Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak isimlendirilen muvazaa türünün Türk Hukukunda büyük yeri ve önemi vardır. Muvazaa davalarının büyük bölümü muris muvazaasına ilişkin bulunmaktadır. Muris muvazaası da taraf muvazaası gibi pozitif hukukumuzda ayrıntılı biçimde düzenlenmemiş, sadece Borçlar Kanununun 18.maddesinde nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa olarak soyut bir şekilde hükme bağlanmıştır. Ancak bu yönde pek çok davaların bulunması, toplumun gereksinmeleri ve zorlamaları ile, muris muvazaası gerek öğretide ve gerekse uygulamada geniş boyutları ile ele alınmış, bu yönde görüş ve kurallar geliştirilmiştir. Muris muvazaasında, miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafı, aralarında yaptıkları bağış sözleşmesini genellikle satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizlemektedirler. Başka bir anlatımla, miras bırakan ile karşı taraf malın gerçekten temliki hususunda anlaşmışlardır. Görünüşteki ve gizlenen sözleşmelerin her ikisinde de samimi olarak temlik istenmektedir....
yoksa nisbi muvazaa niteliğindeki muris muvazaası hukuksal nedenine mi? dayanıldığı tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu durumda, (a)mahkemece öncelikle yargılama aşamasında reşit olan davacı T1 yönünden asaleten verilecek usulüne uygun vekaletnamenin sunulması için davacı vekiline usulünce makul ve kesin süre verilmesi, vekaletnamenin sunulmaması veya davacı Rumeysa'nın bizzat davayı takip etmemesi halinde adı geçen davacı adına açılan davanın eldeki davadan tefrikine karar verilmesi, (b)müteakip davacı tarafa; davanın TBK'nın 19.maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davası mı? yoksa muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davası mı?...
Somut olaya gelince; mahkemece, 818 Sayılı Eski Borçlar Kanununa göre, bir işlemin muvazaalı olarak yapıldığının kabulü için görünürde bir işlemin olması, taraflar arasında muvazaa anlaşması olması, gizli bir işlemin olması ve aldatma kastının olması gerektiği, tarafların muvazaa iddiasını yazılı şekilde ispat etmesi gerekirken üçüncü kişilerin her türlü delil ile muvazaa işlemini ispat edebileceği dosya kapsamından dinlenen tanık beyanları getirtilen belgeler değerlendirildiğinde taraflar arasında yapılan işlemin muvazaalı şekilde yapıldığını davacı tarafın ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil kararı verilmesi isteğinde bulundukları dikkate alınarak, ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme...
Somut olayda; iddianın içeriğine göre davadaki istek, miras bırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirdiği tasarrufun iptali ile ilgili olmayıp, hukuksal dayanağını Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi (mülga Borçlar Kanunu'nun (BK) 18. maddesi) ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı alacaktır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Bilindiği gibi ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini (dava dilekçesine yeni vakıaların eklenmesi, davanın sebebi, talep sonucu, iddia, davaya cevap ve savunmanın değiştirilmesi ve yeni delil gösterilmesi gibi işlemlerle) tamamen veya kısmen değiştirmesidir. 6100 sayılı HMK’nın 180. maddesi uyarınca, davacı davasını tamamen ıslah ederek davanın sebebini değiştirebilir ve yeni vakıalar ekleyebilir. Somut olayda, davalının bakım görevini yerine getirmediğini ileri sürerek ölünceye kadar bakma akdinin iptali ve miras payı oranında tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tazminat isteğiyle açılan davada, davacı 28/11/2013 tarihli dilekçesi ile; davasını tamamen ıslah ederek, muris tarafından yapılan temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürmüş kısacası yeni vakıalar ekleyip, dava sebebini de değiştirmek suretiyle davasını muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat davasına dönüştürmüştür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....
-KARŞI OY- Dava; ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir....
Davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı taleplerine gelince; Mahkemece davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı talepleri yönünden herhangi bir araştırma yapılmamıştır...Hal böyle olunca, taraflarca bildirilen delillerin eksiksiz toplanması ile vekalet görevinin kötüye kullanılması hususunda; taşınmaz başında keşif yapılarak temlik tarihindeki rayiç bedelin tespit edilmesi, davalı savunması ile davalı tanıkları beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirilerek vekilin iradesinin saptanması, muris muvazaası hususunda ise mirasbırakan Tamaşa’nın gerçek iradesinin mirasçılardan mal kaçırma amacı taşıyıp taşımadığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, davalının savunması...
-MUHALEFET ŞERHİ- Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakanları ...'den kendilerine intikal eden paylar açısından vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mirasbırakan Tamaşa'nın davalı ...'a temlik ettiği paylar yönünden ise muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuşlardır. Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış; vekil ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/831 Esas sayılı dava dosyasında taraflar arasında görülen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasının halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....