Yukarıda izah edilen ilke ve esaslar çerçevesinde somut uyuşmazlık incelendiğinde; Taraflar 05.07.2004 tarihinde evlenmiş, 25.01.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 13.01.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmıştır. Tasfiyeye konu edilen 23 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 27.09.2007 tarihinde satış yolu ile davalı adına tapuda tescil edilmiştir. Taşınmaz satın alınırken davalı adına İş Bankasından 25.000,00 TL tüketici kredisi kullanıldığı, buna ilişkin tapu kaydına 50.000,00 TL borçlusu davalı olan ipotek şerhi konulduğu, taşınmazın mal rejimi sona erdikten sonra 07.02.2008 tarihinde üzerindeki borcuyla birlikte dava dışı üçüncü şahsa satıldığı anlaşılmaktadır....
Somut olaya gelince; eşler, 05.01.2010 tarihinde evlenmiş, 09.02.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu ... parsel 3 nolu bağımsız bölümün 1/2 hissesi, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 09.12.2010 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179)....
Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında davalı kooperatifin dava tarihinden önce 12/05/2011 tarihinde tasfiyeye girdiği bildirilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 81/6.maddesi hükmüne göre kooperatifin 3 yıl üst üste genel kurul toplantısını yapmaması kooperatifin tasfiyeye girmesine neden olabilecektir. Anılan düzenlemede kooperatifin sicilden terkin edilebileceğine dair hüküm yoktur.Somut olayda davalı kooperatif dava tarihinden önce tasfiyeye girmiş olduğundan ve halen sicilden terkin edilmemiş bulunmadığından davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmaktadır." gerekçesiyle davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığından HMK'nın 114/1- h ve 115/2 madde hükümleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur....
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken "eklenecek değerler" göz önünde bulundurulur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir. Somut olayda, davalı eş tarafından devredilmeyen, nam-ı müstear adına kayıtlı olduğu iddia edilen taşınmazların işbu madde hükmüne dayalı olarak kendiliğinden tasfiyeye dahil edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla davacının taşınmazların tasfiyeye konu edilmesini sağlamak amacıyla eldeki tapu iptali ve tescil davasını açmakta hukuki yararı bulunmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tasfiyeye konu taşınmazın 21.03.2011 tarihinde konut kredisi çekilerek satın alındığı, tarafların 2017 yılında 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrası hükmü gereği anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma protokolünde, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bu sebeple güncel taşınmaz değerinin belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 190.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. V. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından verilen cevapta; ihyası istenen şirketin 09/09/2015 tarihli genel kurulunda tasfiyeye girme kararı aldığını, kooperatifin tasfiyeye girdiğine dair alacaklılara çağrı yapılan üç ilanın gazetede yayınlandığını, son 3.ilan olan e-imza e-imza e-imza e-imza 05/10/2015'den itibaren 4 yıl geçtikten sonra, 07/10/2019 tarihli şirketin tasfiyesinin sonlandığına dair aldığı genel kurul kararının tescilinin 18/10/2019 tarihinde yapıldığını, söz konusu şirketin terkininin ... tarih ve ... sayılı Türkiye Ticaret sicili gazetesinde ilan edildiğini bildirmiştir. Dosya kapsamında toplanan deliller, Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün cevabının birlikte tetkikinden; talebe konu edilen şirketin 6102 sayılı TTK'un 7. maddesindeki koşulların oluşması karşısında yasal ihtar ve ilanın yapıldığı, bu durumda Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından tasfiye kapanış işleminin tescil edildiği görülmüştür....
Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır. Somut olaya gelince; eşler, 19.06.1980 tarihinde evlenmiş, 13.03.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 11.11.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad. 170.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa 10, TMK mad. 202/1). Tasfiyeye konu 14 nolu mesken, eşler arasında mal ayrılığının rejiminin geçerli olduğu 26.07.1990 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Davacı kadın ziynetlerini vermek ve çalışarak elde ettiği gelirler ile katkıda bulunduğunu iddia etmiştir....
Bu nedenle tasfiye edilerek tüzel kişilikleri sona eren kurumlar vergisi mükellefleri adına, tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi vergilendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği sona eren ve bu nedenle borçlandırılmasına hukuken imkan bulunmayan kurumların hukuksal varlığının devam ettiği dönemlere ait olup, ikmalen veya re'sen tarhı gereken vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulacaklar konusundaki hukuki boşluk, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesine eklenen ve yukarıda kuralına yer verilen 9. fıkra ile giderilmiştir. Buna göre; tüzel kişi kanuni temsilcisinin tasfiyesi tamamlanmış ve ticaret sicilinden kaydı silinmiş tüzel kişiler adına 03/07/2009 tarihinden itibaren yapılacak tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlere ilişkin tarhiyatların muhatabı olabileceği, başka bir ifadeyle söz konusu tarhiyatların müteselsilen sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden biri adına yapılabileceği açıktır....
Bu nedenle tasfiye edilerek tüzel kişilikleri sona eren kurumlar vergisi mükellefleri adına, tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi vergilendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği sona eren ve bu nedenle borçlandırılmasına hukuken imkan bulunmayan kurumların hukuksal varlığının devam ettiği dönemlere ait olup, ikmalen veya re'sen tarhı gereken vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulacaklar konusundaki hukuki boşluk, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesine eklenen ve yukarıda kuralına yer verilen 9. fıkra ile giderilmiştir. Buna göre; tüzel kişi kanuni temsilcisinin tasfiyesi tamamlanmış ve ticaret sicilinden kaydı silinmiş tüzel kişiler adına 03/07/2009 tarihinden itibaren yapılacak tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlere ilişkin tarhiyatların muhatabı olabileceği, başka bir ifadeyle söz konusu tarhiyatların müteselsilen sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden biri adına yapılabileceği açıktır....
Bu nedenle tasfiye edilerek tüzel kişilikleri sona eren kurumlar vergisi mükellefleri adına, tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi vergilendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği sona eren ve bu nedenle borçlandırılmasına hukuken imkan bulunmayan kurumların hukuksal varlığının devam ettiği dönemlere ait olup, ikmalen veya re'sen tarhı gereken vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulacaklar konusundaki hukuki boşluk, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesine eklenen ve yukarıda kuralına yer verilen 9. fıkra ile giderilmiştir. Buna göre; tüzel kişi kanuni temsilcisinin tasfiyesi tamamlanmış ve ticaret sicilinden kaydı silinmiş tüzel kişiler adına 03/07/2009 tarihinden itibaren yapılacak tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlere ilişkin tarhiyatların muhatabı olabileceği, başka bir ifadeyle söz konusu tarhiyatların müteselsilen sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden biri adına yapılabileceği açıktır....