Dava 6183 Sayılı AATÜHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına davalı borçlunun ablasına yaptığı tasarrufun iyiniyet ve bedel farkı gözetilmeksizin 6183 Sayılı AATÜHK'nun 27 ve 28/1-2 maddeler gereğince ve 3.kişinin, borçlu kardeşinin durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle aynı Yasanın 30.madde gereğince iptale tabi bulunmasına göre, davalı ... ......
Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Borçlu davalı ... tarafından taşınmazların diğer davalı ...’ya satış tarihi 11.01.2002 olup dava ise 24.01.2007 tarihinde açılmıştır. 6183 sayılı yasanın 26. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir. Bu nedenle mahkemece ‘davanın hak düşürücü süre yönünden reddine’ karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir. SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA 750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ...'...
Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı,Yargıtay ...Hukuk Dairesinin 30.04.2019 tarih 2016/18235 Esas, 2019/5426 Karar sayılı ilamı ile, davanın 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu halde İİK’nun 277 ve devamı maddelerine göre değerlendirme yapılması isabetsiz olduğu, 6183 sayılı Yasa’nın 28/1 maddesine göre üçüncü dereceye kadar kan hısımları ile eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri (kayın) hısımları arasındaki tasarruflar bağış niteliğinde olup iptali gerektiği, somut olayda davalı borçlu ile üçüncü kişi arasında kardeşlik ilişkisi olduğundan aralarındaki tasarrufun bağış niteliğinde olduğu borçluya ödeme emrinin 22.05.2012 tarihinde tebliğ edilerek takibin kesinleşmiş olmasına rağmen mahkemece davacı kurumun borçluya herhangi bir bildirim yapmadığı şeklindeki bir gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasa aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuş, bozmadan sonra davanın kabulüne...
un Şirketteki sermaye hissesi ve konumunun yukarıdaki yasal düzenlemeler gereğince tespiti, davacı idareden 2.6.2004 tasarruf tarihine kadar olan borç miktarı ile yapılan ödemeler sorulduktan sonra toplanan ve toplanacak delillere göre dava konusu tasarrufun 6183 Sayılı AATUHK'nun 24,27,28,29,30 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir”. Yapılan yargılama neticesinde hiçbir gerekçe yazılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların görülebilmesi içinde borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir....
Dava dışı ...’un geçersiz bir vekaletname ile borçlu ...’a ait aracı sattığından 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek bir tasarrufun varlığından söz edilemez. Zira tasarrufun iptali davalarında amaç aslında geçerli olan bir tasarrufun iptali ile davacıya alacağını tahsil imkanı sağlamaktır. Ölüm ile vekalet ilişkisi son bulduğuna göre olayda hukuken geçerli bir tasarruftan söz edilemez....
nın Fındıkoba köyündeki 7 parça çaylığını eşi ve oğlu Yasin'e devrettiğini, 6183 sayılı yasanın 30 vd maddelerine dayalı olarak 85.898,59 TL amme alacağının tüm fer'ileriyle birlikte tahsilini sağlamak amacıyla ... tarafından yapılan tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ..., davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı borçlu hakkında alacaklı tarafça icra takibi yapıldığı ve hakkında aciz belgesi alındığına dair bilgi ve belge bulunmadığı, sadece idari para cezasına dayanarak da tasarrufun iptali davasının açılamayacağı gerekçesiyle subüt bulmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlu Hasan hakkındaki takip dayanaklarından biri de 80.313,00 TL tutarındaki idari para cezasına ilişkindir....
Dava, 6183 Sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Somut olayda davacı idare tarafından sunulan belge ve dilekçeler ile davalı vekillerinin beyanlarından takip konusu borcun 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılandırılarak ödendiği dolayısıyla davanın konusuz kaldığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Usul Hükümleri gereğince davanın konusuz kalması halinde yapılacak iş, yargılamaya devam edilerek tarafların dava açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre harç, yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmetmektir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava; 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 03/03/2016 tarih, 2014/10333 Esas ve 2016/2623 Karar sayılı bozma ilamında; "mahkemece şirket yetkilisi olduğu anlaşılan ...'e tebligat yapılarak, gerekirse Tebligat Kanunundaki ilanen tebligat hükümleri de işletilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanarak işin esasına girilmesi tarafların delilleri de toplandıktan sonra varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....
Davacı alacaklı Hazine her ne kadar ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ve mahkemece de ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ise de ihtiyati tedbir ihtiyati hacizden daha kapsamlı bir müessese olduğundan tasarrufun iptali davalarında talep edilen ihtiyati tedbir talebinin ihtiyati haciz olarak nitelendirilmesi gerekir. 6183 sayılı yasanın 13. Md. İhtiyati haciz düzenlenmiştir. Yine Dairece İİK. da bulunan bağzı hükümler kıyas yoluyla 6183 sayılı yasadan kaynaklanan davalarda uygulanmaktadır. İçtihatlarımız bu yönderi. İİK'nın 281/2.maddesinde tasarrufun iptali davaları için özel bir düzenleme yapılarak ihtiyati haciz isteyebilme imkanı getirilmiştir. İhtiyati haciz talebinin kabulü için tüm dava şartlarının gerçekleşmesine gerek bulunmamaktadır....
Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Borçlu davalı ... tarafından taşınmazın diğer davalı ...’e satış tarihi 01.02.2000 olup dava ise 27.05.2005 tarihinde açılmıştır. 6183 sayılı yasanın 26. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir. Bu durumda mahkemece "davanın süre yönünden reddine" karar vermek gerekirken yazılı olduğu üzere farklı gerekçe ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş olması sonucu itibariyle doğru olduğundan hükmün onanması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA ve 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına 7.6.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. .....