"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, memura karşı yalan beyanda bulunma HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığa atılı hırsızlık ile memura karşı yalan beyanda bulunma suçlarının gerektirdiği cezanın miktar ve nev'i itibariyle tabi olduğu 765 sayılı TCK'nın 102/4. maddesine göre hesaplanan 5 yıllık asli zamanaşımının karar tarihi olan 19.12.2006 ve inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılmakla, hükmün BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, 17.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğü'nün 2008/3009 esas sayılı dosyası ile sanık ... hakkında ilamsız icra takibine başlayıp araç üzerine haciz koydurup aracı teslim alıp başkasına sattıkları iddia edilen olayda; 19/01/2012 tarihli iddianameyle, 5237 sayılı TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan dava açıldığı, ancak eylemin dolandırıcılık ve sahtecilik suçunu oluşturduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı sonucu mahkeme tarafından hüküm kurulduğu, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarının bağımsız suçlar olup, birinin diğerine dönüşmeyeceği ve hükmün konusunun iddianamedeki fiil olduğu gözetilmeden hüküm kurulmuş ise de sanık ...’nun sanık ...’dan alacaklı olmadığına dair delil elde edilemediği anlaşıldığından sanıkların üzerlerine atılı resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Tıp Merkezi'nin sağlık hizmetlerinden faydalandığı, böylece sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda; Üzerinde herhangi bir tahrifat yapılmaksızın suçta kullanılan kimliğin başkasına ait olduğunun görevlilerce basit bir denetim sonucunda kolaylıkla tespit edilmesinin mümkün olduğu, sanıkların eyleminin aldatma özelliğinden yoksun olması nedeniyle hile boyutuna ulaşmadığı, bu nedenle olayda dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı, Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçunun oluşabilmesi için ise, sanıkların resmi belgeyi düzenleme yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunmalarının gerektiği, somut olayda nüfus cüzdanıyla hastaneye giriş yaptırıldığı, kamu görevlisine karşı yapılmış yalan beyan ve bunun üzerine düzenlenmiş her hangi bir resmi belge bulunmadığı, bu nedenle resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından...
Uyuşmazlık, haciz ihbarnamesine yalan beyanda bulunulması nedeniyle 100.000,00 TL tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur. 5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nin 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK'nin 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 28.03.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Sulh Ceza Mahkemesi TARİHİ : 18/01/2013 NUMARASI : 2010/1041 (E) ve 2013/63 (K) SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan Sanık hakkında E.. K.. ismi ile Ankara 5. İcra Müdürlüğü'nün 2009/25290 esas sayılı dosyasında 09.11.2009 tarihinde haciz yapıldığı sırada sanığın "soyadının T.., adresinin ... Mahallesi ... Sokak .. Apartmanı No 29/A" olduğunu memura bildirdiği ancak Ankara 8. İcra Müdürlüğü'nün 2009/4018 esas sayılı dosyasında çıkartılan tebligatın sanığı tanıyan olmadığından bahisle iade geldiği, sanığın 09.11.2009 tarihli tutanak düzenlenirken adresi hususunda icra memuruna yalan beyanda bulunduğu iddiasıyla açılan kamu davasında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, öncelikle Ankara 5. İcra Müdürlüğünün 2009/25290 esas ve Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2009/4018 esas sayılı dosyalarının getirtilip incelenerek denetime olanak verecek şekilde onaylı örneklerinin dosya içerisine konulması, 8....
cevap vermemesi üzerine 89/2 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, davalının da bunun üzerine 89/1. haciz ihbarnamesine karşı takip borçlusuna hiçbir borcu olmadığından itiraz ettiğini, yalan beyanda bulunduğunu ileri sürerek davalının haksız eylemi nedeniyle adli yardım talebinin kabulü ile 180.658,27 TL tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
in, "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma"; sanıklar ... ve ...'in, mağdur ...'a karşı "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçları yönünden kurulan mahkumiyet hükümleri hakkında görüş bildirilmediği anlaşılmakla, belirtilen suçlarla ilgili mahkumiyet hükümleri yönünden ek tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.04.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. 05.04.2011 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ... 'ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar ..., ... ve ... müdafii Avukatlar ...’ın yokluğunda, ...'ın yüzüne karşı 07.04.2011 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı....
ın mağdurun kovuşturma aşamasında şikayetçi olduğunu bildirerek katılma talep ettiğinin anlaşılması karşısında soruşturma aşamasında şikayetçi olmadığı yönündeki beyanın davaya katılmasına engel teşkil etmeyeceği, CMK'nin 260 maddesi uyarınca temyiz hakkı bulunduğu CMK'nin 237. maddesi uyarınca katılmasına karar verilmesi ve taksirle yaralama suçundan verilen düşme kararının onanması, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu yönünden ise iddianame kapsamına göre eylemin yalan tanıklıkta bulunma suçunu oluşturacağı ancak bu suçtan da suçun unsurları itibariyle oluşmadığından beraat kararının onanması gerektiği yönündeki karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi....
-KARAR- Davacı vekili, davalı şirket tarafından davadışı borçlu şirket aleyhine girişilen takip dosyasından müvekkili adına İİK’nun 89.maddesi uyarınca 1.haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin süresi içinde haciz ihbarına cevap verdiğini, daha sonra aynı vekil tarafından borçlunun alacaklarına haciz konulması amacı ile ... 3.İcra Müdürlüğünün 2005/5125 sayılı dosyasından müvekkili hakkında 1.haciz ihbarnamesi çıkarıldığını, buna verilen cevapta yanlışlıkla davadışı borçlu şirketin müvekkilinden alacaklı olduğu şeklinde beyanda bulunulduğunu, yanlışlığın fark edilip, durumun icra dosyasına bildirilmesine rağmen davalının müvekkili hakkında İİK’nun 89/3.maddesi uyarınca 3.haciz ihbarnamesi gönderildiğini, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
İcra Müdürlüğü'nün 2009/62 Talimat sayılı dosyasında 04.02.2009 günü borçluya ait sanığın da ikamet ettiği evde haciz işlemi nedeniyle icra müdürlüğü görevlileri tarafından resmi belge düzenlenmesi sırasında sanığın kendisini ... olarak tanıtıp bu isim ve kimlik bilgileriyle icra kefili olarak tutanağı imzaladığı iddiasıyla resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan açılan kamu davasında; sanığın aşamalardaki savunmasında yalan beyanda bulunmadığını belirtip suçlamayı kabul etmemesi karşısında, sanığın savunmasında belirttiği gelini ... ve hacze iştirak eden icra memuru dışındaki diğer kişilerin tespiti ile tanık olarak dinlenilmelerinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı gerekçelerle hüküm kurulması, Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca...