Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK GENEL KURULU KARAR Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 199. maddesine dayalı, davalı eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması istemine ilişkindir....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...ailenin ekonomik varlığının tehlikede olduğu veya evlilik birliğinden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektiği ve tasarruf yetkisinin sınırlanmasını gerektirir bir olayın varlığı ispat edilemediği, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının da aksi yönde hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı anlaşılmakla davanın REDDİNE,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı erkek vekili hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı kadın istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı erkek tarafından açılmış Tasarruf Yetkisinin Sınırlandırılması istemine ilişkindir....

    İcra Müdürlüğü'nün ....... esas sayılı dosyasına konu çekten dolayı borçlu olunup olunmadığının tespiti talebine ilişkindir. HMK 308.maddesi gereğince yapılan incelemede davanın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalardan olduğu ve davalı tarafça yapılan kabulün davaya son veren taraf işlemlerinden olup, davalı vekilinin vekaletnamesinde davayı kabul yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla davanın talep doğrultusunda kabul nedeniyle kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davanın kabul nedeniyle kabulü ile, davaya konu ...... bank A.Ş. ...... şubesine ait, ....... seri no'lu, 29/05/2020 keşide tarihli, keşidecisinin ...... İnşaat San. Ve Tic. Ltd....

      Dosya içerisindeki belgelerden, davacı alacaklı banka ile davalı borçlu arasındaki kredi kartı sözleşmesinin ilk olarak 31/03/2007 tarihinde yapıldığı, daha sonra da 13/01/2012 tarihinde yenilendiği,buna göre davacı ile davalı borçlu arasındaki alacak-borç ilişkisinin dava konusu tasarruf tarihinden(06/03/2013) önceye dayandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu hususun gözardı edilmesi isabetli olmamıştır. O halde, borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunun kabulü ile davalı 3.kişi ...’nın davalı borçlu ...’in eşi ...’in kardeşi olduğuna göre İİK.md.280 şartlarının tartışılması gerekir. Bu durumda mahkemece, davalı ...’nın borçlu ... Şahin’in alacaklıdan mal kaçırma ya da alacaklıyı zarar kastını bildiği veya bilebilecek durumda olup olmadığının İİK'nun 280.maddesi kapsamında değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        Şti'ye devrettiğini, devirden sonra ... tarihinde alışveriş yapıldığını ve borçlu olmadığı halde davalı tarafça borçlu gösterildiğini, hissesini devir etmesine rağmen davalı ile devir ettiği şirket arasında alış verişin olup olmadığını bilmediğini, bu konuyla ilgili hiçbir bilgisinin bulunmadığını, haberi ve bilgisi olmadan ... ile ... E. Sayılı dosyası ile yeni adresine haciz işlemi için gelindiğini, sistemde borç miktarının ... TL göründüğünü, böyle bir borcunun bulunmadığını bildirerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava: ...nin ... E. sayılı icra takip dosyasından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Yargılama devam ederken davacının ... tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirdiği, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır....

          Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı, davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmış olup açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

            Kararın gerekçe bölümünde, dava konusu edilen taşınmazın dava dışı bir kişiye geçmiş olduğu ve davacının da son maliki davaya dahil etmeden davasını bedele dönüştürdüğü açıklanmış olmakla birlikte hüküm fıkrasında taşınmazdan bahsedilerek cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi bu cebri icra yetkisinin, cebri icra yetkisi taşınmaz yönünden tanınmış olsa bile hakkında takip yapılmış ve takip kesinleşmiş olan borçlu yönünden de cebri icra yetkisi tanınması isabetli değildir. Zira dava dilekçesinde tasarrufun iptali talep edildikten sonra 6183 s.K’nın 31. maddesi gereğince taşınmazın 3.kişilere satılması ihtimalinde taşınmazın değeri kadar bedele hükmedilmesi talep edilmiş olup taşınmazın davalı Haci tarafından dava açılmadan önce elden çıkarıldığı nazara alınarak karar verilmesi gerekir....

              ye satıldığı, şikayetçi borçlu belediye tarafından 12.12.2016 tarihinde haczedilmezlik şikayetinde bulunulduğu, taşınmaz üzerinde şikayetçi borçlunun şikayet tarihi itibariyle tasarruf yetkisinin, dolayısıyla haczedilmezlik şikayetine ilişkin hukuki menfaatinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda; şikayet eden belediyenin taşınmazda haksahipliği ve davada husumet ehliyeti bulunmadığı görülmekle şikayetin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklıların temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 19....

                Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına tasarruf tarihinde davalı borçlu ile davalı 3. Kişinin bacanak olup İİK 280.maddesi gereğince tasarrufun iptalinin gerekmesine göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.761,29 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına 30/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. 6183 sayılı Yasa uyarınca borçlu hakkında aciz belgesinin alınmış olması iptal davası şartı değil ise de, borçlunun ödeme kabiliyetini yitirmiş olması gerekmektedir. Yani borçlunun mevcut mal varlığı borçlarına yetmeyecek bir durumda olmalıdır. Somut olayda Merter Vergi Dairesince davalı ...'...

                    UYAP Entegrasyonu