Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının tazminat isteğine gelince; mahkemece öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığıyla tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminatın miktarı BK'nın 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK'nın 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz. Mülkiyet hakkının taşkın kullanılmasında ölüm veya cismani zarar söz konusu ise BK'nın 53 ve devamı maddelerine göre manevi tazminata hükmedilebilir. Ölüm veya cismani zarar bulunmadığı takdirde, komşu taşınmaz maliklerinin sağlık, huzur ve sükunları mülkiyet hakkının taşkın kullanılması nedeniyle bozulmuş ise, kusursuz sorumluluklara uygulanan BK'nın 56. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilebilir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen davada temliken tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08.07.2020 gün ve 2016/16153 Esas, 2020/4521 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde bir kısım davalılar-birleştirilen davada davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava elatmanın önlenmesi ve kal; birleştirilen dava taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil isteğine ilişkindir. Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin 396 ada 36 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, 396 ada 27 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davalı ...'...

      Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasının veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının kendisine devrini isteyebilir." şeklindedir. Böylece, arazi ile muhdesat arasındaki bağlantı kesilmiş ve aşağıdaki koşulların oluşması halinde ise, bina sahibine ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için: Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçasının yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır....

        Bir kısım davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler....

          Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, kayden davacılara ait 11 ve 12 nolu parsel sayılı taşınmazlara davalıların haklı ve geçerli bir nedenleri bulunmaksızın haksız inşaat yapmak suretiyle elattıkları, her ne kadar taşkın inşaatta (TMK 725) savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunulması mümkün ise de, ... Medeni Kanununun 724.maddesinden kaynaklanan haksız inşaat sebebiyle savunma yoluyla temliken tescil istenemeyeceği, ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği, diğer taraftan davalılardan ...,... paylarını satmışlarsa da satılan pay 5 nolu dava dışı parsele ilişkin bulunduğu ve satın alanın da bu parselde pay edindiği gözetildiğinde davaya dahil edilmesine de gerek bulunmadığına göre; davalıların temyiz itirazı yerinde değildir....

            Tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi ile birlikte taşınmaz üzerindeki taşkın inşaatın yıktırılması davasında mahkemenin görevi, taşkın kısmın zemin değeri ile birlikte binanın taşan kısmının değerlerinin toplamı üzerinden belirlenir. Bu duruma göre somut olayda, dava tarihi itibariyle tecavüz edilen arazi değeri, taşkın inşaatın zemin değeri ve taşkın inşaat olan ahırın taşkın kısmının değerleri toplamına göre uyuşmazlığın , Sulh Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Aralık Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              İli, ... ilçesi, 108 ada 61 ve 60 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, bu taşınmazların eski 42 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluştuğunu, 42 parsel sayılı taşınmaza bina yapmak için inşaat ruhsatı alındığını, hafriyat çalışmalarına başlandığında davalıların paylı mülkiyetinde bulunan 108 ada 55 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın müvekkilinin parseline 2,02 m2 taşkın inşa edildiğinin anlaşıldığını, davacı tarafından tecavüzlü kısmın ifrazı için masraf yapılarak 2,02 mertekare yüzölçümünde 108 ada 60 parsel ile 72,98 metrekare yüzölçümünde 61 parsel sayılı taşınmazın oluşturulduğunu, bu defa 61 parsel sayılı taşınmaza bina inşa etmek için 2. kez inşaat ruhsatı alındığını, davalıların taşkın inşaatı nedeniyle davacının binasının olması gerekenden daha küçük inşa edilebildiğini, eksik inşaat nedeniyle değer kaybının oluştuğunu, davalıların gerekli dikkat ve özeni göstermeksizin bina inşa ettiklerini belirterek elatmanın önlenmesi, kal, maddi ve manevi tazminat talep etmiştir...

                Maddedeki (muhik tazminat) sözcüğünden salt inşaat bedeli değil olayın özelliğine göre TMK'nun 4. maddesinden aldığı yetkiye dayanarak hakimin takdir edeceği en uygun bedel (asgari levazım bedeli) ise taşınmaz maliki yönünden yapının subjektif (öznel) olarak taşıdığı değer anlaşılmalıdır. (Yargıtay 8. HD., 2019/347 E., 2021/2627 K.) Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesinde öngörülen haksız inşaat sebebiyle savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunulmasına yasal olanak yoktur. Haksız yapıda temliken tescil isteminin taşkın yapının tersine ayrı bir dava ile ileri sürülmesi gerekir. (Yargıtay 1. HD., 2013/13474 E., 2013/14711 K.) Somut olayda yapının 130 ve 88 parseller yönünden haksız yapı olduğunun kabulü halinde davalının iyiniyetli mi kötüniyetli mi olduğu, haklı tazminat veya en az levazım bedelini ödenmesi gerekip gerekmediği tartışılıp sonucuna göre yıkım istemi hakkında karar verilmelidir....

                Böyle bir irtifak hakkı yoksa zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devrini isteyebilir" şeklindedir. Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır....

                  Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul) b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır....

                    UYAP Entegrasyonu