Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde, yukarıda anılan maddeler gereğince nisbi harcın maddi ve manevi tazminat toplamı üzerinden yatırılması gerekmektedir.Ancak dosya kapsamından davacı yanca dava dilekçesinde maddi tazminat tutarı olarak şimdilik 379.090.68 TL ve manevi tazminat tutarı olarak 25.000,00 TL talep edilmesine ve Harçlar Kanunu gereğince nisbi harcın maddi ve manevi tazminat toplamı olan 404.090,68 TL üzerinden yatırılması gerekirken, dava açılırken yalnızca maddi tazminat tutarı olan 379.090.68 TL üzerinden hesaplanan 6.473,93 TL peşin harcın yatırıldığı, mahkemece aşamalarda manevi tazminat talebi yönünden eksik nisbi harcın tamamlatılması yoluna gidilmeden yargılamanın sonlandırıldığı, mahkemece gerekçeli kararda dava dilekçesinde hem maddi hem de manevi tazminat talebinin ileri sürüldüğü, ancak peşin harcın yalnızca maddi tazminat dava değeri üzerinden yatırıldığı, manevi tazminat tutarı üzerinden herhangi bir harç ikmal edilmediği, bu eksikliğin karar anına kadar giderilmediği, bu haliyle usulüne...

    Mahkemece tacirler arası ticari sözleşmelerde satıcının ayıplı mal tesliminden dolayı sorumluluğuna dayanan bütün talep ve davaların TTK madde 25/.4'deki 6 aylık zamanaşımı süresine tabi olup, bu sürenin ayıplı malın teslim tarihinden itibaren işlemeye başladığı, dava konusu olayda davalı tarafından davacıya 6 aylık yasal zamanaşımı süresinden daha uzun süreli bir garanti taahhüdünde bulunulduğuna dair bir delil bulunmadığı, ayıplı oldukları iddia edilen ürünlerin davacıya en son 12.01.2007 tarihinde teslim edildiği ve davanın 06.06.2008 tarihinde açıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, TTK'nun 20/3 maddesi uyarınca davalının ayıp ihbarını noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektup ya da telgrafla yapması gerektiği, tanıkla ispat yoluna gidilmesinin yerinde olmadığı, davanın zamanaşımı süresi dolduktan uzunca bir süre sonra açıldığı, bilirkişi heyet raporuna göre davalı tarafından davacıya satılıp, teslim edilmiş olan hammaddelerin ayıplı olmadığı, bu itibarla davalının davacıya...

      Dava, taraflar arasındaki satım ilişkisinden dolayı, davacının davalının taahhüdü gereğince 3. kişilerden aldığı ihalelerin davalıdan alıp teslim ettiği malların kusurlu, ayıplı ve taahhütlere aykırı olması nedeniyle feshinden dolayı uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nun 25/4. maddesi uyarınca ticari satışlarda zamanaşımı süresi malın tesliminden itibaren 6 aylık süreye tabi ise de, 818 sayılı BK'nun 207/son fıkrası gereğince satıcı alıcıyı iğfal etmiş ise TTK'nun 25/4. maddesinde belirtilen 6 aylık zamanaşımı süresinde faydalanılamaz. Bu durumda 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. Mahkemece olayda iğfal halinin bulunup bulunmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

        Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre TTK.nun 25/4. maddesi ile B.K.nun 207. maddesi uyarınca ticari satışlar açısından ayıbın niteliğine bakılmaksızın satıcının tekeffülünden kaynaklanan her türlü davanın malın tesliminden itibaren 6 ay içerisinde açılması gerektiği, alıcının iğfal edildiği hususunun ispat edilmediği gibi zamanaşımını kesen nedenlerin de bulunmadığı, ayıba karşı tekeffüle ilişkin karşı davanın 13.06.2005 tarihinde dolan zamanaşımı süresinden hemen sonra ikame edildiği, bu itibarla karşı davalının süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin yerinde olduğu, öte yandan karşı davacı alıcının TTK.nun 25/3. maddesinde belirtilen muayene ve ihbar sürelerine de riayet etmediği, bu nedenle davacı-karşı davalı satıcı tarafından açıkça karşı çıkılmadığı için ayıplı olduğunun kabulü gereken emtianın alıcı tarafından bu haliyle kabul edilmiş sayılması gerekeceği, üstelik ayıplı olduğu ileri sürülen malzemenin kullanılmış olması nedeniyle de ayıplı olduğunun...

          Etap C2-4, C2-5, C2-6 Blokların kesin kabulünün Temmuz 2012 tarihinde yapıldığını, taşınmazların eksik ve ayıplı bir şekilde teslim edildiğini, kesin kabulün tek imza ile yapılmasının taşınmazlarda bulunan gizli ve ayıplı işlerin tartışılmasına imkan vermediğini, eksik iş ve kusurlu imalatların giderilmesi amacıyla davalıya yapılan bildirimin sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, dava konusu bloklarda mevcut ayıplı ve kusurlu imalatlar ile gizli ayıplı mal tesliminden dolayı şimdilik 50.000,00 TL’nİn davalıdan tahsilini istemiştir. İlk derece mahkemesince, aktif husumet yokluğundan davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

            Davalı, karşı dava dilekçesinde eksik ve ayıplı iş bedelini, işletmenin hizmete açılışının ertelenmesinden kaynaklı maddi tazminat ile bu ayıplı işler nedeniyle müvekkilinin yaşamış olduğu üzüntüler sebebiyle de manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK'nın 474/1 maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla TBK'nın 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, 5584 sayılı Posta Kanunu'ndan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmayıp icra dosyasından gönderilen İİK’nun 89/1.haciz ihbarnamesinin geç tesliminden kaynaklanan tazminatın haksız fiil hükümlerine göre tahsili talep edilmektedir. Mahkemenin nitelemesi de haksız fiil yönündedir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıdaki açıklanan nedenlerle Dairemizin görevsizliğine, dosyanın görevli Yüksek 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 07.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemes Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalıLAR avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı .... Kiralama Tic. A.Ş'den 2011 model sıfır km olan araç satın aldığını, ancak sonra aracın ön sağ kapısının boyalı olduğunu öğrendiğini, bu durumun aracın maddi değer kaybına neden olduğunu ileri sürerek aracın ayıplı olması sebebiyle misli ile değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... Oto San. Tic. A.Ş, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Davalı ... Tic. A.Ş, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, ayıplı malın misli ile değiştirilmesi istemine ilişkindir....

                davacı tarafından teslim alındığına dair bir imza da olmadığını, tüm bu malzeme ve usta temin - tedarik ücretleri bizzat müvekkil tarafından ödendiğini, bu duruma gerek bina sakinleri gerekse söz konusu tadilatı yapan ustaların şahit olduğunu, salt sözleşmeye aykırılıktan (Ayıplı teslim iddiası ile) dolayı manevi tazminat talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                Mad, TBK’nın 222 ve devamı maddeleri kapsamında gizli ayıplı mal niteliğinde olduğu ve aynı yasada belirtilen seçimlilik haklarını kullanmak için gerekli yasal şartların oluştuğu sonucuna varılmıştır. Davacı seçimlik haklarından araçtaki ayıp oranında bedelden indirim hakkını kullandığı anlaşılmaktadır. Davaya konu araçta yer alan ayıp miktarının davalı ----- ayıplı malın satımından kaynaklanan borcu nedeni ile diğer davalı --- alınan hizmetin ayıplı olması nedeni ile her iki davalının ayıplı maldan birlikte sorumlu oldukları anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu