KARŞI OY YAZISI Dava, evli olduğunu bildiği halde onunla duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır. Eşler evlenmekle birbirlerine karşı cinsel anlamda sadakat yükümlülüğü altına girerler. (MK.185/III) Bu yükümlülüğün ihlali halinde diğer eş TMK 161 maddesine dayalı olarak zina nedenine dayalı boşanma davası açar ve bu davada MK 174/2 maddesinde düzenlenen manevi tazminat isteminde bulunabilir. Böyle bir boşanma davası açarak eşinden tazminat alan kişinin manevi zararı karşılanmış demektir. Boşanma davası açmayan eş, sadakat yükümlülüğüne uymayan eşi affetmiş demektir. Affeden eş manevi tazminat isteminde bulunamaz. Diğer yandan boşanma davası açmakla birlikte hangi sebeple olursa olsun eşinden bu nedenle manevi tazminat istemeyen eşin durumuda aynıdır....
Mahkememiz ----- kararı gereği, dosyanın 1 ---- bilirkişisi ile 1 makine mühendisi bilirkişiye tevdi edilerek geçici-kalıcı maluliyet hususunda rapor alınmasına karar verilmiş, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, ---- tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; "...Dava dışı ---------- oluşan kazada asli ve %75 kusurlu olduğu ve davalı -----tazminattan %75 oranında sorumlu olduğu, davacının nihai ve gerçek maddi zararının; ------ olarak hesaplandığı, -------- oldukları araçların kusuru oranında poliçe teminat limiti ile sınırlı sorumlulukları bulunduğundan hesaplanan maddi zararın %75inden sorumlu oldukları, --- sorumluluğu bulunduğu, davalı ---- yapıldığı bilindiğinden yapılan ödemenin --- değerinin hesaplanan maddi tazminat tutarından mahsup edildiğinde bakiye maddi zararın şu şekilde hesaplanmış olduğu, davacının toplam maluliyet maddi zararı =---- davalı ----tarafından sigortalanmış araç kusuru %75 kadar = ---- tarihli ödeme=------ tarihli ödemenin güncel değeri =-----, davalı...
Hukuk Dairesinin isabetli kararında belirtildiği üzere, davacı çocuk adına tazminat istenmesi, kusur, zarar ve illiyet bağlantısı üçleminde kabulü mümkün görülmemiştir. Bu talep, tazminat ilkesine aykırı görülmüştür. Bu nedenle mahkememizce davacı çocuk yönünden maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, anne ve baba yönünden ise kabulüne karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
İlk derece mahkemesince; "..Maddi Tazminat davasının Kısmen Kabulüne, 777,31 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 777,31 TL'lik talebin reddine, Manevi Tazminat talebinin Kısmen Kabulüne, 1.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,.." şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Kararı davacı vekili ve davalılar vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir....
MUHALEFET ŞERHİ: Davcı, dava dilekçesinde miktar belirtmeden maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Dilekçesini 09.12.2009 tarihinde ... Ağır Ceza Mahkemesinde açıklarken verdiği beyanında 60.000 lira maddi tazminat talebiyle beraber 30 lira manevi tazminat talep ettiği yazılmıştır. 30 lira manevi tazminat miktarının, 30.000 lira olduğu ve katip yazım hatası olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim de mahkemenin kabulu de bu yöndedir. Bundan dolayı sayın çoğunluğun manevi tazminat miktarını 30 lira olarak kabul eden bozma düşüncesi yerinde değildir. Dairemiz uygulamalarına göre 2013 yılı itibarıyla bir yıl gibi tutuklu kalanlara 10.000 ile 15.000 arası manevi tazminat verilmektedir. Davacı 16 ay gibi uzun süre tutuklu kalmıştır. Mahkemenin faiz uygulanmayan 5.500 lira manevi tazminat miktarı az iken bunun 30 lira olarak düşünülmesi adaletli bir yorum ve uygulama değildir....
bulundukları belirtilerek davanın maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden kabulünü talep etmişlerdir....
İlk derece mahkemesince; "...davacının, davalı hastaneye ağrıları sebebiyle 16/01/2017 tarihinde gittiğini, davalı hekim tarafından yapılan muayene sonunda kısmı felç olduğunun ve bir an önce ameliyat olması gerektiğinin belirtildiğini, bunun üzerine aynı gün ameliyat olduğunu ancak ağrılarının daha çok arttığını, ayaklarında his kaybı oluştuğunu, yapılan tıbbi müdahale yönünden hekim hatası bulunduğunu beyan ederek maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır....
./03/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. ...-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. ...-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....
tazminat ile 50.000 TL manevi tazminatın ameliyat tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
GEREKÇE: Dava, doktor hatasına ( malpraktis ) dayalı maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Malpraktis davaları (doktor hatası nedeniyle tazminat davaları) hukuki dayanağını haksız fiil, sözleşmeye aykırılık, vekaletsiz iş görme veya hizmet kusuru yapılmasından almaktadır. Hasta, idareye karşı tıbbi malpraktis davası açarken hizmet kusuruna; gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine dava açarken haksız fiil, sözleşmeye aykırılık veya vekaletsiz iş görme gerekçelerinden birine dayanmalıdır. Tıbbi uygulama hataları nedeniyle tazminat davaları, yapılan tıbbi uygulamanın niteliğine göre farklı hukuki gerekçelere dayanılarak açılabilir. Kural olarak doktor/hasta ilişkisi hukuki nitelik itibariyle “vekalet sözleşmesi” kapsamında değerlendirilmektedir (6098 sayılı Borçlar Kanunu m.502 vd.). Vekalet sözleşmesi hükümlerine göre hasta, vekil eden; doktor ise tıbbi uygulamayı yapacak vekil olarak nitelendirilmektedir....