Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8. maddesinde düzenlenmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK.’nun 10. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre; teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir, bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bir malın altı ay boyunca sorunsuz çalışması, hayatın olağan akışına uygun olarak kabul edilmiş ve bu süre içinde mal yine de bozulmuşsa, kaynağında yani teslim anında var olan bir ayıbın yattığı sonucuna varılmıştır. Kuşkusuz satıcının bunun aksini ispat etmesi imkânı her zaman vardır....

Maddi ayıp bir --------- hata bulunmasıdır ---------- Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik ----------------- Ayıba karşı ------ borcu, satılan ----- tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini ------- ------ beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat hukukuna ilişkin davada ... 5. Tüketici Mahkemesi ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, davalı şirketten satın aldığı aracı ile yolda seyir haliydeyken üretim hatası sonucu kontrolden çıktığını belirtip maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. Dava, ayıplı mal satışı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesinden kaza yapılan aracın Öz ... Taşımacılık Halı ve Kilimcilik İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. adına alındığının beyan edildiği, aracın gerçek kişi adına kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Özel bir mahkeme olan tüketici mahkemesinin görevleri sınırlıdır....

      Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi İstanbul 4.Tüketici Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 25.2.2011 gün, 2725-2819 sayılı, 4.Hukuk Dairesinin 4.2.2011 gün 1461-1165 sayılı, 13.Hukuk Dairesinin 24.1.2011 gün 1069-784 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava,ayıplı mal iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, 13.Hukuk Dairesinin bozma ilamı üzerine kurulan hüküm temyiz edilmiştir. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 13.Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : 13.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine 18.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Bu konuda bir karar verilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Taraflar tacir olup uyuşmazlık ticari satışa konu taşınmazların ayıplı olduğu ve değer kaybına hükmedilmesi gerektiği iddiasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla somut olayda 6102 sayılı TTK'nun 23. maddesindeki ayıplı mal satışına ilişkin özel hükümlerin uygulanması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda TKHK ve TBK'nun ayıplı mal satışına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki görüş bu nedenle isabetli değildir. 6102 sayılı TTK'nun 23/1-c (eski TTK 25/3) maddesine göre; "malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür....

            Ancak davalı şirketin --- kısmı bir gönderim yaptığı sonrasında ikinci ve yüklü miktar ihtiva --- siparişi üzerine davacıya ------ daha malın gönderiminin yapıldığı, bu iki gönderim arasında 18 gün bulunduğu bu süreçte ayıp ihbarında bulunulmadığı, bilakis ilk gönderilen ürünlerin muhtemel beğenilmesi nedeni ile ---- verildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada tarafların satıma konu ettikleri malların ayıplı olması durumu kabul edilse dahi davacının bu ayıbı kabul ettiği ve gizli ayıbı öğrendikten sonra derhal durumu satıcıya bildirmediği sonucuna varılmaktadır. Zira her iki taraf ---- iştigal eden firmalar olup satıma konu edilen ürünlerin teknik yönden incelemesini yapabilmesi en azından malların davacıya teslim edilmesi akabinde gerekli tetkik incelemeyi yani muayene yükümlülüğünü yerine getirmesi beklenmektedir....

              Ancak davalı şirketin --- kısmı bir gönderim yaptığı sonrasında ikinci ve yüklü miktar ihtiva --- siparişi üzerine davacıya ------ daha malın gönderiminin yapıldığı, bu iki gönderim arasında 18 gün bulunduğu bu süreçte ayıp ihbarında bulunulmadığı, bilakis ilk gönderilen ürünlerin muhtemel beğenilmesi nedeni ile ---- verildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada tarafların satıma konu ettikleri malların ayıplı olması durumu kabul edilse dahi davacının bu ayıbı kabul ettiği ve gizli ayıbı öğrendikten sonra derhal durumu satıcıya bildirmediği sonucuna varılmaktadır. Zira her iki taraf ---- iştigal eden firmalar olup satıma konu edilen ürünlerin teknik yönden incelemesini yapabilmesi en azından malların davacıya teslim edilmesi akabinde gerekli tetkik incelemeyi yani muayene yükümlülüğünü yerine getirmesi beklenmektedir....

                Ancak davalı şirketin --- kısmı bir gönderim yaptığı sonrasında ikinci ve yüklü miktar ihtiva --- siparişi üzerine davacıya ------ daha malın gönderiminin yapıldığı, bu iki gönderim arasında 18 gün bulunduğu bu süreçte ayıp ihbarında bulunulmadığı, bilakis ilk gönderilen ürünlerin muhtemel beğenilmesi nedeni ile ---- verildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada tarafların satıma konu ettikleri malların ayıplı olması durumu kabul edilse dahi davacının bu ayıbı kabul ettiği ve gizli ayıbı öğrendikten sonra derhal durumu satıcıya bildirmediği sonucuna varılmaktadır. Zira her iki taraf ---- iştigal eden firmalar olup satıma konu edilen ürünlerin teknik yönden incelemesini yapabilmesi en azından malların davacıya teslim edilmesi akabinde gerekli tetkik incelemeyi yani muayene yükümlülüğünü yerine getirmesi beklenmektedir....

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mah. sıfatıyla) Tarih : Taraflar arasındaki tüketici tarafından açılan kampanyalı satış (ayıplı malın iadesi) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, ayıplı araç satışı iddiasına dayanan aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi ya da bedelinden indirim yapılması ayrıca aracın kullanılamamasından kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu