ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/594 Esas KARAR NO : 2022/973 Karar DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) DAVA TARİHİ : 27/06/2022 KARAR TARİHİ : 02/11/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ..... no'lu...... ile sigortalı ....... Şti....
Bu ana kuraldan farklı olarak HUMK.’nun 8.maddesi II. bendine göre, “dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye,akdin feshi veya tespit davaları,bu davalarla birlikte açılmış,kira alacağı ve tazminat davaları ve buna karşılık olarak açılan davalar” dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Buna göre, HUMK.’nun 8.maddesi II. bendi gereğince tahliye, akdin feshi davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür. Sadece kira alacağı ve tazminat istemi halinde dava konusu alacağın miktarına göre görevli mahkeme belirlenir. Davacı,dava dilekçesinde 11.500 TL kira alacağının tahsilini talep etmiştir. Bu davalara bakma görevi genel hükümler çerçevesinde dava değerine göre Asliye Mahkemeleridir. Her ne kadar 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı firmanın müvekkil şirket nezdinde konut sigorta poliçesi ile sigortalı olan ... ve ...'...
Kira, mahiyeti itibariyle Borçlar Kanununun 270 vd maddelerinde düzenlenen hasılat kirasına ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK’nun 8/II. maddesi hükmüne göre “dava konusu olan şeyin değerine bakılmazsının İcra ve İflas Kanununun onuncu babında yer alan 269. ve 272. ve sonraki maddeleri hükümleri hariç olmak üzere kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaları …” görmeye sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Kiranın, adi kira veya hasılat kirasına ilişkin olmasının bir önemi yoktur. İstem, özünde tahliye talebine ilişkin olup, bu davayla birlikte kira alacağı da istendiğinden davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Mahkemece yapılan bu saptama bir yana bırakılarak, yanılgılı değerlendirme sonucu görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığından, karar bozulmalıdır....
HUMK’nun 8. maddesinin 2. fıkrasında "kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara..." dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde açılacağı öngörülmüştür. Ancak, anılan maddeye göre Sulh Hukuk mahkemesinin görevli olduğunun kabulü, için ortada geçerli bir kira sözleşmesinin varlığı ve bu sözleşmenin kanunda öngörülen nedenlerden ötürü feshi ile tahliye istenmesi gerekmektedir. Somut olayda; paydaşlardan biri tarafından yapılmış bulunan kira sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiası ile kira akdinin iptali ile taşınmazdan davalının müdahalesinin meni (tahliyesi) istenmektedir. Bu durumda, kira akdinin İptali ile kiralanandan davalının müdahalesinin meni(tahliyesi) istemlerinden oluşan uyuşmazlığın genel hükümlere göre belirlenecek mahkemede bakılıp sonuçlandırılması gerekir....
HUMK'nın 8/2. fıkrasında değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi içinde kalacağı belirtilmiştir. Davacının dava konusu yaptığı talepler bunlar arasında sayılmamıştır.Bu durumda görevli mahkemeyi belirlemede davanın değeri, esas alınır. Davanın değerine göre davaya bakmak Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde kaldığından mahkemece işin esası incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 26.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nin görev hususunu düzenleyen 8. maddesinin II/1 bendinde, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların, dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda ise, davacı ile davalı arasında 3 yıllık kira sözleşmesi yapıldığı, dava tarihi itibariyle mecurun aylık kirasının 2.675 USD olduğu, günün ekonomik koşulları uyarınca kira bedelinin çok yüksek olduğundan kira bedelinin ekonomik koşullara göre uyarlanması ve aylık 750 USD olarak belirlenmesi talep edilmiş olup, görevli mahkemenin kira sözleşmesinde kararlaştırılan toplam kira müddeti ve bu süreye tekabül eden toplam kira bedeli dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir....
Dava, kiracının açtığı kira sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Görev kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup anılan yasanın Geçici 1/1.maddesi uyarınca bu kanunun göreve ilişkin hükümleri, kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmaz. Uyuşmazlığa konu dava kanunun yürürlüğe girmesinden önceki bir tarihte (05.03.2010’da) açılmış olup görevli mahkeme 1086 sayılı HUMK’na göre belirlenecektir. Anılan yasanın göreve ilişkin 8/II-1 maddesinde; kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi, yahut tespit davaları bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesi görevli kılınmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kira tespiti istemine ilişkin davada ... 2. Asliye Hukuk ve 4. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, aylık kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 01.05.1997 tarihinde başlamak üzere 15 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği, aylık kira bedelin mağazanın aylık satışınının %1.5'i olduğu, ek sözleşme ile aylık bedelin 850.000.000.- TL'den az olamayacağının kararlaştırıldığı, eldeki davada ise aylık kira bedelinin 20.000.- YTL. olarak tespit edilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.nın 8/II-1. maddesine göre, kira sözleşmesine dayanan her türlü tespit davalarının sulh hukuk mahkemesi görevi kapsamında olduğu açık yasa hükmüdür....
Davalı vekili, kira sözleşmesine göre su sızan yangın sprinklerinden dava dışı kiracının sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı ile dava dışı sigortalı arasındaki kira sözleşmesine göre sigorta kapsamındaki zararlar nedeniyle kiralayana rücu edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddini karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Endüstriyel Paket Sigorta Poliçesi sebebiyle sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir....