İcra Müdürlüğü'nün 2016/2379 Esas sayılı dosyasında takibe dayanak bonolar nedeni ile gerçek bir alacağının bulunup bulunmadığı, gerçek bir alacak var ise davacılar ve davalılar ... ile ... arasındaki tapuda devir işlemlerinin muvazaalı olup olmadığı hususlarının açılmış olan tasarrufun iptali davasında irdelenmesi ve buna göre mahkemece gerçek bir alacağın bulunduğu ve muvazaalı işlemlerin olduğunun kabulü halinde mahkemece tasarrufun iptaline karar verileceği, bu itibarla açılan menfi tespit davasında davacıların davalılar ..., ... ve ... arasında gerçek bir alacak borç ilişkisi bulunup bulunmadığı, aralarında muvazaa olup olmadığı hususlarının incelenmesinde davacıların ve birleşen dosya davacılarının bonoda taraf sıfatları olmadığı, alacağın muvazaalı olup olmadığının tasarrufun iptali davasında çözülmesi gerektiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın aktif husumet yokluğu ve hukuki yararının bulunmadığından usulden reddine karar verilmiştir....
hatta işbu tasarrufun iptali davasına konu yargılamada 15 Kasım 2021 tarihinde karar verilmiş olup; bu tarihte de açılmış bir menfi tespit davası bulunmadığını, karşı tarafça açılan menfi tespit davasının, yerel mahkemece tasarrufun iptaline karar verdikten 1 ay sonra, 28 aralık 2021 tarihinde açılmış olup yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca bu menfi tespit davasının dikkate alınmasının mümkün olmadığını, davalı T3'in, dava konusu 7 numaralı bağımsız bölüm bakımından tazminatla sorumlu tutulamayacağı yönündeki iddiasının da yerinde olmadığını, bununla birlikte davalı T3'in, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2020/169327 soruşturma sayılı dosyasında 19.11.2021 tarihinde tanık sıfatıyla vermiş olduğu ifadesinde anılan gayrimenkulleri hiçbir bedel almadan ve diğer davalı T4'un borçlarından dolayı gayrimenkullere haciz gelmesini engellemek adına devraldığını ikrar ettiğini, dolayısıyla, davalı T3'in söz konusu açık ikrarı karşısında istinaf başvurusunda yer alan iddialarının dikkate alınmaması...
Dava, icra Müdürlüğü'nde başlatılan takipte borçlunun borcu olmadığından menfi tespit talebini içermiş olmakla; tasarrufun iptaline ilişkin herhangi bir dava olmadığı ve herhangi bir tasarrufun iptali de talep edilmediği burada borçlunun borçlu olmadığı iddia etmesi karşısında menfi tespit davası olduğundan bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2022 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 01/07/2022 tarih ve 1047 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 17. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; Manisa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 07/02/2023 tarih ve 2022/440 Esas, 2023/50 Karar sayılı kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 17....
Mahkemece davacının davaya konu takip dosyasında takip borçlusu olmadığı, menfi tespit davasının takip borçlusu tarafından açılması gerektiği, davacının dosyadaki sorumluluğunun borçluluğundan değil kesinleşen tasarrufun iptali davasından doğmuş olduğu, bu nedenle mevcut davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı, kaldı ki aktif husumet ehliyetinin de bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 2.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
tarafından davacı ... aleyhine açılan menfi tespit davasında (Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/695-2019/928) davanın kabulü ile Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2010/15890 esas sayılı dosyasında .... Proje Dek.San.Tic.Ltd.Şti.’nin borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, ancak verilen kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Bu durumda somut olayın özelliğine göre Bölge Adliye Mahkemesi’nce Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/695-2019/928 sayılı menfi tespit davasının kesinleşmesi beklenerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. 2-Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu .......
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde tasarrufun iptaline karar verilmesi ve dava konusu taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir uygulanması talep edilmiştir. Tasarrufun iptali davasında taşınmazın aynı ile ilgili bir çekişme bulunmadığı ve iptal davası sabit olduğu takdirde, davacıya tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını alma yetkisinin verileceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışının istenebileceği (İİK.md.283/1) açıktır. Bu nedenle tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir talebinde bulunulsa dahi bu istemin ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilerek müsbet ya da menfi bir karar verilmesi gerekir....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı Nihat Çekiç vekilinin süresi içerisinde vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile; davanın hukuki niteliğinin tasarrufun iptali olduğundan ve tasarrufun düzenlendiğinden ve tasarrufun iptali davalarında İİK mad. 281/II açıkça ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlendiğinden tedbir kararı verilmeyeceğini, İİK. Mad. 281/II maddesindeki açıkça düzenlenmiş kanun maddesinin göz önüne alınmadan tedbir itirazlarının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı Nihat Çekiç ile davacı Cuma Ulaş arasında tasarrufun iptaline konu olan senetle ilgili Hatay 3....
Her ne kadar tasarrufun iptali davasından sonra açılan menfi tespit davalarının tasarrufun iptali davalarını uzatmaya yönelik açılmış olması nedeniyle bekletici mesese yapılmaması yönünden yerleşik içtihatlar bulunmakta ise de eldeki dava yönünden menfi tespit davalarının beklenmesi bir zaruret olarak görülmektedir. Zira, davacının dava konusu takip dosyasındaki alacağı 10.01.2014 takip tarihi itibarıyla 500.000,00 TL’lik asıl alacak ve 4.480,69 TL faiz olmak üzere 504.480,69- TL’dir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise 04.03.2015 tarihi itibarıyla davacı alacağının takipten sonraki 60.000,00 TL’lik ödeme düşüldükten sonra 297.074,25 TL olduğu belirlenmiş olup, yine takipten sonra davacıya 73.818,00 TL daha ödendiği 03.07.2018 tarihli dilekçe ile davacı vekili tarafından dosyaya bildirilmiştir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı ... aleyhine icra takibi yapıldığını, borcu karşılayacak mal bulunamadığını bu nedenle borçlunun ... Mahallesi 1233 ada 14 parselde kain taşınmaz üzerindeki 8 numaralı bağımsız bölümdeki hissesini annesi olan diğer davalı ...’ya satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili alacaklıya borçlu olmadıklarını takip konusu nafakaların ödendiğini, menfi tespit davası açtıklarını ve sonucunun beklenmesi gerektiğini, satışın muvazaalı olmadığını, borçlunun annesinden aldığı paraya karşılık taşınmazdaki hissesini devrettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir....
nun 281/2. maddesi uyarınca açılmış olan tasarrufun iptali davalarında uygulanan ihtiyati haczin, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kendiliğinden kesin hacze dönüşeceği, ayrıca bu dava sırasında konulmuş olan ihtiyati haczin, İİK.'...