Mahkemece; davacının 10.06.2011 tarihinde davalıyı sözleşme nedeniyle gayri kabili rücu olarak ibra ettiği, bu ibranın sözleşmeden kaynaklı her türlü tazminat taleplerini de kapsayacağı, davacının tazminat talebinin ahde vefa prensibi ile çatıştığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 26.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
-TL bayilik hizmet bedeli talep edildiğini, akdin feshi nedeniyle sözleşme sırasında davalıya ödenen bayilik hizmet bedelinin tazminini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmede bayilik hizmet bedeli adı altında bir ödeme kalemi bulunmadığını, davacının talep ettiği bedelin intifa hakkı ve bayilik hakkının davacıya geçmesi karşılığında yapılan bir ödeme olduğunu, aynı taşınmazda Alpet bayiliğinin başka bir şirket tarafından devam ettirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, sözleşmenin feshinden sonra davacının ilave bir masraf yapmadan tesisi üçüncü kişiye kiraladığı, benzinliğin çalışır vaziyette olduğu, bu konuda açılmış başka bir dava da olduğu belirtilerek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Noterliği'nin 31/05/2010 tarih ve 13223 yevmiye nolu ihtarnamesinde belirttiği asılsız iddialar ile hizmet akdini süresinden önce haksız olarak feshettiğini, davalının bu şekilde sözleşmeyi sona erdirmesinin şirketin işlerini aksattığını ve davalıya verilmiş olan eğitimlerin karşılıksız kalarak şirketin zarara uğradığını, sözleşmede süresinden önce sözleşmenin feshi halinde feshin sonuçlarının açıkça belirtildiğini ve davalının sözleşmede belirlenmiş olan bedelleri ve almış olduğu eğitimlerin karşılığını ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 USD eğitim tazminatı tutarının akdin feshinden itibaren devlet bankalarının dolar mevduat hesabına ödeyeceği en yüksek faizi ile birlikte, sözleşmenin 14.maddesi uyarınca da kısmen 500,00 Euronun akdin feshi tarihinden itibaren devlet bankalarının Euro mevduat hesabına ödeyeceği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin 2010 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesinde göstermiş olduğu 4.216,25 TL'lik zararın davalı kurumun sözleşmeyi feshinden kaynaklandığının kabulünün gerektiği, diğer taraftan davacı şirketin fiili olarak elde edebileceği iş deneyim belgesini zamanında elde edememiş olması sebebiyle muhtemel aynı nitelikte bir iş kaybı ile yaklaşık 2008 yılı kârı kadar bir kazanç kaybına uğradığının kabul edildiği, bu nedenle davalı idarenin eylemi ile davacı şirketin 15.000,00 TL maddi zarara uğradığı gerekçesiyle, tazminat ve tedbir taleplerinin kabulü ile kurum işleminin iptali isteminin ise mahkemenin görev alanı dışında olduğundan reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava, hizmet sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir....
Davacının kamu işçiliğine geçirilememe sebebiyle iş akdinin feshedilmiş olması haklı bir neden teşkil etmeyip yasadan kaynaklı geçerli fesih nedeni oluşturur. Akdin haklı nedenle sonlandırıldığına ilişkin dosya içeresinde delil de bulunmamaktadır. İspat yükü üzerinde olan işveren akdin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyen nedenlerle akdin sonlandırıldığını usulünce ispatlayamamıştır. İlk derece mahkemesince kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıldığına ilişkin değerlendirme yerindedir. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. 4857 sayılı İş Yasası'nın 56, Yıllık İzin Yönetmeliği'nin 20.maddesi uyarınca; işveren yıllık izinlerini kullandırdığını imzalı izin defteri ya da eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü altında olan işveren, izin formları ve bordrolara dayanabileceği gibi açıkça belirtilmek suretiyle işçiye yemin de teklif edebilir....
Asliye Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada ... 6.Asliye Ticaret ve 1.Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, franchising sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat ve cezai şart istemine ilişkindir. ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesince,davanın franchise sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat ve cezai şart taleplerine ilişkin olduğu,uyuşmazlık konusu franchise sözleşmesi davalının marka hakları ile ilgili bulunduğundan Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 1....
Davanın kısmen kabulü ile 153.226,16 TL'nin tahsiline dair verilen karar, Dairemizce 16.06.2017 tarih 2015/18749 - 7563 sayılı ilamla bozulup, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenemesine yer olmadığına karar verilmiş, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne dair verilen karar davalı kulüp vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, profesyonel futbolcu sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen ücret alacağının tahsili ve sözleşmenin haklı nedenle feshinden kaynaklı tazminat isteklerine ilişkin olup, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar dairemizce yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ilamla, davalı kulüp tarafından verilen para cezalarının talimatın 24. maddesi (c) ve (d) bentlerince usul yönünden incelenmesi sonra da içerik yönünden kulüp ceza yönetmeliğine uygunluğunun denetlenmesi ve ayrıca sözleşmenin feshinin yine talimatın 28. maddesinde belirtilen usulü kurallara uygun olup olmadığı, uygunluğunun tespiti halinde ise talep konusu tazminat miktarının, fesih edilen sözleşme ve...
TARAFLARCA İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanları tekrarla akdin haklı nedene dayalı olarak feshedildiğinin kesin nitelikteki Bölge Adliye Mahkemesi kararından da anlaşıldığını kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin taleplerin reddi gerektiği yanı sıra yıllık izinlerin kullanıldığı bakiyesinin ise ödendiğini, tazminat ve alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının çalışma döneminden kaynaklı feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir. Davacının 03/08/2013- 03/08/2018 tarihleri arasında davalı işveren bünyesinde kesintisiz toplam 5 yıl süreyle çalıştığı, akdin sona ermesine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan bildirimin OHAL KHK (kod: 36) nedeniyle sonlandırıldığı yönünde olduğu görülmektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince davanın kabulüyle; ödenmediği belirtilen kira alacağı istemi ile cezai şart ve tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili ilk derece mahkemesi hükmünü; 14.02.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelik uyarınca kira bedellerinin %50 indirildiği ve bu nedenle ödenmeyen kira bedeli olmadığı, sözleşmenin idarenin feshinden kaynaklı tazminat bedelinin ise cari yıl kira bedelinin %25 ‘i oranında ödeneceğinin düzenlendiği, 11.09.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelik uyarınca günlük hesaplanan tazminat oranının da 0,01 yerine 0,005 oranına indirildiği, mahkemece yönetmelik hükümleri dikkate alınmayarak hatalı hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre karar verildiğini belirterek istinaf etmiştir....
GEREKÇE : Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş akdinin feshinden kaynaklı davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı yanı sıra çalışma döneminden kaynaklı fazla mesai alacağı bulunup bulunmadığına ilişkindir. Anayasa'nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca, Hakimler; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır. Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nın 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur....