Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Müdürlüğünün iş bu davada yasal hasım konumunda olup yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumluluğun bulunmadığı, tasfiye usulüne uygun şekilde tamamlanmadan şirketin terkin edilmiş oluşuna göre davalı tasfiye memurunun yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu sonucuna ulaşılarak davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir. KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davanın KABULÜ ile; ...nün Merkez ... sicil numarasında kayıtlı iken 11/09/2018 tarihinde terkin olan Tasfiye Halinde ... Şirketinin İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesinin... Esas sayılı ve söz konusu dosyayla birleşen İzmir ... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas-... Karar sayılı dosyasıyla sınırlı olmak kaydıyla İHYASINA, 2-Tasfiye memuru olarak ... TC No.lu, ...'...

    in 29/09/2021 tarihinde vefat ettiğini, yeni bir tasfiye memuru atanmadığını, şirketin 30/06/2018 tarihinde resen terk ettirildiğini, şirketin vergi borcunun bulunduğunu, tasfiye memurunun vefatı nedeniyle organsız kaldığını, vergi alacağının tahsili için gerekli işlemlerin yürütülebilmesi için tasfiye memuru atanmasının gerekli olduğunu ileri sürerek şirketin organ eksikliğinin giderilmemesi halinde feshi ile tasfiye memuru atanmasını talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 23/12/2022 tarihli duruşmada birincil taleplerinin vefat eden tasfiye memurunun yerine yeni tasfiye memuru atanması, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde TTK 636 maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi olduğunu beyan etmiştir. Davalı şirket adına davaya cevap verilmemiştir. Davacı tarafça sunulan deliller, tasfiye memuru atanması istenen şirketin sicil kayıtları incelenmiş vergi dairesinin cevabi yazısı değerlendirilmiştir....

      Esas sayılı davasını 22/02/2022 tarihinde açtığı, dolayısıyla tasfiye anında tasfiye memurunun böyle bir davanın açılabileceğini bilmesinin imkanının olmadığı dikkate alınarak yargılama giderinden tasfiye memuru sorumlu kılınmamış, davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir. H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı TASFİYE HALİNDE ... SANAYİ VE TİCARET A. Ş.' aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile davanın reddine, 2-Davalı ... ve İZMİR TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ aleyhine açılan davanın kabulüne, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün Merkez ... sicilinde kayıtlı TASFİYE HALİNDE ... SANAYİ VE TİCARET A. Ş.'nin İzmir ... İş Mahkemesinin ... Esas sayılı davası ve bu davanın konusu ile ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Ek tasfiye memuru olarak en son tasfiye memuru ...'...

        Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi soncunda; tasfiye sürecinde tasfiye memurunca gerekli ilanların yapıldığı davacı tarafından ilan süresi içerisinde başvurulmadığı, tasfiye memurunun bu davanın konusundan haberdar olduğunun ispatlanamadığı dikkate alınarak yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığı ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmediği, davalı ... müdürlüğünün davada yasal hasım konumunda bulunduğu, davalı tasfiye memurunun ise tasfiyeden aşamasında davacının alacağından bilgisi olduğunun sabit olmadığı, terkin tarihinin 23/08/2019 tarihi olduğu, davacının alacak davasının ise bu tarihten sonra 21/08/2020 tarihinde İzmir 8....

          un sebepsiz zenginleştiğini ve tasfiye memurunun diğer davalı ile birlikte hareket ederek şirkete ve davacıya zarar verdiği hususunu iddia etmiş ise de; mahkeme kararı ile hüküm altına alınan zararın şirkete ödenmesine karar verilmiş olup, tasfiye sonucunda şirketin ortaklarına payları oranında tasfiye payı ödenmesi gereklidir. Bu nedenle ödenen bu meblağın tasfiye memuru tarafından şirket ortaklarına payları oranında tasfiye payı olarak ödenmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı ...'un tasfiye memuru tarafından yapılan bu ödeme ile davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmediği, her ne kadar tasfiye memurunun tasfiye işlemlerine ilişkin bilanço düzenlemesi gerekli ise de tasfiye memurunun tasfiye işlemlerinde herhangi bir usulsüzlüğünün bulunmadığı ve bu nedenle bilançonun düzenlenmemesinin davacının herhangi bir zararına yol açmadığı kanaatine varılarak, dosya kapsamında usulüne uygun delillerle ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

            Bu nedenle ödenen bu meblağın tasfiye memuru tarafından şirket ortaklarına payları oranında tasfiye payı olarak ödenmesi usul ve yasaya uygun olup, davalı T5 tasfiye memuru tarafından yapılan bu ödeme ile davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmediği, her ne kadar tasfiye memurunun tasfiye işlemlerine ilişkin bilanço düzenlemesi gerekli ise de tasfiye memurunun tasfiye işlemlerinde herhangi bir usulsüzlüğünün bulunmadığı ve bu nedenle bilançonun düzenlenmemesinin davacının herhangi bir zararına yol açmadığı kanaatine varılarak, dosya kapsamında usulüne uygun delillerle ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

            GEREKÇE: Dava, tasfiye sürecindeki limited şirkete atanmış olan tasfiye memurunun sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır....

              nin tasfiye işlemlerinin sona erip ermediğinin sorulması, 2) Tasfiye işlemi tamamlanmamışsa, tasfiye memurunun kimlik ve adres bilgilerinin sorulması ve gerekçeli kararın tespit edilen tasfiye memurunun adresine yöntemince tebliğ edilmesi, 3) Tasfiye işlemi tamamlanmış ve tasfiye sonu kararı ile şirket ticaret sicilinden terkin edilmiş, tüzel kişiliği son bulmuşsa davalı ... Tekstil İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin ihyasının sağlanması için davacıya uygun süre verilmesi, 4) İhya olunduktan sonra gerekçeli kararın adı geçen davalı şirkete yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten sonra ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. (HMK 366.) maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere, Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 02/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                CEVAP : Davalı -------- çerçevesinde işlem yapıldığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirketin tasfiye memurunda olduğunu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere tevdii ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini,bu yapılmadan,şirketin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler, mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kaydı sicilden terkin edilmiş ise; terkin işleminin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçileceğini, tasfiye memurunun iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkilinin tespit etmesinin mümkün olmadığını, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan tasfiye sürecini eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı------ sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu sebeple yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir....

                  Açıklanan durum karşısında, Kurumlar Vergisi Kanununun 34.maddesi ile tasfiye memurları için getirilen sorumluluğun, tümüyle idarenin yapacağı işlemleri düzenleyen 35.maddede öngörülen sürelere uyulmamış olması, tasfiye memurunun sorumluluğunu yorum yoluyla kaldırıcı nitelikte bulunmadığından aksine verilen çoğunluk kararına katılmıyorum....

                    UYAP Entegrasyonu