Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

aleyhine 10/02/2014 gününde, davalı .... aleyhine 15/05/2014 gününde verilen dilekçeler ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen 11/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı .. vekili ile davalı .. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Asıl ve birleşen dava, tacirler arası haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm asıl ve birleşen davanın davalıları tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı .. tarihinde gerçekleştirdiği kazı çalışmaları sırasında davacı şirkete ait yer altı iletişim kablolarına zarar verildiğini belirterek maddi tazminat isteminde bulunmuştur....

    Davalının nakdi tazminat ödemesini gerektiren haksız eylem 13/11/2011 gününde gerçekleşmiş, davacı idare ise 06/06/2012 günlü Nakdi Tazminat Komisyonu kararı ile 2330 sayılı Kanun gereğince yaralanan dava dışı görevliye nakdi tazminat ödemiştir. Haksız eylem sonucu oluşan zarar, olay gününde gerçekleşmiş olduğundan, davalının sorumlu tutulacağı tazminat miktarı da olay günündeki verilere göre belirlenmelidir. 2330 sayılı Kanun’un 3. maddesinde yaralanan görevliye ödenecek tazminatın karar günündeki en yüksek Devlet memuru aylığı esas alınarak hesaplanacağı belirtilmekte ise de, buna göre hesaplanıp ödenen nakdi tazminatın tamamı davalıya rücu edilemez. Davacı idarenin, davalıdan kaynaklanmayan nedenlerle daha geç nakdi tazminat ödemesi, bu yüzden artan tazminat miktarından davalının sorumlu olmasını gerektirmez....

      Açıklanan bu ilke ve alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı ... şirketleri ile davacı arasındaki hukuki ilişkin sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre davalı ... şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır....

        Temyiz İnceleme konusu karar, haksız eylem nedeni ile açılan tazminat davasına ilişkin olması nedeni ile belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü dava dosyasının Yargıtay 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 15/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden kaza tarihi olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir....

            Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının kendisine ait kamyon ile davalı şirkete ait fabrika sahasına saç kazanı yükü getirdiği, normalde fabrikaya gelen yüklerin vinç yardımı ile boşaltıldığı, olay günü vincin sırada olan diğer kamyonların yükünü boşaltmak için kullanılması nedeni ile müsait olmadığı, davacının sırada beklemek istememesi nedeni ile fabrikada çalışan ve gelen yükleri düzenlemek ile görevli işçi ... ile konuşarak yükün forklift aracılığı ile boşaltılması hususunda anlaştığı, ... tarafından yükün forklift ile boşaltılmaya çalışıldığı sırada, yüklerden birinin davacının üzerine düşmesi sonucu yaralandığı, ceza dosyasında yapılan yargılama sonucunda Yargıtay 12....

              Zira yukarıda da açıklandığı gibi iki ayrı eylem, iki ayrı saldırı ve iki ayrı tazminat nedeni söz konusudur. Belirtilen nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmam olanaksızdır. 09/.../2013...

                manevi tazminat, karşı dava haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/08/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen .../04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. ...-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. ...-Davalının diğer temyiz itirazına gelince; Dava, haksız eylem nedeni ile maddi ve manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir....

                    Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin olduğuna göre zamanaşımı süresinin belirlenmesinde eylem tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 72. maddesinin uygulanması gereklidir. Buna göre zamanaşımı süresi; zarar görenin haksız eylem ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl, her halükarda zarar veren eylemin gerçekleşmesinden itibaren 10 yıldır. Şu durumda, davacının ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/10/2013 tarih, 2010/11 esas ve 2013/455 karar sayılı dava dosyasında dava dışı eşinin kısıtlı olması nedeniyle evliliğin iptaline ilişkin verilen karar ile zararı öğrendiği ve evliliğin iptaline ilişkin kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05/05/2014 tarihli ilamı onanarak kesinleştiği anlaşılmakla bu tarihten itibaren eldeki davanın açıldığı 26/06/2015 tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu