Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava ön koşul yokluğundan red edildiğine göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesi 2.fıkrası gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK'nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nin 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davası ile alacaklının İİK’nun 97/17 ve 277-280.maddesine dayalı karşılık dava olarak açtığı tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı 3.kişi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2.Alacaklı İİK’nun 97/17 fıkrasına dayalı ve karşı dava olarak tasarrufun iptali davası açmıştır. Karşılık olarak açılan tasarrufun iptali davanın konusunu istihkak davası açılan mallar oluşturmaktadır. Bu mallar dışında kalan şeyler karşılık davanın konusu olamaz. Ayrıca tasarrufun iptaline ancak takip konusu alacak miktarı ile sınırlı olarak verilmesi gerekmektedir....
Bu durumda Mahkemece şikayetin reddi yerine, yazılı gerekçeyle kabulü ile takibin iptali yönünden hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kabule göre de: Mahkemece hükmün gerekçesinde davanın 2004 Sayılı İİK nın 277 maddesi uyarınca açılan tasarrufun iptali davası olduğu belirtilmesine rağmen, davacı vekilince 17/05/2013 tarihli cevaba cevap dilekçesinde "taraflarınca ikame olunan davanın BK nun 18. Maddesinde belirtilen genel hükümlere göre açılmış bir dava olduğu" belirtilmiştir....
Somut olayda uyuşmazlık, İİK'nın 277. ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Aynı Kanunun 282. maddesi uyarınca iptal davalarının borçlu ve borçlu ile hukukî muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılması gerekir. Bunlardan başka kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir. Somut olayda, davanın 6102 sayılı TTK'nın yürürlüğe girmesinden önce 02.02.2012 tarihinde açıldığı, iş bölümü itirazında bulunulmadığı anlaşılmakla, davanın ilk açıldığı .... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince .... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 02/06/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, İİK.'nun 277. Vd. Maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde alacaklının ... dosyasındaki alacak ve ferilerine şamil olmak üzere tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK.'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. İİK'nun 284. maddesine göre "İptal davası açma hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer" madde belirtilen beş yıllık süre hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir....
Dolayısıyla davacı açıkça dava sebebini ıslah yoluyla tasarrufun iptali olarak belirlediğine, Yargıtayın birinci bozma ilamında davanın 2004 sayılı Kanun’un 277 ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınan tasarrufun iptali davası olarak kabul edildiğine ve özellikle mahkemece bu bozma ilamına uyularak yargılama yapıldığına göre davanın 4721 sayılı Kanun’un 617 nci maddesi kapsamında açılan bir dava olduğu kabul edilerek “hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine” dair verilen direnme kararı isabetli olmamıştır. 25. Diğer yandan; yukarıda açıklandığı gibi 4721 sayılı Kanun’un 617 nci maddesi uyarınca mirasçının alacaklısı tarafından açılabilecek mirası reddin iptali davası da aynen tasarrufun iptali davasında olduğu gibi “borçlu mirasçının malvarlığını yeniden tesisi” amacını taşır. Esasen, mirası reddin iptali davası ile tasarrufun iptali davası arasındaki fark, her iki dava sonucunda elde edilecek hükmün niteliği noktasında kendini gösterir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, muvazaaya dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davanın açıldığı Karşıyaka 1.Asliye Hukuk Mahkemesince, dava sıra cetveline itiraz olarak nitelendirilerek davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinafı üzerine, İzmir BAM 17.Hukuk Dairesi'nin 2018/2573-2019/1891 Esas ve Karar sayılı istinaf kararı ile davanın muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olduğu, muvazaaya ilişkin delillerin toplanıp değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Kaldırma kararı sonrası Karşıyaka 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.2.2020 tarihli 2019/576-2020/74 Esas ve Karar sayılı karar ile davanın kıymetli evrak niteliğindeki bonoya dayalı davalardan olduğu gerekçesi ile Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir....
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. İİK'nın 282.maddesi gereğince borçlu ile borçlu ile hukuki işlemde bulunan üçüncü kişi mecburi dava arkadaşı olup davada haksız çıkmaları halinde yargılama giderinden birlikte müteselsilen sorumlu olmaları gerektiği halde yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan İİK.nın 283/1 maddesi gereğince davacı alacaklının tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisi elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir....