Eldeki davanın tasarrufun iptali davası olarak açılmış olması ve talebin TBK 19. maddesi gereği muvazaaya dayalı iptal davası olarak görülmesi için usulüne uygun ıslah bulunmaması nedeniyle davaya İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası olarak bakılması ve ona göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre; a) Davacı dosyaya 2013/1608 sayılı takip dosyasından borç ödemeden aciz belgesi ibraz etmiştir. Dava dilekçesi ve dosya içerisinde yer alan icra dosyaları ve belgeler incelendiğinde iş bu aciz belgesinin dayanak hangi icra dosyasına ait olduğu anlaşılamamıştır. Mahkemece iş bu belgenin hangi dosyadan alındığı araştırılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir....
doğacağını, tasarrufun iptali davasının ayni bir hak niteliğinde olduğunu, davanın kabulü halinde sıra cetvelinde daha sonradan haciz konulmuş olsa dahi tasarrufun iptali davasını açan alacaklının önceliğinin bulunduğunu belirterek şikayetin kabulü ile 13/01/2020 tarihli kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında İİK 281/II fıkrası hükmüne göre hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez. Somut olayda da davacının isteminin bu kapsamda değerlendirilerek davacının ileride telafisi imkansız zararlarının oluşabileceği nazara alınarak, ihtiyati haciz isteminin az yukarıda belirtilen kapsamda takdir olunacak teminat karşılığında kabul edilmesi yerine dava konusu taşınmazın elden çıkarılmış olması nedeniyle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir....
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK.nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir....
Maddesi uyarınca ihtiyati haciz istemekle; dava İİK.'nun 277. vd. Maddelerine dayalı tasarrufun iptaline ilişkin olup ihtiyati haciz isteminin de İİK 281/2. Maddesine göre değerlendirilmesi gerekeceği davacının dosyaya sunduğu deliller ve dosya kapsamına göre İİK 281/2....
İcra Dairesinin 2021/6780 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine konu edildiğini, dosyanın tüm borçlularının borca batık durumda olduklarını ve mal kaçırma amacıyla hareket ettiklerini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı taşınmazların 3. kişilere devri ve üzerine ayni hak tesisini önlemek amacıyla İİK 281/2'e göre taşınmaların üzerine ihtiyati haciz şerhi işlenmesini ve ayrıca ihtiyali tedbir kararı verilmesini, İİK 277 vd. maddeleri gereğince taşınmazla ilgili haksız ve kötü niyetli tasarrufların iptaline ve dava konusu taşınmazlar üzerine İİK 283. madde gereğince alacağımızla sınırlı kalmak üzere cebri icra yoluyla takip yapma hakkı tanınmasına, mahkeme aksi kanaatte olur ise muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tesciline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tasarrufun İptali (İİK 277 ve Devamı), Olmazsa terditli olarak açılan TBK. 19. maddeye Dayalı Tapu İptali ve Tescil istemine ilişkindir....
Somut uyuşmazlıkta davalı T3 tasarrufa konu taşınmazlardan Mersin İli, Tarsus İlçesi, İncirlikuyu Mahallesi, 111 Ada, 8 Parselde bulunan 14 bağımsız bölüm vasıflı taşınmazı satarak mal varlığından çıkartmış, davacı da tazminat talep etmiştir. Borçlu birden fazla taşınmazını elden çıkartmış ise de açılan tasarrufun iptali davasında devir edilen tüm taşınmazlar için tasarrufun iptali talep edilebilir. Her bir taşınmaz için iptal koşulları ayrı ayrı değerlendirilerek sonucuna göre koşullar oluşmuş ise tasarrufun iptaline karar verilecektir. Yine tasarrufun iptali davasında taşkın haciz iddiası dinlenmez....
Dava İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemi ile açılmıştır. İİK'nın 281/2. maddesi "Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez." amir hükmünü içermekte olup, taraflar arasındaki dava, davalılar arasındaki tasarrufun, İİK'nın 277 ve devam maddeleri uyarınca iptali talebine ilişkin olup, tasarrufun iptal şartlarının oluşup oluşmadığı yargılama ile belli olacaktır. Bu itibarla; ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karar yerinde bulunduğundan, davalı vekilinin ihtiyati hacize itirazın reddi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur....
Davalı ...; İİK.'nın 284. maddesine göre iptal davası açma hakkının tasarrufun vukuu tarihinden itibaren 5 sene geçmekle düştüğünü, satışın gerçek satış olduğunu, davaya konu evde mülk sahibi olarak değil kiracı olarak oturduğunu belirterek davanın reddinin doğru olacağını ifade etmiştir. Davalı ...; davanın İİK. hükümlerine göre çözüme bağlanması gereken iptal davası olduğunu, Kanun'un 284. maddesi gereğince taşınmazı satın aldığı tarih olan 21.09.2006 tarihinden itibaren beş senelik sürenin dolduğunu ve dava açma hakkının düştüğünü belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; İİK’nın 284. maddesi dayanak gösterilerek 20.06.2012 tarihinde açılan tasarrufun iptali davasına konu taşınmazın davalı ... tarafından 21.09.2006 tarihinde diğer davalı ...'e satıldığı, 5 yıllık süre geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiştir....
Bu durumda ortada kesinleşmiş bir icra takibi bulunmayacağından borçlu hakkında haciz uygulaması da istenemez. ( İİK. md. 78) Dolayısıyla geçici aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya tasarrufun iptali davası açma ... veren tutanak düzenlenemez (İİK.md.105) veya kesin aciz vesikası verilemez ( İİK. md.143) Kaldı ki; somut olayda 2008/199 esas sayılı takip dosyası yönünden verilmiş bir aciz belgesi de bu nedenle yoktur. Davacı vekilinin aynı borçlu hakkında davacıya olan borcu nedeniyle başka bir takip (Korkuteli İcra Müdürlüğünün 2008/871 Esas) dosyası nedeniyle borçlu hakkında düzenlenmiş 17.04.2008 tarihli haciz tutanağının İİK. 105. madde kapsamında olduğunu belirtmiş ise de bu tutanağın 2008/199 Esas sayılı takip dosyası yönünden geçerliğini tartışmak takibin kesinleşmesinden sonra yani itirazın iptaline karar verilmesi halinde değerlendirilmesi gereken bir husustur....