Yönetmeliğe göre, Yükümlülük süresi, sigortalının meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının meydana çıktığı tarih arasında geçen en uzun süreyi ifade eder. Ancak meslek hastalığının klinik ve laboratuar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin, işyeri incelemesi ile kanıtlandığı hallerde, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir. Burada önemli olan hastalığı belirleyen rapor tarihi değil, tıbbi verilere göre hastalığın ortaya çıktığı tarihtir....
GEREKÇE: Dava meslek hastalığından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; Davacı taraf, davalıya ait işyerinde çalışırken meslek hastalığına yakalandığını, % 0 oranında malul kaldığını ve bu sebeple de manevi olarak zarara uğradığı belirterek, davalı aleyhine manevi tazminat istemli dava açmıştır. Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığının 08.06.2010 tarihli kararında, sigortalının meslek hastalığı (pnömokonyoz) sonucu meslekte kazanma gücü kaybı oranının %0 olarak belirlendiği ve kontrol muayenesinin gerekmediği tespit edilmiştir. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun 21.08.2019 tarihli kararında da, sigortalı da meslek hastalığı olduğu (p/p 2/2 düzeyinde opasite pnömokonyoz), maluliyet oranının artma kaydıyla % 10,2 olarak belirlendiği ve kontrol muayenesinin gerekmediği tespit edilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; "...Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, kurum kayıtları, alınan kusura dair bilirkişi raporu, ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sigortalı Recep Cankütük'ün davalı TTK'ya ait işyerinde çalıştığı ve sonrasında meslek hastalığına yakalandığı, meslek hastalığı maluliyet oranının % 26,2 olduğu ancak meslek hastalığının zaman içerisinde ilerleme göstermesi nedeni ile sigortalının işten ayrılmış olduğu 1992 tarihindeki maluliyet oranının %9,36 olduğu, meslek hastalığı dolayısı ile sigortalıya davalı SGK tarafından gelir bağlandığı ve tedavi sürecinde masraf yapıldığı, meslek hastalığının meydana gelmesinde davalı TTK nın % 39,00 kusurlu olduğu ve sigortalının 1950 tarih doğumlu olması, maluliyet almış olduğu rapor tarihinin 2019 yılı olması nedeni ile meslek hastalığı sürekli iş göremezlik tarihinin tespit tarihinde ve gelir başlangıç tarihinde 60 yaşını tamamlamış olduğu, maluliyet oranının % 60 ın altında olması bir arada değerlendirildiğinde...
Dava; 21.11.2008 tarihinde meslek hastalığına yakalandığı tespit edilip, pnömokonyoz meslek hastalığı sonucu % 28,20 oranında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ve tedavi gideri nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalı işverenlerden teselsülen tahsili istemine ilişkin olup, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun, yürürlüğü sonrasında gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanması gerektiği karşısında, davanın yasal dayanağı olay tarihinde (meslek hastalığının belirlendiği) yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir. 5510 sayılı Yasanın 14. maddesine göre; meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir....
GEREKÇE: Dosya üzerinden tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile 6100 Sayılı HMK'nun 352/1- d ve 355 maddeleri uyarınca istinaf başvuru dilekçesinde açıklanan istinaf sebep ve gerekçeleri ile sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; Dava meslek hastalığı nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince verilen karar davalı tarafça istinaf edilmiştir. Davalı tarafından davacı ve Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine sigortalıda bulunan rahatsızlığın meslek hastalığı olmadığının tespitine ilişkin açılan ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen Kocaeli 1.İş Mahkemesinin 2015/68 esas sayılı dosyasında davacının rahatsızlığının meslek hastalığı olduğu tespit edilmiş olmakla eldeki dosyada meslek hastalığı ve meslekte kazanma gücü kayıp oranı uyuşmazlık konusu değildir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nın 355/1 maddesi uyarınca başvuranın sıfatına göre istinaf sebepleri ve kamu düzenine aykırılık halleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava; meslek hastalığı nedeniyle rücuan tazminat istemine ilişkindir. Meslek hastalığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işyerinde işin yürütüm şartları yüzünden ortaya çıkan ve sigortalıyı geçici veya sürekli şekilde hasta, sakat veya ruhen arızalı bırakan bir olgu olup, işveren bu konuda her türlü tedbiri almış olsa bile işin ve işyerinin niteliği sebebiyle bu hastalığın ortaya çıkması muhtemel olduğundan, belli orandaki bir kaçınılmazlıktan söz edilmesi gerekeceği tartışmasızdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Dava, meslek hastalığı nedeni ile maddi - manevi tazminat davası olup, ilk dereceli mahkemece, maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, manevi tazminat davasının ise kabulüne, şeklinde karar verilmesi nedeni ile karar, davalı işveren vekili tarafından istinaf edilmiştir....
Somut olayda, davacının bel rahatsızlığının Yüksek Sağlık Kurulu raporuna göre meslek hastalığı olarak kabul edilmesi dikkate alındığında, davacının geçici iş göremez olduğu süre için tazminat talebi olup olmadığının açıklattırılması, bu yönde talep olması halinde, sigortalının raporlu olduğu dönemlerin araştırılarak ve raporlu olduğu dönemde % 100 işgücü kaybına uğradığı kabul edilerek, bu dönemde, işverenden alması gereken ücret tutarının belirlenmesi, bu tutardan davalı işverenin kusuruna isabet eden kısmın bulunup, bundan Kurumun ödediği geçici iş göremezlik ödeneğinin işverene rücu edilebilir kısmının indirilerek maddi tazminat talebinin değerlendirilmesi; maluliyet bulunmasa dahi meslek hastalığı nedeniyle davacının acı ve üzüntü duyduğunun sabit olmasına göre, davacının sosyal yaşantısı, meslek hastalığı maluliyet oranı, hastalığın ilerdeki artış ihtimali, bu hastalığı nedeniyle hayat boyu çekeceği üzüntü, davalı işverenin ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, kaçınılmazlık durumu...
Mahkemece meslek hastalığı sonucu ölüm olayının kaçınılmazlık nedenine bağlı olarak ortaya çıktığından bahisle davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmişse de, eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidildiği gibi manevi tazminatın takdirinde de yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatın fazla takdir edildiği anlaşılmaktadır. İşverenin, tazminattan sorumlu tutulması giderek, tazminat miktarının belirlenmesinde; meslek hastalığı sonucu ölüm olayının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan İş Kanunun 77. ve iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinin öngördüğü önlemlerin işyerinde olup olmadığının saptanması ile mümkündür. Bu yön ise, başka bir anlatımla, işverenin kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranı, uzman bilirkişiler tarafından düzenlenecek kusur raporu ile tespit edileceği yönü tartışmasızdır....
Dosya kapsamına göre, sigortalıya B (ağır) opasite pnömokonyoz meslek hastalığı nedeniyle, 15.12.2008 gelire giriş tarihi itibariyle, %56 iş göremezlik oranına göre, peşin sermaye değerli gelir bağlandığı, 28.10.2011 tarihinde kontrol kaydı konulduğu, Yüksek Sağlık Kurulu'nun 28.01.2009 tarihli kararı ile, sigortalının B (ağır) opasite pnömokonyoz meslek hastalığı olup, maluliyet oranının %56 olduğuna, kontrol muayenesi gerekmediğine, yükümlülük süresinin uzatılmasına karar verildiği, ...İş Mahkemesinde görülen tazminat davasında alınan 06.12.2010 tarihli ... ve 14.06.2012 tarihli Genel Kurul raporları ile sigortalının, B (hafif) pnömokonyoz meslek hastalığı olduğu kabul edilerek, %36 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının bildirildiği anlaşılmaktadır....