmasına yol açan kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz, sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmedeki kusurun varlığı asıldır. Kural olarak munzam zarar alacaklısı öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Borçlu ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlama koşuluyla sorumluluktan kurtulabilir....

          İcra Müdürlüğü'nün 2013/27080 E. sayılı dosyası ile tahsil edilmiş olup, tahsil tarihi itibarıyla oluşan ve tahsil edilen faiz ile karşılanamayan munzam zararımızın bilirkişi incelemesi ile tespitine ve şimdilik 1000,00 TL munzam zarar alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline, hüküm altına alınacak alacağımıza munzam zararın oluştuğu 21/07/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun gereğince temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesini istemiştir. CEVAP : Davalı Ing Bank vekili cevap dilekçesini tekrarlayarak özetle; Off-Shore munzam zarar davalarına ilişkin olarak Yargıtay 11....

          SAVUNMA:Davalı vekili; gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma zararların (munzam zarar) teminat dışı olduğunu, davacının ispat edemediği talebin açıkça teminat dışı olduğundan ilgili taleplerin reddinin gerektiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. lll.İNCELEME ve GEREKÇE: Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir....

            -Dava, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 105'inci maddesine dayanan munzam zarar istemine ilişkindir. Munzam zarara dayanan talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır ve 818 sayılı BK'nın 105'inci maddesinde zamanaşımı yönünden ayrık bir düzenleme bulunmadığından bu alacağa da 818 sayılı BK'nın 125'inci maddesindeki, on yıllık zamanaşımı uygulanacaktır. Bu nedenle, munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup, bu süre dışında kalan zarar bölümü ise zamanaşımına uğramıştır....

              Davalılar vekili asıl davada, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunarak hesabın vadesiz döviz hesabı olduğunu, munzam zararın kanıtlanamadığını, alacağın çalışanın haksız fiili nedeniyle doğduğundan ticari iş olmadığını, ticari faiz oranında munzam zararın talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davacılar vekili birleşen davada, munzam zarar alacağı nedeniyle müvekkili tarafından 07.06.2007 tarihinde açılan munzam zarar alacağı dosyasında müvekkilinin munzam zarar alacağının mahkemece 23.821,47 TL olarak tespit edildiğini, bozmadan sonra ıslah olamayacağından işbu ek davanın açılması zaruretinin doğduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması koşulu ile 17.721,47 TL'nin ilk dava tarihi olan 07.06.2007 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle tahsil edilerek davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 25.02.2009 gün ve 123-71 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık karz akdinden kaynaklanan munzam zarar, karşı davada manevi tazminat istemlerine ilişkin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki munzam zarar-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 8.5.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu