WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir....

    Takip borçlusu ile şikayet eden üçüncü kişi arasındaki satış işleminin hükümsüzlüğü nedeniyle taşınmaz üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek ve yer olmadan; takip alacaklısının, alacağını tahsil edebilmesini sağlayacak şekilde üçüncü kişi (tasarrufun iptali davasının davalısı) adına kayıtlı bulunan taşınmazın haciz ve satışını isteme yetkisi vardır. İİK'nun 282/3. maddesi uyarınca, iptal davası iyiniyetli üçüncü kişilerin haklarını ihlal etmez. Yani lehine tasarruf yapılan üçüncü kişi, iptale tabi bu tasarruf ile iktisap ettiği malı veya hakkı iyiniyetli (tasarrufun iptale tabi olduğunu bilmeyen) bir kişiye devretmiş ise, iyiniyetli bu kişi aleyhine iptal davası açılamaz; açılırsa, reddedilir. Bu halde alacaklı iptal davasına, üçüncü kişiye karşı bedel (tazminat) davası (m. 283/2) olarak devam edilmesini isteyebilir. Mal veya hakkı borçludan satın alan kişiler yönünden tasarrufun iptal edilebilmesi için bu kişilerin kötüniyetli olduklarının ispat edilmesi gerekir (Prof Dr....

      Mahkemece, asıl davada 278 numaralı parselin diğer davalılara satışından itibaren hak düşürücü sürenin geçmiş olmasından dolayı bu parsel açısından davanın reddine, 419 parselin satışının alacaklıya zarar verme kastı ile yapıldığı gerekçesi ile tasarrufun iptaline, birleşen davada ise muris muvazaasının ispatlanmış olduğu gerekçesi ile her iki parsele ait tapu kayıtlarının iptali ile mirasçıların payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece asıl dava olan tasarrufun iptali davası ile birleştirilen dava olan muris muvazaasına dayalı iptal davası birlikte görülerek sonuçlandırılmıştır. Tasarrufun iptali davaları, İİK 277 vd maddelerinde düzenlenmiş olup aynı Kanunun 281.maddesi uyarınca "iptal davaları basit yargılama usulüne tabi" tutulmuştur. Oysa muris muvazaasına dayalı iptal davasının yargılama usulü farklı olup yazılı usule tabi bir davadır....

        Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın İİK'nın 278. maddesindeki süre geçtikten sonra açıldığı düşüncesi ile reddine karar verilmiş ise de, toplanan deliller hükme yeterli değildir. Tasarrufun iptali halleri, ivazsız tasarruflar (İİK 278), aciz halinde yapılan tasarruflar (İİK 279) ve zarar verme kastı ile yapılan tasarruflar (İİK 280) olarak belirlenmiş olup, bu iptale tabi tasarruflar haciz, aciz veya iflasın açılması tarihinden geriye doğru İİK 278. maddesinde 2 yıl, İİK 279. maddesinde 1 yıl ve İİK 280. maddesinde ise 5 yıllık süre ile sınırlandırılmıştır. Sözkonusu süreler ile İİK 284. maddesinde iptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekliliğini öngören hak düşürücü süre farklı nitelikte sürelerdir....

          Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 26.3.2011 tanzim 30.10.2011 vadeli bonoya dayandığı, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, davanın süresinde açıldığı, iptali istenen tasarrufun borçtan sonra yapıldığı anlaşılmaktadır....

            Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın iptali istenen tasarruftan itibaren beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir....

              Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır....

                Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Dosya kapsamından dava önkoşullarının mevcut olduğu anlaşılan somut olayda; İİK 278. maddede düzenlenen ivazlar arasındaki aşırı fark bulunması nedeniyle tasarrufun iptaline karar verilmiş ise de, tasarruf tarihinin 10.01.2008 ve haciz tarihinin 26.12.2013 olduğu gözetildiğinde 278. maddede belirtilen iki yıllık sürenin geçirilmiş olduğu, ancak davalıların dayı-yeğen olduğu anlaşılmakla, tasarrufun 280/1. maddesi gereğince iptali gerektiği, gerekçede ise bedel farkına dayanıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkeme kararının gerekçesinde yukarıda yazılı gerekçeye dayanılması yerinde değil ise de; mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK'nın 438/son maddesi gereğince, gerekçesi değiştirilmek (düzeltilerek) suretiyle kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

                  Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı) Genellikle, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Ayrıca İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut olayda mahkemece, tasarrufun alacaklıya zarar verme kastı ile yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir....

                    İptal davasında davanın konusu para ile ölçülebilen bir şey olduğuna göre görev konusu ana kurala tâbi olur. Hacizdeki iptal davasında davanın konusu, dolayısı ile görevli mahkeme, davacı alacaklının elindeki borç ödemeden aciz belgesinde ödenmemiş olarak belirtilen alacak miktarına göre belirlenir. Görevi tayinde iptali istenen tasarrufun tamamının değeri nazara alınmaz. Çünkü iptal davasında alacaklının menfaati sadece kendi alacağı nispetindedir. Bu nedenle davanın harcı da vekalet ücreti de tasarrufun kıymeti üzerinden değil, alacak miktarı üzerinden hesaplanır. Buna karşılık, iptale tâbi tasarrufun değeri alacak miktarından daha az ise, bu halde, mahkemenin görevi tasarrufun değerine göre tayin olunur. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu taşınmazın değeri keşifte 100.000.-TL olarak belirlenmişse de; icra takibine konu alacak miktarı 4.879.20....

                      UYAP Entegrasyonu