Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AŞ'nin davacı ...’e borçlu olmadığının anlaşıldığından bahisle asıl dava olan tasarrufun iptali davasının reddine birleşen menfi tesbit davasının kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'nın alacaklısından mal kaçırmak amacıyla "223 nolu halk otobüsü durak hakkını 10.5.2000 tarihinde Antalya, ... köyü, 1 ve 66 parsel nolu taşınmazlarını 26.9.2001 tarihinde eşi davalı ...'e, aynı köy 4 ve 318 parsel nolu taşınmazları 26.9.2001 tarihinde kardeşi davalı ...'a sattığını belirterek, tasarrufun iptalini dava ve talep etmiştir. Davalı ... vekili dava koşullarının mevcut olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur....

      O halde davalılar arasındaki tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 6.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına 2.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı ... vekili, davalı borçlu ... aleyhine katkı payı alacağı davası açtığını ancak borçlunun alacağın tahsilini engellemek için dava konusu taşınmazı dava dışı ...’e devrettiğini onun da davalı ...’e sattığını belirterek taşınmazın tapusunun iptali ile davalı ... adına tescilini talep talep etmiştir. Davalı vekilleri davanın reddini savunmuştur....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde ara karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'nın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 23.7.2013 tarihinde kardeşi davalı ...'ya, onun da 5.6.2014 tarihinde dayısı davalı ...'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline, taşınmazın tapu kaydı üzerine İİK 281/2 madde gereğince ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, iptali istenen tasarrufların icra takibinden önce yapıldığını, aciz belgesi sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

              Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nun 6.maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Yasanın 7/1 maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Tasarrufun iptali davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nun 12. maddesinin uygulanma imkanı yoktur. İİK'nun 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının da davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerekir....

                Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hem muvazaa hem de tasarrufun iptali talepli olarak terditli dava açtıklarını, yeterli delil bulunduğunu, muvazaa iddiasının sonuçları ile tasarrufun iptali davasının sonuçlarının farklı olduğunu, ilk derece mahkemesince bu iki davanın sadece muvazaa başlığı altında birleştirildiğini, davanın terditli olarak açıldığı göz ardı edilerek muvazaanın ispatlanamadığı gerekçesi ile reddedildiğini, tasarrufun iptali yönünden değerlendirme yapılmadığını, tasarrufun iptali davası yönünden iptal şartlarının oluştuğunu, taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğunu, bu durumda artık iyiniyetin önemli olmadığını, ayrıca mutad dışı ödeme durumu bulunduğunu, bunun da iptal sebeplerinden olduğunu, ayrıca mahkemenin muvazaa yönünden yaptığı değerlendirmenin de hatalı olduğunu, sunulan sözleşmede taşınmazın emaneten ve şartlı verildiğinin yazılı olduğunu, resmi senette ise satış yazıldığını, bu durumun muvazaayı oluşturduğunu belirterek...

                Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: tasarrufun iptali davalarında en önemli kriterlerden birinin iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması olduğu, somut olayda 3 ayrı icra dosyasındaki alacaklarının dayanığının kredi kart alacağına dayandığı, bu kartlar nedeniyle borçların doğum tarihinin 2013 yılına ait olduğu, iptali istenen tasarrufun ise 04/04/2012 tarihinde yapıldığı bu durumda tasarruf işlemi borçların doğum tarihinden önce olduğundan eldeki dava için gerekli şartın oluşmadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur....

                Mahkemece, davacının alacağına ilişkin çeklerin tarihinin tasarruf tarihinden sonra olduğu ve aciz vesikasının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. YHGK 07.02.2002 Tarih, 2002/15-849 Esas ve 2002/861 Karar sayılı ilamında da belirtilmiş olduğu üzere, tasarrufun iptali davalarının ön koşullarından biri de, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmasıdır. Somut olayda davacının alacağının dayanağı olan çeklerin keşide tarihleri 20.12.2004, 25.12.2004 ve 31.12.2004 olup, ilk tasarrufların yapıldığı tarih olan 23.09.2004 tarihinden daha sonra olduğu açıktır. Ancak, uygulamada temel ilişkinin, çekin keşide tarihinden evvel kurulduğu halde borçlu tarafından borca karşılık ileri tarihli (vadeli) olarak çek veya çekler keşide edildiği sıkça görülmektedir....

                  UYAP Entegrasyonu