WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacının dava dilekçesinde Bk.18.maddesi yanısıra aynı zamanda İİK 277 vd.maddesini zikret etmesi davaya, İİK 277 vd. maddesinde öngörülen tasarrufun iptali davası niteliğini kazandırmamaktadır. Bu halde Bk 18.maddesine dayalı davada, yerel mahkeme hakiminin hukuki nitelendirmede yanılgıya düşerek davayı İİK 277 maddesinde öngörülen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirmesi ve ön şart yokluğundan davayı reddetmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın bu yönde bozulması gerekirken yerel mahkeme gibi davayı nitelendirerek kararı onayan sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum. ... (M)...

    Dava TBK 19. maddesine dayalı açılmış tasarrufun iptali davası olup bu maddeye dayalı olarak açılan davalarda her hangi bir hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresi bulunmayıp bu tür davalarda aciz vesikasına da gerek bulunmamaktadır. TBK 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali davası sübuta erdiğinde ise tapu iptal tescil kararı verilmeden kıyasen İİK 283. madde uygulanır. Mahkemece dava İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı açılan tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilerek hak düşürücü süre yönünden red kararı verilmişse de açıklanan nedenlerle red kararı doğru bulunmamıştır. Bu nedenle TBK 19. maddesine dayalı açılan tasarrufun iptali davasında hak düşürücü süre olmadığı göz önüne alınarak toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353- 1- a-6. maddesi uyarınca kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılması gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir....

    İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; dava dışı Banka ile borçlu T7 arasında 05/11/2013 tarihli kredi sözleşmesi düzenlendiğini, banka tarafından 04/03/2016 tarihinde borçluya ihtarname gönderildiğini, davalı İlknur tarafından 19/01/2016 tarihinde her iki dükkanı da 3 yıl önce kendi aldığı fiyata davalı T8 sattığını, davalı Merih'in Dört şirketinde maaş ile muhasebeci olarak çalıştığını, şirket sahibi olan borçlu İlknur'un şirket çalışanı olan Merih'ten borç para almasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bu hususun muvazaaya karine teşkil ettiğini, İlknur tarafından Merih'e satış bedelleri ile keşfen belirlenen değerler arasında bir misli fark bulunduğunun anlaşıldığını gerekçe olarak belirtip İİK'nın 283/2 maddesi kapsamında tazminata yönelik olarak davanın kabulüne yönelik karar verilmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tasarrufun İptali (İİK. 283/2 maddesi kapsamında tazminat istemi) istemine ilişkindir....

    vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava ...nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davalı ... ... yönünden kanıtlanamayan davanın reddine, diğer davalılar hakkında tazminat istemi bulunmadığı gerekçede belirtilerek hüküm kurulmadan verilen karar davacı ile davalılar ... ve ... vekillerince temyiz edilmiştir. 1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar ... ile ... ...’nın temyiz itirazları tümüyle reddedilmelidir. 2)Tasarrufun iptâli davaları borçlu ile lehine tasarrufta bulunanlar ve kötüniyet sahibi 3. kişiler aleyhine açılır (İİK 282. md.)....

      Somut olayda takip konusu borç davacı banka ile davalı borçlu arasında imzalanan 19.7.2007 tarihli kredi sözleşmesi ile başladığından borcun doğum tarihinin 19.7.2007 tarihli kredi sözleşmesi olduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesi ve dava konusu tasarrufun İİK 277,278,279 ve 280.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken borcun doğumunun 30.9.2009 tarihli hesap kat'i olduğunun kabulünün isabetli olmadığı, mahkemenin ikinci red gerekçesi yaptığı tasarrufun 3.kişi ... 'in eşi ...'e olan borca karşılık yapılmış olmasının İİK 279/2 maddesine aykırı olması ve tarafların kardeş olması nedeniyle aralarındaki tasarrufun İİK 287/3-1 kapsamında iyiniyet ve bedel farkına bakılmaksızın bağışlama hükmünde olup iptale tabi olması, İİK 280/1-2 madde kapsamında da davalı ...'in borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle iptale tabi tasarruf olması nedeniyle isabetli görülmemiştir....

        Hukuk Dairesinin 03/05/2016 tarih, 2016/2431 E. ve 2016/5353 K. sayılı kararında ise " davacının davasını özellikle BK'nın 18.maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18.maddesindeki (Yeni TBK'nın 19.maddesi) genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, iptal kararı verilmesi halinde İİK' nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekir." şeklinde karar verilerek TBK'nın 19. maddesi uyarınca açılan muvazaa hukuksal olgusuna dayalı tasarrufun iptali davalarında İİK' nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı kabul edilmiştir....

          Davanın esası hakkında yapılan hukuki değerlendirmede, tapu kaydına güvenerek işlem yapan davalının tasarrufun iptali davasını açmakta hukuki yararı olduğu, taşınmazın tekrar el değiştirmesini önlemek ve davayı kazansa bile kararın infazının sonuçsuz kalmasını engellemek amacıyla ihtiyati tedbir ve İİK 281/2 hükmüne göre ihtiyati haciz talep etmekte de hukuki yararı bulunduğu, bu kararın esasen İİK madde 257 kapsamında ihtiyati haciz kararı olmayıp İİK 281/2 kapsamında tasarrufun iptali davalarına özgü ihtiyati haciz kararı olduğu ve infazının da sadece taşınmaz tescil kaydına devri önleyici kayıt konmak şeklinde yapıldığı, ihtiyati haciz kararı davalı tarafından kati hacze çevrilmek suretiyle davacının malvarlığının haczedilmesi gibi bir durumun da sözkonusu olmadığı, sadece tapu müdürlüğüne yazılan yazıyla tescil kaydına tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz uygulandığı, taşınmazın tapu devri öncesi kaydında yer alan ve davalı dışında başka bir bankaya (TEB) olan ipotek borcu yükünü malik...

            Hukuk Dairesi         2019/1757 E.  ,  2019/2832 K."İçtihat Metni"MAHKEMESİ :... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; muris muvazaası hukuksal nedeninden değil icra iflas kanunu uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğinden kaynaklanmaktadır. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 11.01.2019 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 31.01.2019 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 17.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 19/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Dolayısıyla 2.10.2001 tarihli borcun doğumundan sonra, 22.1.2007 tarihli aciz belgesiyle aciz halinde olduğu anlaşılan ve hakkında 1.11.2002 tarihli tasarruftan sonra 5 yıl içinde (26.4.2006) icra takibi yapılan borçlu ile onun mali durumunu ve zarar verme kastıyla hareket ettiğini bilen kayınbiraderi davalı ... arasındaki tasarrufun İİK 280/1-2 maddesi gereğince iptali gerekirken İİK 278/3-1 maddeleri gereğince iptali doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hüküm gerekçesinin yukarıda açıklandığı üzere HUMK’nun 438/VII. maddesi gereğince davalı borçlu ve ... Yönünden düzeltilerek ONANMASI gerekmiştir. Kabule göre de; İİK 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davası borçlu ile onunla hukuki işlemde bulunan veya borçlunun kendisine ödeme yaptığı kişiler ile kötüniyetli 3. kişilere karşı açılır....

                A.Ş nin yapmış olduğu tasarruflara ilişkin tasarrufun iptali davaların açılmadığı yolunda şikayette bulunulmuş, yapılan yargılama sonucunda; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasında daha önce açılan tasarrufun iptali davasına iflas idare memurlarınca devam edildiği, yeni bir tasarrufun iptali davası açılmasına gerek bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin reddedildiği, kararın Yargıtay onamasından da geçtiği anlaşıldığından İflas İdaresi ve İflas İdaresi Memurlarının görevlerini yerine getirirken İİK hükümleri doğrultusunda hareket ettikleri, 2. Alacaklılar toplantısı doğrultusunda açılmış bulunan ... 1. Asliye Hukuk mahkemesinin ... Esas sayılı dosyasının takip edildiği, bu davada davacının birden fazla tasarrufun iptalini talep ettiği, yeni bir dava açılmasına gerek bulunmadığı, İİK nun 227....

                  UYAP Entegrasyonu