Davacının açıklanan bu iddiası genel muvazaa nedenine dayalı bir istem mahiyetinde olduğu gibi, bunun yanı sıra aşamalarda davacı vekili taleplerinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun (İİK) 278. maddesi çerçevesinde tasarrufun iptali olduğunu da ifade etmiştir. Konunun aydınlatılması bakımından genel olarak mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun (BK) 18. maddesinde (6098 s. Türk Borçlar Kanunu, m. 19) düzenlenen genel muvazaa ile 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarına değinilmesinde yarar bulunmaktadır: 818 sayılı mülga BK’nın 18. maddesinde; “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır....
in davacıya olan borcunu bildiği halde kötüniyetli olarak markayı devraldığını görünürdeki devir işleminin muvazaalı olduğunu, bedelin düşük olması yanında ödemeninde gerçek olmadığını, tasarrufun taraflarının şirket ortaklığına dayalı bağlarının bulunduğunu ileri sürerek marka devir işleminin iptalini istemiştir. Eldeki davanın amacı davacının alacağının marka haczi yoluyla tahsiline yöneliktir. Bu hali ile İİK'nın 277 ve devam eden maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali benzeri bir iptal niteliğindedir. Ancak somut olarak BK 18. maddesinde düzenlenen muvazaa olgusuna dayanıldığından uyuşmazlığında bu hukuki niteleme üzerinden çözümlenmesi zorunludur. Mahkemecede; BK 18. maddesinde düzenlenen muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de; böyle bir sonuç mevcut delil durumu ve hükme esas alınan bilirkişi raporu ile uyuşmamaktadır....
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl borçlu T7'in aciz halinde bulunmadığı gibi dosya içeriğinde de hukuka uygun şekilde düzenlenmiş bir aciz vesikası da olmadığını, dava konusu edilen alacağın tasarrufun yapıldığı tarihten daha sonra doğduğunu, bu bakımdan davanın ön şart yokluğundan reddi gerektiğini, davanın ön görülen 5 yıllık hak düşürücü süre yönünden dolduğunu, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, iptali istenen tasarruf işlemlerinin muvazaalı olmadığını, Davacı tarafın ihtiyati haciz talebini kabul etmediklerini nitekim ortada bir aciz vesikası bulunmadığı gibi kesinleşmiş bir icra takibi de bulunmadığını, davaya konu edilen taşınmazlara yönelik tasarrufun iptali yönünden hak düşürücü ve zaman aşımı sürelerinin geçtiğini, tasarrufun yapıldığı tarihte henüz dosyaya konu borcun doğmadığını bu nedenle davacının ihtiyati haciz talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı davalıya ait tapulu taşınmazı satın aldıktan sonra davalının alacaklıları tarafından açılan tasarrufun iptali davası sonucu taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verildiği, açılan ceza davasında davalı birlikte hareket ederek alacaklının zararına olarak mal kaçırma gayesi ile taşınmazı satın aldığına ilişkin delil elde edilemediğinden davacının beraatine karar verildiği,bilahare davacının taşınmazı icraen satış sonucu 7.700 YTL bedel ödeyerek 16.7.2002 tarihinde satın aldığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Hakim dava konusu uyuşmazlığın hukuki tavsifini yaparak olaya ilişkin uygulanacak kanun maddesini araştırarak karar vermekle yükümlüdür.Somut uyuşmazlığın, davacının davalıdan satın aldığı taşınmazın davacının elinden mahkeme kararı ile alınması yani zabtı nedeniyle bu dava açıldığına göre zamanaşımı süresinin BK. 215/son maddesi hükmüne göre belirlenmesi gerekir....
Celsede alınan beyanında ilgili taşınmazın muvazaalı bir şekilde kendisinin aldığını ikrar etmesini de dikkate alarak davanın TBK 19 maddesi gereği açılan muvazaaya dayalı iptali davası olarak nitelendirilip İİK 277. ve devamı maddeleri gereği açılan tasarrufun iptali davasında istenen aciz vesikası sunulması ara kararından vazgeçerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Eldeki davacı tasarrufun iptali davası olarak açılmış olması ve dosyada usulune uygun ıslah dilekçesi ile talebin TBK 19. maddesi gereği muvazaaya dayalı iptal davası olarak davanın görülmesi talebinin bulunmaması nedeniyle davaya tasarrufun iptali davası olarak bakılması gerekir. İİK'ın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olmasından dolayı bu tür davaları, elinde geçici (İİK.m.105) veya kat'i (İİK.m.143) aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilmektedir....
Ayrıca bir davada taraflarca öne sürülen maddi olayların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak 1086 sayılı HUMK'nun 76 ve 6100 sayılı HMK.nın 33. maddesi gereğince hakimin doğrudan görevidir. Somut olayda davacı vekili davalı ...'ın murisleri ...ye ait taşınmazları hileli yollardan satın alındığını, kendileri tarafından Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptal ve tescil davası açıldığını ve mahkemenin 2004/254 – 2007/451 sayılı kararı ile tapunun iptaline kendi adlarına tescile karar verildiğini ancak davalı ... ile eşi olan diğer davalı ...'ın davalılar ... ve ...'e muvazaalı olarak borçlanıp davaya konu ettikleri taşınmazlar üzerine haciz konulduğunu belirterek icra takibinin iptali ile taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasını talep etmişlerdir. Davacıların amacı kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri taşınmazlar üzerine muvazaalı icra takibi sonucu konulan hacizlerin kaldırılmasını sağlamaktır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 17/09/2020 NUMARASI: 2019/999 2020/527 DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) Taraflar arasında görülen davada Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; TMK 19. ve devamı maddeleri uyarınca açılan muavazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesince, "...Tefrik edilen karşı dava; İ.İ.Y.'nın 72 m. uyarınca açılmış ''menfi tespit'' davası niteliğindedir. Davacı davalılar arasında tanzim olunan bono nedeniyle Bakırköy ......
Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve İİK'nun 278/3-1 maddesi gereğince davalı kardeşler arasında yapılan tasarrufun yasal karine gereği iptali gerekmesine göre davalı ... vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Tasarrufun iptali davalarının esastan reddi halinde davalılar lehine dava konusu iptali istenilen tasarrufun değeri ile takip konusu alacak miktarından hangisi az ise o miktar üzerinden nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. Somut olayda iptali istenilen taşınmazın değeri 120.000 TL, takip konusu alacak ise 55.000 TL olduğundan bu miktar üzeriden nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırdır....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/183 sayılı dosyasının tasarrufun iptali davası olarak değerlendirildiği, Dairemiz tarafından da yerel mahkemece verilen kararın onandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği belirtilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Mahkemece karara esas alınan ... 4. Asliye Hukuk Mahkmesi’nin 2012/183 sayılı dosyası tasarrufun iptali talebi ile açılmış ve yargılama İİK 277 ve devamı maddelerine göre değerlendirilmiştir. Ancak eldeki dosyanın hukuki sebebi farklı olarak BK 19 a göre açılmıştır. Mahkemece hukuki nitelendirmesi farklı olan dava dikkate alınarak karar verilmesi doğru görülmediği gibi, BK'nun 19. maddesine göre dava açılabilmesi için davacının İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak davacının kesinleşmiş bir alacağa dayalı olarak kesinleşmiş icra takibi ve aciz belgesi varlığı da ön koşul değildir....
Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava ön koşul yokluğundan red edildiğine göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesi 2.fıkrası gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK'nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nin 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....