Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacı vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı 3266 sayılı parsel 1999 yılında yapılan kadastro sırasında davacıların murisi adına tespit edilmiş ise de Hazinenin açtığı kadastro tespitine itiraz davası ile davacıların murisi adına tapu kaydı oluşmadan kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile davacıların murisi adına yapılan kadastro tespitinin iptaline karar verildiği, ayrıca tazminat isteğine dayanak yapılan parselin kadastro tespitine esas alınan Ekim 1944 tarih 41 sıra numaralı tapu kaydının malikinin ise davacılar veya murisleri değil “...” olduğu gözetildiğinde, davacılar vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı taşınmaz yönünden müvekkilleri veya müvekkillerinin murisleri adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmadığından, bunun doğal sonucu olarak davacıların tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zararı da sözkonusu olamayacağına göre, mahkemece yazılı biçimde davanın reddi yolunda kurulan...

    Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacılar vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı 3167 sayılı parsel 1999 yılında yapılan kadastro sırasında davacıların murisi adına tespit edilmiş ise de, Hazinenin açtığı kadastro tespitine itiraz davası ile davacıların murisi adına tapu kaydı oluşmadan kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile davacıların murisi adına yapılan kadastro tespitinin iptaline karar verildiği, ayrıca, tazminat isteğine dayanak yapılan parselin kadastro tespitine esas alınan Ekim 1944 tarih 41 sıra numaralı tapu kaydının malikinin ise, davacılar veya murisleri değil “... ” olduğu gözetildiğinde, davacılar vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı taşınmaz yönünden müvekkilleri veya müvekkillerinin murisleri adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmadığından, bunun doğal sonucu olarak davacıların tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zararı da söz konusu olamayacağına göre, mahkemece yazılı biçimde davanın reddi yolunda...

      Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacı vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı 3306 sayılı parsel 1999 yılında yapılan kadastro sırasında davacı adına tespit edilmiş ise de, Hazinenin açtığı kadastro tespitine itiraz davası ile davacı adına tapu kaydı oluşmadan kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile davacı adına yapılan kadastro tespitinin iptaline karar verildiği, ayrıca tazminat isteğine dayanak yapılan parselin kadastro tespitine esas alınan Ekim 1944 tarih 41 sıra numaralı tapu kaydının malikinin ise, davacı veya murisleri değil “... ” olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı taşınmaz yönünden müvekkili veya müvekkilinin murisleri adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmadığından, bunun doğal sonucu olarak davacının tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zararı da söz konusu olamayacağına göre, mahkemece yazılı biçimde davanın reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır...

        Ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

          Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacılar vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı 3153 sayılı parsel 1999 yılında yapılan kadastro sırasında davacıların murisi adına tespit edilmiş ise de, ... açtığı kadastro tespitine itiraz davası ile davacıların murisi adına tapu kaydı oluşmadan kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile davacıların murisi adına yapılan kadastro tespitinin iptaline karar verildiği, ayrıca tazminat isteğine dayanak yapılan parselin kadastro tespitlerine esas alınan Ekim 1944 tarih 41 sıra numaralı tapu kaydının malikinin ise, davacılar veya murisleri değil “...” olduğu gözetildiğinde, davacılar vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı taşınmaz yönünden müvekkilleri veya müvekkillerinin murisleri adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmadığından, bunun doğal sonucu olarak davacıların tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zararı da söz konusu olamayacağına göre, mahkemece yazılı biçimde davanın reddi yolunda kurulan...

            Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacı vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı 3390 ve 3391 sayılı parseller 1999 yılında yapılan kadastro sırasında davacıların murisi adına tespit edilmiş ise de Hazinenin açtığı kadastro tespitine itiraz davası ile davacıların murisi adına tapu kaydı oluşmadan kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile davacıların murisi adına yapılan kadastro tespitinin iptaline karar verildiği, ayrıca tazminat isteğine dayanak yapılan parsellerin kadastro tespitlerine esas alınan Ekim 1944 tarih 41 sıra numaralı tapu kaydının malikinin ise davacılar veya murisleri değil “...” olduğu gözetildiğinde, davacılar vekilinin tazminat isteğine dayanak yaptığı taşınmazlar yönünden müvekkilleri veya müvekkillerinin murisleri adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmadığından, bunun doğal sonucu olarak davacıların tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zararı da sözkonusu olamayacağına göre, mahkemece yazılı biçimde davanın reddi...

              Ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK.nun 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

                Ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

                  Ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez. Zira, tespit maliki adına oluşmuş bir tapu kaydı veya tapu sicili bulunmamaktadır. Kadastro tespit maliki, lehine yapılan tespit kesinleştikten sonra taşınmazın tapu maliki olacaktır. Lehlerine yapılan kadastro tespiti iptal edilip tapuda malik sıfatı kazanamayanların, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinden kaynaklı bir zararlarının olamayacağı tartışmasızdır....

                    MELEK ÖZSOY - DAVALILAR : 1- ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - 2- T7 DAVA : Tazminat (Kişisel Durum Sicil Kaydı Tutulmasından Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 15/03/2019 Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yalova ili Altınova ilçesi Tavşanlı köyü Dipgölcük mevkii pafta 8 parsel 307, 3220 m2 meyve bahçesi niteliğinde, 2. si Yalova ili Altınova ilçesi Tavşanlı köyü Sivritepe Mevkii Pafta :13 Parsel : 569 6379 m2 de bulunan taşınmazın ise fındıklık olan taşınmazlarının tamamının kadastro çalışması sırasında haksız olarak orman sınırları içine bırakıldığını, 56 Nolu Orman kadastro Komisyon Başkanlığının çalışması neticesinde 01/02/2013 tarihinde askıya asılan askı mazbatası ile ilan edilen tarafına ait hale hazırda bulunan meyve bahçesi ve fındıklık niteliğinde bulunan taşınmazın tapu kayıtlarının hiçbir orman ile ilgi ve alakası olmadığını...

                    UYAP Entegrasyonu