Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Temyiz Nedenleri Taraflar, aleyhlerine olan hususlarda iddia ve savunmalarını tekrarlayarak kararın bozulmasını istemişlerdir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Asıl dava; ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı pay oranında tapu iptali-tescil, tenkis ve tazminat isteklerine ilişkindir. Birleştirilen dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3.2.1. Ehliyetsizlik Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti(gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç(yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ-TESCİL-ALACAK Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası ve genel muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu ve trafik kaydının iptali ve tescili isteklerine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan babaları ...'un dava konusu 8 numaralı dairesini ve ... plaka sayılı otobüsünü mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde damadı olan davalı ...'...

      Kaldı ki davalı taraf da davayı “muris muvazaasıhukuksal nedenine dayalı olduğu şeklinde yorumlamış ve cevap dilekçesinde muvazaanın olmadığı, murisin vefatından on yıl sonra muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açılamayacağına dair savunma yapmıştır. Bu noktada belirtmek gerekir ki olayları ortaya koymak tarafların, uygulanacak kanun hükmünü bulmak, diğer bir anlatımla olayların hukuki sebebini tayin etmek, kanunları kendiliğinden (resen) uygulamak hâkimin görevi olup, hukuki nitelendirmenin hâkim tarafından yapılacağı konusunda tartışma bulunmamaktadır. Buna göre hâkim, tarafların sunduğu vakıaları, talep ve cevap sonuçlarını incelemeli fakat dava ya da şikâyetin vasıflandırılmasında onların beyanlarına bakmayıp, açık bir nitelendirme yoksa bu belirlemeyi kendisi yapmalıdır....

        Somut olaya gelince; mahkemece, 818 Sayılı Eski Borçlar Kanununa göre, bir işlemin muvazaalı olarak yapıldığının kabulü için görünürde bir işlemin olması, taraflar arasında muvazaa anlaşması olması, gizli bir işlemin olması ve aldatma kastının olması gerektiği, tarafların muvazaa iddiasını yazılı şekilde ispat etmesi gerekirken üçüncü kişilerin her türlü delil ile muvazaa işlemini ispat edebileceği dosya kapsamından dinlenen tanık beyanları getirtilen belgeler değerlendirildiğinde taraflar arasında yapılan işlemin muvazaalı şekilde yapıldığını davacı tarafın ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil kararı verilmesi isteğinde bulundukları dikkate alınarak, ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme...

          Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak isimlendirilen muvazaa türünün Türk Hukukunda büyük yeri ve önemi vardır. Muvazaa davalarının büyük bölümü muris muvazaasına ilişkin bulunmaktadır. Muris muvazaası da taraf muvazaası gibi pozitif hukukumuzda ayrıntılı biçimde düzenlenmemiş, sadece Borçlar Kanununun 18.maddesinde nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa olarak soyut bir şekilde hükme bağlanmıştır. Ancak bu yönde pek çok davaların bulunması, toplumun gereksinmeleri ve zorlamaları ile, muris muvazaası gerek öğretide ve gerekse uygulamada geniş boyutları ile ele alınmış, bu yönde görüş ve kurallar geliştirilmiştir. Muris muvazaasında, miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafı, aralarında yaptıkları bağış sözleşmesini genellikle satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizlemektedirler. Başka bir anlatımla, miras bırakan ile karşı taraf malın gerçekten temliki hususunda anlaşmışlardır. Görünüşteki ve gizlenen sözleşmelerin her ikisinde de samimi olarak temlik istenmektedir....

            Somut olayda, yargılama sırasında ıslah ile davacılar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tenkise isteğinde bulunmuşlardır. Ne varki, mahkemece muris muvazası hukuksal nedene dayalı tapu iptal ve tescil isteği bakımından bir inceleme ve değerlendirme yapılmış değildir. Bilindiği üzere,uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

              Bilindiği gibi ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini (dava dilekçesine yeni vakıaların eklenmesi, davanın sebebi, talep sonucu, iddia, davaya cevap ve savunmanın değiştirilmesi ve yeni delil gösterilmesi gibi işlemlerle)  tamamen veya kısmen değiştirmesidir. 6100 sayılı HMK’nın 180. maddesi uyarınca, davacı davasını tamamen ıslah ederek davanın sebebini değiştirebilir ve yeni vakıalar ekleyebilir. Somut olayda, davalının bakım görevini yerine getirmediğini ileri sürerek ölünceye kadar bakma akdinin iptali ve miras payı oranında tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tazminat isteğiyle açılan davada, davacı 28/11/2013 tarihli dilekçesi ile; davasını tamamen ıslah ederek, muris tarafından yapılan temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürmüş kısacası yeni vakıalar ekleyip, dava sebebini de değiştirmek suretiyle davasını muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat davasına dönüştürmüştür....

                yoksa nisbi muvazaa niteliğindeki muris muvazaası hukuksal nedenine mi? dayanıldığı tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu durumda, (a)mahkemece öncelikle yargılama aşamasında reşit olan davacı T1 yönünden asaleten verilecek usulüne uygun vekaletnamenin sunulması için davacı vekiline usulünce makul ve kesin süre verilmesi, vekaletnamenin sunulmaması veya davacı Rumeysa'nın bizzat davayı takip etmemesi halinde adı geçen davacı adına açılan davanın eldeki davadan tefrikine karar verilmesi, (b)müteakip davacı tarafa; davanın TBK'nın 19.maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davası mı? yoksa muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davası mı?...

                Somut olayda; iddianın içeriğine göre davadaki istek, miras bırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirdiği tasarrufun iptali ile ilgili olmayıp, hukuksal dayanağını Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi (mülga Borçlar Kanunu'nun (BK) 18. maddesi) ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı alacaktır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

                  DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....

                  UYAP Entegrasyonu