Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesinde yer alan, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” hükmü karşısında; basit rücu hakkına dayanan tazminat davasında, ilk peşin sermaye değerli gelirin Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunlu olup; meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalının, muhtemel aktif yaşam sonu olarak öngörülen 60 yaşını aşmış olduğu ve pasif dönem güvencesini oluşturan yaşlılık aylığından...

    Manevi tazminat açısından: Davacıların sosyal ve ekonomik durum araştırmasının kolluk marifetiyle araştıralanak tespit edilmiş olduğu anlaşılmıştır. "Genel olarak manevi tazminat, doğrudan doğruya mameleke tesiri olmadığı, karşılığı para olmayan ve ticari değeri bulunmayan bir olgu olan manevi zararı dindirmek için para veya paradan gayri bir tazmin şeklidir. İş kazası ve meslek hastalığı sebebiyle manevi tazminat, işçi veya ölümü sebebiyle destek olsun olmasın yakınlar tarafından kazaya sebep olan işveren veya üçüncü kişilerden istenebilir. Manevi tazminat bir defada dava yolu ile talep edilebilir , maluliyet oranı artmadıkça yeniden istenmesi mümkün değildir. Gerçekten üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle manevi tazminatın bölünmesi hukuken mümkün değildir. Manevi tazminat işçinin maluliyeti olmasada uğradığı kazasında kusurun ağırlığı kendisinde olmadığı takdirde olay sebebiyle uğradığı elem ve acının karşılığı olarak şahsına bağlı bir hakkıdır....

    Yapılacak , davanın niteliği göz önünde tutularak davacıya, zararlandırıcı sigorta olayının kazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti, olayın kazası sayılması halinde, sürekli göremezlik oranının saptanması ve buna bağlı olarak Kurumdan gelir bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumu’na başvurması, giderek dava açması için önel verilmek ve verilen önelin sonucunu beklemek, Olayın kazası olduğunun belirlenmesi ve işgöremezlik oranın saptanması halinde de; işçi sağlığı ve güvenliği konularında uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle, işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti...

      Bu durumda, davacı kuruma sorulmak suretiyle tespit edilmesi gereken peşin sermaye değerli gelirin, gelir başlangıç tarihi olan 12.03.2007 tarihi itibariyle artan sürekli göremezlik oranı olan % 47'ye göre belirlenmesi; yeni oran üzerinden belirlenmiş olan bu peşin sermaye değerli gelirden, sürekli işgöremezlik geliri başlangıcı olan 12.03.2007 tarihinden, sürekli göremezlik derecesinin yükseldiği 11.10.2010 tarihine kadar ödenen gelirin, % 35,2 göremezlik oranı ile, artan göremezlik oranı arasındaki fark göremezlik oranına (% 11,8) karşılık gelen miktarının mahsubu gerekecektir. Belirlenen bu miktara davalının/tazmin sorumlularının kusuru uygulunmalı ve tazmini mümkün sürekli işgöremezlik gelirinin ilk peşin sermaye değerinin karşılığı tespit edilerek taleple bağlı olarak karar verilmelidir....

        aralarındaki tazminat davası hakkında Of Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinden verilen 20.9.2006 gün ve 155/222 sayılı hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. K A R A R Yargıtay 21.ci Hukuk Dairesinin İş Bölümü alanı, özel Kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı taktirde, "Yargıtay Kanunu" nun 14'ncü maddesiyle sınırlıdır. Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İnceleme konusu karar, kazası sonucu sürekli işgöremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup, yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesinde sürdürülmesine göre belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir....

          Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesinde yer alan, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” hükmü karşısında; basit rücu hakkına dayanan tazminat davasında, ilk peşin sermaye değerli gelirin Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunlu olup; meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalının, muhtemel aktif yaşam sonu olarak öngörülen 60 yaşını aşmış olduğu ve pasif dönem güvencesini oluşturan yaşlılık aylığından...

            Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesinde yer alan, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” hükmü karşısında; basit rücu hakkına dayanan tazminat davasında, ilk peşin sermaye değerli gelirin Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunlu olup; meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalının, muhtemel aktif yaşam sonu olarak öngörülen 60 yaşını aşmış olduğu ve pasif dönem güvencesini oluşturan yaşlılık aylığından...

              Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesinde yer alan, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” hükmü karşısında; basit rücu hakkına dayanan tazminat davasında, ilk peşin sermaye değerli gelirin Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunlu olup; meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalının, muhtemel aktif yaşam sonu olarak öngörülen 60 yaşını aşmış olduğu ve pasif dönem güvencesini oluşturan yaşlılık aylığından...

                Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesinde yer alan, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” hükmü karşısında; basit rücu hakkına dayanan tazminat davasında, ilk peşin sermaye değerli gelirin Kurum yararına tazmini mümkün kısmının belirlenebilmesi için gerçek zarar tavan hesabı yapılması zorunlu olup; meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalının, muhtemel aktif yaşam sonu olarak öngörülen 60 yaşını aşmış olduğu ve pasif dönem güvencesini oluşturan yaşlılık aylığından...

                  Davacının 07.11.2003 tarihinde meydana gelen kazası sonucu meslekte kazanma gücü kaybı oluşmadığının Kurum tarafınca, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nca ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunca belirlendiği, geçirilen kazası nedeniyle sigortalıya 07.11.2003-14.02.2004 tarihleri arasında 4.874,13 TL geçici göremezlik ödeneği ödendiği, anlaşılmaktadır. Yapılacak , 07.11.2003 tarihli kazası nedeniyle davacının iyileşme süresini belirleyerek geçici göremezlik dönemi olan bu sürede %100 oranında göremez durumda olduğunu değerlendirerek, bu dönemde çalışamaması nedeniyle yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararının olduğunun kabulüne göre maddi zararını bilirkişiye hesaplattırmak, hesaplanan bu zararından Kurumca sigortalıya ödenen geçici göremezlik ödeneğinin rücuya tabi kısmını düşmek ve çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

                    UYAP Entegrasyonu