Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması ve Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava dönemleri farklı olduğu için kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği gibi, tasarruf yetkisinin sınırlanmasına (TMK md. 199) ilişkin koşulların gerçekleşmemiş olması sebebiyle, hükmün sonucu itibariyle doğru bulunduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde...

    Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı hükmedilen tedbir nafakasının az olduğu ve tasarruf yetkisinin kısıtlanması taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece tasarruf yetkisinin kısıtlanması talebinin reddine ve davacı kadın için 500 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ise de; tedbir nafakası ve tasarruf yetkisinin kısıtlanması taleplerinin 2 ayrı dava olmasına rağmen, tek harç düzenlemesi ile davanın karara bağlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca tasarruf yetkisinin kısıtlanması davasına ilişkin kararda gerekçe bulunmadığı, tedbir nafakası davasının kabulü kararının gerekçesinin ise, yetersiz olduğu, hangi vakıaların hangi delillerle ispatlandığının karar gerekçesinde tartışılmadığı, tedbir nafakası talebinin TMK 197. maddesine dayandığı ve ortada tarafların sıfatları göz...

    Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....

      İİK'nın 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buna göre borçlu ile onunla hukuki muamelede bulunun kişi zorunlu hasım konumundadır. İİK’nın 283/II maddesine göre ise, iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde üçüncü kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir....

      İİK'nın 282. maddesi gereğince tasarrufun iptali davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buna göre borçlu ile onunla hukuki muamelede bulunun kişi zorunlu hasım konumundadır. İİK’nın 283/II maddesine göre ise, iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde üçüncü kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir....

      Davalı 3.kişi Gülpembe'ye yapılan satışın miktar itibariyle mislini aşan fark nedeniyle bağışlama niteliğinde olup davalı borçlu ile yapılan tasarrufun tarafı olan bu davalı açısından husumet yönlendirilmesi doğrudur ve tüm davalılar açısından mislini aşan fark dışında, akrabalık ve tanışıklıklar nedeniyle borçlunun durum ve amacını bilecek kişilerden oldukları anlaşıldığından, davalılar vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı görülmüştür. Kamu düzeni gereği yapılan incelemeye göre ise; -Bu davalarda harcın, vergi borcu (tasarruf tarihindeki asıl vergi borcu ve işlemiş faizi toplamı) ve tasarruf tarihindeki gerçek değerinden hangisi az ise ona göre alınması gerekir. Mevcut davada tasarruf tarihindeki değerine göre harcın alınması gerektiği halde, vergi ceza miktarı üzerinden harç alınması doğru değildir....

      Şöyle ki bilirkişi raporunda borçlu şirketin tasarruf tarihi itibariyle 182.000,00 TL. tutarında aktif malvarlığı bulunduğu bildirilmekle birlikte fiilen olmadığı düşünülen kalemlerin elimine edilmesi neticesinde tasarruf tarihinde özvarlık değerinin 59.317,18 TL. olduğunun da bildirildiği, borçlunun aktif malvarlğının vergi borcunu karşılamaya yetmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek, borçlu ve diğer davalı ... arasındaki tasarrufun iptale tabi olup olmadığı araştırıldıktan sonra tasarruf tarihi olan 12.11.2010 tarihine kadar davacı alacağının (tasarruf tarihine kadar olan vergi borcunun ) tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir verilmesi gerekirken bilirkişi raporu yanlış değerlendirilmek suretiyle yazılı şekilde davanın reddine verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Davacı vekili; taraflar arasındaki borç ilişkisi nedeniyle davalı borçlu aleyhine Konya 4. İcra Müdürlüğü'nün 2014/5377 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlunun, alacaklarını karşılayacak oranda malının bulunamadığını, davaya konu malını ise kötüniyetli olarak ve kendilerinden mal kaçırmak amacıyla devrettiğini belirterek, davalılar arasındaki bu aleyhlerinde olan tasarrufun iptali ile bu tasarruf işlemine konu mal üzerinde alacaklarının tahsili yönünden satış ve haciz yetkisi isteyebilme yetkisinin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tasarruf Yetkisinin Sınırlandırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 199. maddesine dayalı olup, tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkindir. Davacı, davalı adına kayıtlı olan ... mahallesinde kain olan taşınmaza yönelik olarak tasarrufun sınırlandırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, davalı adına kayıtlı iken üçüncü şahsa devredilen ... mahallesinde bulunan taşınmaza yönelik olarak esasa dair hüküm kurulmuştur. Dava konusu ... mahallesinde bulunan taşınmaza yönelik olarak toplanan deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tasarruf Yetkisinin Sınırlandırılmasının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından; 08.02.2013 tarihli ek karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Türk Medeni Kanununun 199. maddesi uyarınca verilip kesinleşen eşin tasarruf yetkisinin sınırlanması kararının ancak usulünce harcı da yatırılmak suretiyle açılacak bir dava ile ortadan kaldırılmasının talep edilebileceğine; kararı veren mahkemenin ek kararla daha önce kesinleşmiş kararını ortadan kaldırmasının mümkün bulunmamasına göre; yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz...

              UYAP Entegrasyonu