nden edinilen bilgi uyarınca borçlu şirketin 11.6.2010 tarihinde tescili yapılarak tasfiyeye geçtiği, tasfiyeye geçilip kapanışın yapılamaması nedeniyle münfesih olduğu TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca 31.10.2013 tarihinde re'sen terkin edilerek sicil kayıtlarının silindiği, borçlu şirkete icra emri ve kıymet taktir raporlarının tebliğ edilememesi nedeniyle ipotekli taşınmazın satışa çıkarılamadığı gerekçesiyle M.....-V....... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti'nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı A.. M.. vekili, davalı M.....-V...... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti'nin 11.06.2010 tarihinde tescil ve ilanı yapılan ortaklar kurulu kararıyla ekonomik sebeplerden dolayı tasfiyeye geçtiğini, tasfiye memuru olarak N.. A..'...
Bundan ayrı, yerel mahkemece verilen karar dairemizce bozulduğundan tasfiyeye konu taşınmazın belirlenen değeri güncelliğini yitirmiştir. Katılma alacağı davalarında kural olarak, tasfiyeye konu malın TMK'nun 232 ve 235/1. madde ve fıkraları uyarınca, karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değerlerinin yarısı üzerinden katılma alacağı hesaplanır. Bu itibarla Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazın bozma sonrası karar tarihine en yakın güncelleştirilmiş piyasa sürüm (rayiç) değerinin uzman bilirkişiye tespit ettirildikten sonra yukarıdaki açıklamalara göre davacının katılma alacağının belirlenmesi ve belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
Danışmanlık Teknoloji Tercüme Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret İth.İhr.Ltd.Şti.nin genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiği, tasfiye memurluğuna davalı ...'...
nün, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, mahkemece ek tasfiyeye karar verilmesi halinde TTK'nin 547/2.maddesi uyarınca tasfiye memuru atanmasına, müdürlükleri yasal hasım olduğundan aleyhe vekâlet ücreti-yargılama giderine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen .... Esas sayılı dosyasının dava dilekçesinde özetle; ... tarafından ... adlı dava dışı işçiye alt işverenler bünyesinde çalıştığı dönemlere karşılık alacaklarına ilişkin kurum tarafından yapılan ödemelerin tazmini amacıyla söz konusu şirketlere .......
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle(maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir. Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir....
Tasfiyeye konu 1399 parsel sayılı taşınmaz, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 13.12.1995 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(4721 s.lı TMK 179 m). Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, gerekçe dosya kapsamı ile örtüşmemektedir....
Somut olaya gelince; eşler, 12.11.2004 tarihinde evlenmiş, 05112009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün,11.09.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu 1051 ada 10 parsel 22 nolu bağımsız bölüm eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 10.02.2005 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır....
Bu nedenle tasfiye edilerek tüzel kişilikleri sona eren kurumlar vergisi mükellefleri adına, tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi vergilendirme yapılması mümkün bulunmamaktadır. Tüzel kişiliği sona eren ve bu nedenle borçlandırılmasına hukuken imkan bulunmayan kurumların hukuksal varlığının devam ettiği dönemlere ait olup, ikmalen veya re'sen tarhı gereken vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulacaklar konusundaki hukuki boşluk, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesine eklenen ve yukarıda kuralına yer verilen 9. fıkra ile giderilmiştir. Buna göre; tüzel kişi kanuni temsilcisinin tasfiyesi tamamlanmış ve ticaret sicilinden kaydı silinmiş tüzel kişiler adına 03/07/2009 tarihinden itibaren yapılacak tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönemlere ilişkin tarhiyatların muhatabı olabileceği, başka bir ifadeyle söz konusu tarhiyatların müteselsilen sorumlu olmak üzere kanuni temsilcilerden biri adına yapılabileceği açıktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5607 sayılı Yasaya Muhalefet HÜKÜM : Beraat, müsadere, tasfiye Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; Dava konusu eşyanın müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken, 5607 sayılı Yasa'nın 16. maddesi gereğince tasfiyesine de hükmedilmesi, Yasaya aykırı, katılan vekilinin itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa'nın 8/1 maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CUMK'nun 322. maddesi uyarınca, hükmün müsadereye ilişkin bendinde bulunan tasfiyeye ilişkin kısmın çıkarılması ve diğer kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 4733 sayılı Yasa'ya muhalefet HÜKÜM : Beraat, müsadere Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; Dava konusu eşyanın müsaderesi ile yetinilmesi gerekirken, 5607 sayılı Yasa'nın 16. maddesi gereğince tasfiyesine de hükmedilmesi, Yasaya aykırı, katılan vekilinin itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 5320 sayılı Yasa'nın 8/1 maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CUMK'nun 322. maddesi uyarınca, hükmün müsadereye ilişkin bendinde bulunan tasfiyeye ilişkin kısmın çıkarılması ve diğer kısımlarının aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....