(Objektif koşul) c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d) Bu üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir....
Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir. Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle TMK'nin 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen “üst toprağa bağlıdır” kuralına ayrıcalık getirilmiş taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, ana yapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz’ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır....
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nin 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nin 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir....
c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Somut olayda; yukarıda değinilen ilkelere göre çapa bağlı taşınmaza inşaat yaparken gerekli özeni göstermeyen davalı-karşı davacının iyiniyetli olduğundan söz edilemez. Sübjektif koşul gerçekleşmediğinden diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştılmasına da gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki dosya içerisindeki inşaat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre söz konusu yapı yarı açık depo olup kalıcı nitelikte bir yapı niteliğinde olmadığından temliken tescile konu edilemez....
Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine dayalı haksız yapılanma sebebiyle temliken tescil isteklerinin müstakil bir davaya konu olması gerektiği halde, Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesinden kaynaklanan taşkın yapı müstakilen temliken tescil davasına konu edilebileceği gibi taşkın inşaatı yapan kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesi davasında savunma yoluyla da talepte bulunulması olanaklıdır. Eldeki dosyada, davalı savunma yoluyla temliken tescile ilişkin talebini bildirmiş olmasına karşın, mahkemece bu istek üzerinde durulmamış, koşulların oluşup oluşmadığının belirlenmesi için araştırma ve inceleme yapılmamış ve taleple ilgili olumlu veya olumsuz bir karar oluşturulmamış olması yerinde değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.03.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal veya tazminat istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım, bu istem kabul edilmediği taktirde taşkın yapı mülkiyetinin bedeli karşılığında davacı yana verilmesi istemine ilişkindir. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin reddine, taşkın yapı bedeli 11.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline dair verilen karar Yargıtay 4....
Davacı, 19.02.2010 tarihinde satın aldığı 638 ada 10 nolu parseli üzerine inşaat yapmak istediğinde komşu 9 parselde yer alan dükkanın taşınmazına taşkın olduğunu öğrendiğini, davalı ile yapmış olduğu sulh görüşmelerinden sonuç alamadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile taşkın bölümün yıkılması, aksi halde bedelinin davalıdan tahsili istekli eldeki davayı açmıştır. Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazındaki yapının inşaat mühendisi kontrolünde yapıldığını, kaldı ki Belediye tarafından gerekli kontroller üzerine yapı kullanma izin belgesi verildiğini, öte yandan 15 günlük yasal sürede dava açılmadığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, yine savunma yolu ile taşkınlığın tespit edilmesi halinde seçimlik hakkına göre irtifak hakkı tesisine veya temliken tescile karar verilmesini istemiştir....
Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle TMK'nin 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen “üst toprağa bağlıdır” kuralına ayrıcalık getirilmiş taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, ana yapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz’ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması arasında madde hükmünün uygulanması açısından hiçbir fark yoktur. TMK'nin 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır....
"İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davada; Davacı, iştirak halinde maliki olduğu 1761 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafça taşkın inşaat yapıldığını, taşkın inşaatın taşınmaz üzerinde bulunan binada göçük meydana getirdiğini, bu sebeple binada oturan kiracıların tahliye edilmek zorunda kalındığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, eski hale iade ile binada meydana gelen hasar ve kira geliri kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.TL maddi tazminatın tahsili istemlerinde bulunmuştur. Davalı, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, inşaatın yasal mevzuata uygun olarak yapıldığını, temliken tescil istediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur....
tecavüzlü olduğu belirlenmiş ve bu hususun tapuya işlendiğinden bahisle davalının söz konusu taşınmaza haksız el atmasının önlenmesine, müvekkilimizin parseline haksız olarak inşa edilen taşkın yapının yıkımına karar verilmesini ve ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....