Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemenin nitelendirilmesi ve verilen karar toplanan delillere, dosya içeriğine uygun değildir. Bir davanın İİk.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle davacının icra takibine konu ettiği kesinleşmiş bir alacağının bulunması, alacaklının alacağını tahsil edemeyip borçlu hakkında aciz belgesini alması ve alacaklının alacağına kavuşmasının engelenmesi için bu nedenle yapılmış bir muvazaalı tasarrufun olması gereklidir. Davacı vekili 17.7.2007 havale dilekçesi ile davanın İİK. nun 277 maddesinden doğan tasarrufun iptali davası olmadığını, davanın şirket mal varlığının, şirket ortağı olan davalı ... tarafından satış olarak gösterilen ancak muvazaalı bağış işleminin iptali davası olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece dava İİK.nun 277. maddesindeki tasarrufun iptali davası olarak nitelendirildiği için araçların satıldığı ... davaya 4. kişi sıfatı ile dahil edilmiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi dışında davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olup, mahkeme hükmü davalılar ... ve ... vekiline 5.8.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK'nun 432/1.maddesinde öngörülen onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 14.9.2009 tarihinde verilmiştir. İİK 277 ve davamı maddeleri gereğince açılan iptal davaları acele işlerden olduğundan, HUMK'nun 176/1 ve bu fıkranın 11.bendi hükümleri uyarınca bu davalarda, adli ara verme söz konusu olmadığı gibi, HUMK'nun 177.maddesi hükmü de uygulanmaz....

      Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir." şeklinde karar verilmiştir....

        O halde mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olduğu kabul edilerek taraf delilleri toplanmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gereklidir. Yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmiş olması isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.5.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklı tarafından kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesi gerekir. Ancak 5411 sayılı Bankacılık Yasasının geçici 13-16.madde hükmüne göre davacı bankanın sermayesinin yarısından fazlasının kamu kurum ve kuruluşlarına ait olduğu ve açtığı tasarrufun iptali davasında aciz belgesi aranmayacağı belirgin olup biran için aciz belgesinin aranmasının düşünül- mesi halinde dahi icra dosyasında borçlunun haciz tatbik edilen taşınmaz hisseleri üzerinde bulunan ipotek miktarları, yapılan malvarlığı araştırmaları ve fiili haciz tutanağına göre davalı borçlunun aciz halinin mevcut olduğu kabul edilmelidir. Hal böyle olunca davalı borçlunun aciz halinin varlığı kabul edilerek davanın diğer şartlarının araştırılması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir....

            Mahkemece iptal koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasının açılması koşullarından birisi de davacının kesinleşmiş bir alacağın bulunmasıdır. Somut olayda davacının 2005/19703 ve 2005/20217 esas sayılı icra takiplerinde İİK’nın 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmiş olup ve temyiz aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. Bu davaların sonucunun eldeki davayı etkileyeceği naza alınarak hükmün bozulması gerekir. Ayrıca davacı takiplerinde tasarrufun iptali davasında aranan koşulları taşıyan geçerli bir haciz olmadığı gibi birleşen dava dosyasının dayanağı takipte de haciz yapılmamıştır. Hal böyle olunca öncelikle yukarıda adı geçen dosyaların sonucunun beklenmesi ve oluşan durumlara göre iptal koşullarının var olup olmadığı belirlenmeli ve buna göre bir karar verilmesi gerekir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/02/2023 NUMARASI : 2023/27 Esas - 2023/34 Karar DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : DAVA :Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) İSTİNAF KARAR TARİHİ :06/07/2023 İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ :06/07/2023 Tarafların İddia Ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu şirketten alacaklı olduklarını, borçlu hakkında Aliağa İcra Müdürlüğü 2020/4029 ve 4030 sayılı dosyaları üzerinde icra takibi yaptıklarını, alacağın tahsil edilemediğini, borçlunun adresinde hacze kabil mal bulunmadığını, borçlu şirketin kayıtlı bölüm mal varlığını aynı kişi üzerine devrettiğini, bu meyanda 18/06/2019 ile 31/04/2020 tarihleri arasında Döşemealtı/Kırkgöz Mah., Kepez/Baraj Mah., Muratpaşa/Çaybaşı Mah., Doğankaya Mah. ile Serik/Kadriye Mah. mesken vasfında toplam 11 adet taşınmazı davalılara devrettiğini, devrin muvazaalı ve mal kaçırmak için yapıldığını belirterek tasarrufların...

              TASARRUFUN İPTALİ 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 277 ] 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 280 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü. Davacı vekili davalılardan B... Y... Turizm ve Yat Limanı Yat. ve Tic. A.Ş.'nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında icra takibi yaptıklarını, ancak davalılardan P... İnş. A.Ş.'nin de borçlu hakkında muvazaalı olarak icra takibi yaptığını öne sürerek muvazaalı olarak yapılan takibin iptalini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece hukuki yarar bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 277 ve devam maddelerine dayalı tasarrufun iptali talebi ile açılmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince bu kararın istinaf kanun yoluna taşındığı görülmüştür. Dava terditli olarak açılmış İ.İ.K 277 md. göre karar verilmesi istenmiş, olmadığı takdirde B.K. 19. maddeye göre karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkeme sadece İ.İ.K 277 md. ve devamı maddelerine göre inceleme yapmış ancak B.K. 19. md. göre hiç bir inceleme yapmamıştır. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....

                Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Yerel mahkemece davanın İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilip karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava dilekçesinde davanın İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası olduğu yazılmış ise de doğru hukuki nitelendirme hakime aittir. Dava dilekçesi içeriğinden ve olayların anlatımından TBK 19. maddeye istinaden tasarrufun iptalinin istendiği anlaşılmaktadır. Tasarrufun iptalinin her iki kanuni düzenleme uyarınca (birlikte terditli olarak veya müstakilen) istenmesi de mümkündür. Dolayısıyla davanın İİK 277 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilip karar verilmesi isabetsizdir. Sonuç olarak; davanın esasına girilerek deliller toplanmalı, bekletici sorun yapılan dava dosyalarından çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Tüm bu sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu