Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, ancak araç üzerindeki haciz kaldırılmadan, araç ayıptan ari hale getirilmeden davacı ayıp iddiasına dayalı olarak davalılardan talepte bulunamaz, maldaki ayıp iddiasına dayalı bedel iadesi ve tazminat isteminin yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Satışa konu araç üzerinde, dava tarihinden önce 2006 yılında, davacının SGK ve OGS borçları nedeni ile haciz işlemi uygulandığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı gibi dosya kapsamı ile de bu husus sabittir.Dava konusu aracın her türlü takyidattan ari olarak tesliminin mümkün olmaması nedeniyle,bedel iadesi ve yenisiyle değiştirilmesi istenemez ise de,bu durumda talep 4077...

    HAKSIZ EYLEM NEDENİYLE TAZMİNAT 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 41 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 43 ] "İçtihat Metni" Davacı Cuma vekili avukat Mehmet tarafından, davalı O... San. A.Ş. ve O... Paz. A.Ş. aleyhine 20.6.2003 gününde verilen dilekçe ile ayıplı malın değiştirilmesi ve tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin yetkisizliğine, görevli ve yetkili Kadıköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair verilen 22.3.2004 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, davalı şirketin imal ettiği ve bu şirketin bayisinden ticari amaçla kullanmak üzere satın alınan otobüsün boyasının bozulduğu, kaportasının kullanılmaz hale geldiği iddiasına dayalı olarak aracın yenisi ile değiştirilmesi ve tazminat istemine ilişkindir....

      Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 6502 sayılı Kanunun 8. maddesinde düzenlenmiş, hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanunun 10. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre; teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir, bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bir malın altı ay boyunca sorunsuz çalışması, hayatın olağan akışına uygun olarak kabul edilmiş ve bu süre içinde mal yine de bozulmuşsa, kaynağında yani teslim anında var olan bir ayıbın yattığı sonucuna varılmıştır. Kuşkusuz satıcının bunun aksini ispat etmesi imkânı her zaman vardır....

      Uyuşmazlık satım konusu malın ayıplı olduğu ve ayıp nedeniyle yanması sonucu uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Öncelikle malın ayıplı olduğunu mal üzerinde inceleme yapılarak tespit edilmelidir. Ne var ki davacı taraf bu konuda her hangi bir tespit ve bilirkişi incelemesi yaptırmadan malı imha etmiş olup böylece delil yok edilmiştir. Diğer yandan dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde esas alınan 04.12.2013 tarihli yangın raporunda satım konusu malın ayıplı olduğu yönünde bir belirleme değil yangının sadece çıkış nedeni bildirilmiştir. Bu durumda konteynerın üretim hatasından mı yoksa kullanıcı hatasından mı kaynaklandığı davacının malı imha etmesi nedeniyle tespit olunamayacağından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü usulsüzdür....

        Anılan yasa maddesinde; bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler, zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz biçiminde düzenleme yer almaktadır. Dava konusu uyuşmazlıkta, ayıplı malın neden olduğu zararın giderilmesi istenmiş olduğuna göre, 4077 sayılı Yasa'nın 4. maddesine göre uygulanması gereken zamanaşımı süresi üç yıldır....

          Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir. İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı...ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz....

            Dava, ayıp iddiasına dayalı olarak tüketicinin dava tarihi olan 04.02.2004 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı Kanun çerçevesinde seçimlik haklarını kullanma istemine ilişkindir....

              Ayıplı mal, tüketiciye teslim anında taraflarca kararlaştırılmış olan örnek yada modele uygun olması yada objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan mal şeklinde tanımlanmaktadır. 6502 sy Yasa'ya göre satıcı malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye sunmak zorundadır. Teslim tarihinden itibaren 6 ay içerisinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. TKHK m.10/1'e göre, malın teslim anında ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunu, taraf, mahkeme ve üst dereceli mahkeme denetimine açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmektedir. Davalı, davaya konu edilen malın teslim tarihi itibariyle ayıplı olmadığını ispat edememiştir. Mahkemesince, bu konuda yapılan tespitlerin isabetli olduğu anlaşılmaktadır....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı tarafından imal edilen aracın ayıplı olması nedeniyle geçirdiği trafik kazasında yaralandığını ileri sürerek 40.000-TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

                - K A R A R - Asıl dava, ayıplı ürün satışı iddiasına dayalı tazminat davası; karşı dava ise satılan ürün bedellerinin tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. Davalı-karşı davacı vekili, satılan ürünlerin ayıplı olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davacı-karşı davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, davalının basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek kendilerini zarara uğrattığını bildirerek karşı davanın reddini istemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu