Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir....
Mahkemece iptal koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davasının açılması koşullarından birisi de davacının kesinleşmiş bir alacağın bulunmasıdır. Somut olayda davacının 2005/19703 ve 2005/20217 esas sayılı icra takiplerinde İİK’nın 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmiş olup ve temyiz aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. Bu davaların sonucunun eldeki davayı etkileyeceği naza alınarak hükmün bozulması gerekir. Ayrıca davacı takiplerinde tasarrufun iptali davasında aranan koşulları taşıyan geçerli bir haciz olmadığı gibi birleşen dava dosyasının dayanağı takipte de haciz yapılmamıştır. Hal böyle olunca öncelikle yukarıda adı geçen dosyaların sonucunun beklenmesi ve oluşan durumlara göre iptal koşullarının var olup olmadığı belirlenmeli ve buna göre bir karar verilmesi gerekir....
Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır....
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.... ve İflas Kanununu 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK'nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir....
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir ( İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir....
Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir....
Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı yasanın 282. maddesi uyarınca iptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılması gerekir. Bunlardan başka kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir.Somut olayda borçlu olduğu bildirilen ...’nun kendisine ait taşınmazı davalı ...’ya satmış olduğu öne sürüldüğü halde dava sadece 3. kişi olan ... aleyhine açılmıştır. Her ne kadar daha önce borçlu ile 3. kişi aleyhine tasarrufun iptali davası açılmış ve sonuçlandırılmış ise de açılan iş bu dava İİK'nun 283. maddesine göre bedele dönüştürülen tasarrufun iptali isteğine ilişkindir....
Mahkemece borçlu davalı ... ile davalı ... arasında bir alım satım ilişkisi diğer bir anlatımla iptali gerektirecek bir tasarruf işlemi olmadığı halde davalılar ... ve ... adına tapuda kayıtlı taşınmaz ile ilgili davanın kısmen kabulüne ve 844 sayılı parseldeki tasarrufun iptaline karar verilerek taşınmazın tümüne ilişkin tasarrufun mu yoksa bir kısım paylara ilişkin tasarrufun mu iptal edildiği belirtilmeksizin infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm oluşturulmuştur. Bu durumda mahkemece borçlu davalı ... ile davalı ... arasında iptal edilebilecek bir tasarruf işleminin bulunmadığının göz önüne alınarak infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere hükümde tereddüt yaratacak şekilde karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır....
İİK’nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklılarına zarar veren bazı tasarrufları, davacı alacaklı bakımından, onun alacağı ölçüsünde hükümsüz hale getirmeye yarayan bir davadır. İptal davası ayni bir dava olmadığından iptal isteminin kabul edilmesi halinde, takip konusu alacak miktarı ile sınırlı olarak, takip konusu alacak ve faiz, masraf gibi eklentilerine yetecek oranda tasarrufun iptaline karar verilir ve alacaklıya dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteme yetkisi tanınır. Tasarrufun iptali davasında, İİK'nun 283/1. maddesi gereğince tasarrufun iptaline karar verilmesi halinde, aynı takip dosyası üzerinden infazının istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, tasarrufun iptali isteminin kabul edilerek ilamda geçen taşınmazlar hakkındaki 19.01.2016 tarihli tasarrufların iptal edildiği, yargılama gideri ve vekalet ücretinin ilamdaki davalılardan ......
İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. İİK.nun 280/1 maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı işlemlerin borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceğinin, aynı maddenin 2. fıkrasında da maddede sözü edilen akrabaların borçlunun 1. fıkrada beyan olunan durumunu bildiğinin farz olunacağı öngörülmüştür....