Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; dava konusu menkullerin her iki icra dosyasından da borçlunun huzurunda haczedildiğinden İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup aksinin davacı 3.kişi tarafından ispatlanamadığı, davacı3.kişi ile borçlu arasında yapılan satış ve kira işlemlerinin danışıklı olduğu gerekçesiyle esas ve birleştirilen dava yönünden istihkak davasının reddine, icra takipleri durmadığından davalı alacaklı vekilinin tazminat taleplerinin reddine, istihkak davası reddedildiğinden tasarrufun iptali davasında karşı davacı-davalı alacaklının hukuki yararı kalmadığından esas ve birleşen dosyalardaki tasarrufun iptali davalarının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK”nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davası ile alacaklı tarafından İİK 'nun 97/17 madde gereğince açılmış karşılık tasarrufun iptali davasıdır....

    nin belirttiği gibi taşınmazın 80.000,00 TL bedelle alınması durumunda da misli fark oluşmadığından anılan tasarrufun .... madde gereğince iptalinin mümkün olmadığı, yine davalı 3.kişinin borçlunun durumunu ve amacının bilen veya bilebilecek kişilerden olduğu da davacı tarafından ispatlanamadığından anılan tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince de iptali mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulünün isabetli görülmediği gereğine değinilmiştir....

      Davalılar vekilinin istinaf nedenleri; borçlu şirketler hakkında yapılan takibatın sonuçlanıp sonuçlanmadığına dair bilgi ve belge sunulmadan ve eğer borcun tüzel kişilerden tahsili olanağı bulunmuyor ise vekil edeni Erhan hakkında takip yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise takibin kesinleştiği ve aciz belgesi alındığı araştırılıp belirlenmeden, yani tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için gerekli şartların somut olayda oluşup oluşmadığı belirlenmeden karar verilmesinin hatalı olduğu, ayrıca 6183 sayılı kanunda geçen "borçlu" ifadesinin, vekil edeni Erhan'ı değil, borçlu şirketlere ilişkin olduğunun da gözetilmediği gibi; dava konusu tasarrufun muvazaalı bir tasarruf olmadığı ve mal kaçırma kastıyla hareket edilmediği açıklandığı halde, hatalı bir takım değerlendirmeler neticesinde; davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. Dava; 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı madde hükümlerine dayanarak açılmış; tasarrufun iptali isteğine ilişkindir....

      Dava, 6183 sayılı AATÜHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, borçlunun damadına yaptığı satış işleminin 6183 sayılı Yasanın 28/1 maddesi gereğince iyiniyet ve bedel farkına bakılmaksızın iptale tabi bulunmasına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Tasarrufun iptali davalarının kabulü halinde İİK 283.madde hükmü kıyasen uygulanarak tasarruf tarihine kadar olan takip konusu kamu alacağı ve eklentileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilir. Dava konusu taşınmaz ise tapu kaydının iptaline ve borçlu adına tesciline karar verilemez. Çünkü davacının amacı alacağına ve eklentilerine yeter miktardaki tasarrufun iptalini sağlamaktır....

        ye satılan 54 VD 998 plaka sayılı aracın satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir. Aynı araç 16.04.2010 tarihinde davalı ... tarafından dava dışı ... Limited Şirketine satılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ve davacının takip konusu 163.486,24 TL alacağının, mahkememizde yatırılmış bulunan 98.500,00 TL teminat mektubundan karşılanmasına, bakiye 64.986,24 TL nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu sebeple dava konusu tasarrufun iptali isteminin konusuz kalacağından tasarrufun iptali yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup kurulan hüküm yukarda açıklanan İİK.nın 283/1 maddesine aykırı olduğu gibi davada ıslah edilmiş değildir....

          (Diğer dava koşullarının bulunması halinde) Tasarrufun iptali davaları tanık dahil her türlü delille ispatlanabilir.Bu tür davalarda tanık dinlenmesi davanın değeri ve takip konusu alacak miktarıyla sınırlı değildir. Somut olayda, takip konusu borç 16.5.2009 tanzim tarihli senetler ile doğmuştur. İptali istenen tasarruf ise 16.5.2009 tarihli borçtan sonra 5.10.2010 tarihinde yapılmıştır.Borçlu hakkındaki takip Söke İcra Hukuk Mahkemesinin 2.12.2011 tarih ve 2011/236 Esas 2011/354 Karar sayılı ilamı ile kesinleşmiştir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dosyanın istinaf incelemesinde: Somut olayda; Eldeki davanın İİK 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olup taraflar arasında görülmekte olan mal rejiminin tasfiyesi davasından ayrı ve bağımsız bir dava olarak açıldığı, tasarrufun iptali davalarının Aile Hukuku ile doğrudan bir ilişkisinin bulunmadığı, mahkemelerin görevini düzenleyen HMK 2.madde hükmüne göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, tasarrufun iptali davalarında da aksine yasal bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmakla davaya bakmakla görevli mahkemenin Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna dair hüküm kurulması gerekmiştir....

            Buna göre tasarrufun iptali davalarında davanın kabulü ve anılan madde gereğince davanın bedele dönüşmesi halinde söz konusu bedelin sadece üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerekirken, borçludan da tahsiline şeklinde hüküm oluşturarak, zaten aciz halinde olan borçludan amme borcunun iki kez tahsili gibi bir sonuca yol açacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 3-Davanın bedele dönüşmesi haline, hükmedilecek tazminat miktarı borçlunun tasarrufu gerçekleştiği tarihteki kamu alacağı ve ferilerini geçmeyecek şekilde hükmedilmesi gerekmektedir....

              Şti. hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak amacıyla dava konusu araçlarını diğer davalı şirkete devrettiğinden bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı Dairemizin, 12/12/2018 gün ve 2016/5450-2018/12094 sayılı kararı ile bozulmuş, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Dava 6183 sayılı Yasa’nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme isteklerinin reddi gerekmiştir. 2-6183 sayılı Yasa’dan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında da takip hukukundan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında olduğu gibi tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerekir....

                Eğer dava ...277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış ise bu üç koşula ilaveten borçlu hakkında düzenlenmiş kat'i (İİK 143.madde)veya geçiçi aciz (İİK 105.madde)belgesinin bulunması da gereklidir. Aciz belgesinin varlığı sadece İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davaları için önkoşul olup 6183 Sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davaları için ibraz edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Gerek 6183 Sayılı Yasanın 24 ve devamı, gerekse İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasının görülebilirlik koşullarından biri, mahkemece de belirlendiği gibi alacaklı tarafından borçlu aleyhine yapılan icra takibinin kesinleşmiş olmasıdır....

                  UYAP Entegrasyonu