ya yapılan TASARRUFUN İPTALİ ile" ibarelerin hükümden çıkartılarak, yerine " davalılar ... ile ... arasında 03.11.2008 tarihinde yapılan dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 3/6 hissesinin devrine ilişkin tasarrufun iptali" ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 05.06.2018 günü oybirliğiyle karar verildi....
Bir an için söz konusu bonodan kaynaklı alacağın gerçekte mevcut olmaması borçlunun açacağı menfi tespit davasına göre çözümlenmesi gerekeceği, iş bu eldeki davada bu hususun inceleme konusu yapılamayacağı düşünülse bile alacağın gerçek bir alacak olup olmaması tasarrufun iptali davalarında bir dava şartı olduğu, bu hususun mahkemece ön inceleme konusu yapılmasında herhangi bir sakınca olmayacağı anlaşılmış olmakla davacı bankaca yapılan takibin dayağı olan bononun bu nedenlerle teminat senedi olup gerçek bir alacak olmadığı yönünden mahkememizce sonucuna varıldığından açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesinin 28.03.2013 tarih 2012/8032 Esas 2013/4367 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bozmadan sonra davacı borçlu hakkında yaptığı Milas 2.İcra Müdürlüğünün 2012/4369 sayılı takip dosyası ile ilgili olarak da aynı tasarrufların iptali için ayrı bir dava açmış, davalar arasında irtibat bulunduğundan birleştirilmiş ve yapılan yargılama sonunda davalı borçlu ve üçüncü kişi şirketin ortakları arasında organik bağ olduğundan bahisle her iki dava yönünden davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Davacı alacaklı tarafından 14.02.2012 tarihinde açılan ilk dava da Milas 2.İcra Müdürlüğünün 2011/11046 sayılı takip dosyası yönünden dava konusu tasarrufların iptalini istemiştir. Dosya içeriğinden, bu takip dosyasındaki borç ile ilgili olarak davalı borçlu şirket tarafından Milas 3....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/345 Esas KARAR NO : 2022/456 DAVA : Menfi Tespit ve İstirdat DAVA TARİHİ : 03/06/2021 KARAR TARİHİ : 30/05/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit ve İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile aralarında ticari ilişki bulunan davalı şirket, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde müvekkilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin davalı şirkete herhangi bir borçları bulunmadığını, icra takibi mevcut olmayan bir cari hesaba dayandırıldığını, müvekkillerinin herhangi bir borcu olmamasına rağmen icra takibi başlatılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, bahse konu cari hesaptaki borcun neden kaynaklandığının taraflarınca bilinmediğini, adi yazılı belgeye dayanılarak yapılan icra takibi sonrasında açılan menfi tespit davasında ispat yükünün davalıda olduğunu, davalı şirkete hiçbir borçlarının bulunmaması nedeniyle bahse konu icra dosyasında...
Bu nedenle tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir talebinde bulunulsa dahi bu istemin ihtiyati haciz talebi olarak (İİK.md.281) değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu nedenle tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir talebinde bulunulsa dahi bu istemin ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilerek müsbet ya da menfi bir karar verilmesi gerekir. (Emsal Yargıtay 17 HD.nin 2012/8174 Esas 2012/9903.Sayılı Kararı) İhtiyati haciz kararları esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlardır. Diğer bir anlatımla ihtiyati haciz, devam etmekte olan dava sonunda davacının hükmedilecek alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulmasıdır....
Tasarrufun iptali davası TTK’nun 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nun 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görev alanında kalmaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/02/2016 tarih 2014/17-2389 Esas 2016/129 Karar sayılı ilamı). Görev dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. " gerekçesi ile Mahkememiz kararı kaldırılmıştır. BAM kararı sonrası, dosya yeniden esasa kaydedilmiş, taraf vekilleri dinlendikten sonra, BAM kararı uyarınca Tasarrufun İptaline yönelik talep yönünden dosya tefrik edilmiştir. 6.İDDİA, SAVUNMA VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HÜKME ESAS GEREKÇE: Dava, tasarrufun iptali davasıdır. Tasarrufun iptali davası TTK’nun 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nun 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görev alanında kalmaktadır....
taşınmazlar üzerine yapılan tasarrufun iptali ile taraflarına icra takibindeki alacaklar ve tüm ferilerine yetecek miktarda haciz ve satış yetkisinin tanınmasına karar verilmesini dava etmiştir....
Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir. ... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Devir alan üçüncü şirketin bu işlemleri yaptığı iddia ve ispat edilmediğinden tasarrufun iptali gerekmektedir. Tasarrufun iptali koşullarından biride dava dayanağı takibin gerçek bir alacağa ilişkin olmasıdır. Davalı üçüncü kişi şirket vekili davacının dava dayanağı borcun gerçek olmadığını, borçlunun dava konusu taşınmazın satışından sonra geri almak istemesi üzerine muvazaalı borç yarattığını iddia etmiştir....
nin adresinde 02/03/2015 tarihinde yapılan hacizde, haczi kabil malının bulunmadığına dair tutanak düzenlendiği, tutanağın İİK'nın 105. ve 143. maddeleri kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu, dolayısıyla İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde tasarrufun iptali için aranılan ön dava şartlarının gerçekleştiği tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince her ne kadar İİK'nın 280. maddesi gereğince tasarrufun iptaline karar verilebilmesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; her iki davalı aynı iş kolunda faaliyet göstermekte, birbirleriyle ticari ilişkileri bulunmakta ve tasarrufun konusunu oluşturan "temlik sözleşmesi"nin, T8 Şirketi'ne borcuna karşılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu tasarrufun konusunu oluşturan 13/02/2015 tarihli "temlik sözleşmesi"nde ve davalı tarafın cevap dilekçesinde bu husus açıkça ikrar edilmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı.... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için muris babasından intikal eden taşınmazları mal kaçırma amacı ile abisi.... ile onun eşi ....'e tasarrufların iptalini talep etmiştir. Davalılar, duruşmada satışın gerçek olduğunu ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır....