Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, 1.12.1998-20.7.2006 tarihleri arasında tarımBağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,.16.7.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İŞ) Mahkemesi Davacı, 1.6.1995 tarihinden itibaren 2926 sayılı yasa kapsamında zorunlu tarımBağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,. 16.7.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Somut olayda, davacı 1.5.2006 tarihnde Kurum tarafından 2926 sayılı Yasa uyarınca tarımBağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilmiştir.Davacı 22.1.1998 tarihinden itibaren Dinar Ziraat Odasına ,8.1.1993 tarihneden itibaren de Dinar Pancar ekicileri Koparatifine kayıtlıdır ve bu kayıtları dava tarihi itibariyle halen devam etmektedir.24.500metrekarelik tarla vasfındaki taşınmazında 4/8 oranında hissedarı olduğu Dinar tapu Müdürlüğünün yazı cevabından anlaşılmaktadır.Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş....

        K A R A R Davacı 1.7.1999 tarihinde re’sen tarım ... sigortalısı olarak tescil edildiği 2000 yılında 30 günlük SSK sigortalılığı dolayısıyla tarımBağ-kur sigortalılığının iptal edildiğini bildirerek çakışma dışında kalan dönemlerde tarım ... sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Yapılan yargılama sonucunda Yozgat 1.AHM(İş) Mahkemesinin 2007/351 E,2007/961 K sayılı 27.11.2007 tarihli kararı ile davanın kabulü ile davacının 1.7.1999 tarihi ile tarımsal faaliyeti bıraktığı 15.12.2000 tarihleri arasında 2000/3.döneminden 30 günlük zorunlu SSK’lı sigortalılık süreleri dışında kalan sürede 2926 sayılı Yasa'ya tabi tarım ... sigortalılığının geçerli olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki belgelerden davacının tarım ... sigortalılığının 1.7.1999 tarihinde başlatıldığı 16.11.2000 tarihinde başlayıp 15.12.2000 tarihinde sona ......

          Mahkemece,yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, 24/03/2013 tarihli kur farkı uygulanacağına ilişkin sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkililerine ait olmadığı, kur farkı konusunda taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığı, kur farkı uygulamasının da olmadığı, her ne kadar davacının cari hesap alacağı belirlenmiş ise de; davacının bu davada kur farkı alacağını talep ettiği, dava konusu kur farkına ilişkin olarak fatura düzenlenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava kur farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır....

            Bölge adliye mahkemesince, taraflar arasında kur farkı ödeneceğine ilişkin bir sözleşme veya daha önce davacı tarafça davalı tarafa kesilmiş kur farkı faturası da bulunmadığı, kur farkı ödeneceğine ilişkin taraflar arasında teamül olduğunun davacı tarafça ispat edilemediği, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava kur farkı alacağından kaynaklanmaktadır. Kur farkına esas olan faturalar incelendiğinde, satılan malların döviz karşılığının gösterildiği ve bu nedenle ödeme tarihlerine göre kur farkı istenebileceği anlaşılmaktadır. Ancak malın geri iadesi suretiyle yapılan ödemeler ile çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur farkı istenemez. Bono ile yapılan ödemelerde ödeme tarihi, havale ve elden yapılan ödemelerde ise makbuz ve havale tarihi itibariyle kur farkı doğuyorsa bu fark istenebilir....

              Mahkemece, davacının kur farkına dayalı olarak vade farkı talep ettiği, buna ilişkin talepte bulunabilmek için arada yazılı bir sözleşmenin veya fiili bir uygulamanın olmasının zorunluluk olduğu, somut uyuşmazlıkda, mal satımı ve kur farkı ödenmesine ilişkin olarak taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi fiili bir uygulamanın da bulunmadığı, ayrıca davacı tarafından kur farkına ilişkin bir fatura düzenlenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava kur farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir....

                Ek bilirkişi raporu ile çekle yapılan ödemeler, ödeme tarihindeki kur dikkate alınarak, davalının kur farkı alacağının doğru olup olmadığı incelenmiş olup; davalının kur farkı alacağını doğru şekilde, üstelik davacı lehine 490,52-TL eksik olarak hesapladığı tespit edilmiştir. Somut olayda; davacı, icra takibine konu herhangi bir kur farkı faturası sunmadığını, kendisinden kur farkı davalı alacağına konu cari hesabın çek ile ödeme yapılmak suretiyle kapatıldığını, kendisinden kur farkı alacağının talep edilemeyeceğini iddia etmiştir. Çek bir ödeme vasıtası olup; davalının TL üzerinden düzenlenen çekler ile döviz alacağını tahsil etmesi halinde kural olarak kur farkı talep etmesi mümkün değildir. Bununla birlikte taraflar arasında kur farkı talep edileceğine dair bir anlaşmanın mevcut olması halinde anlaşma hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir....

                  (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2008/6163 E-2008/7544 K sayılı kararı) Yabancı para cinsinden olan borcun, TL üzerinden düzenlenen çek ile ödenmesi halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edileceğinden alacaklı artık kur farkı isteminde bulunamaz....

                    Davacının kur farkı faturası tanzim tarihindeki kur itibariyle, davalının ödemesinin tam olarak 12.684,42-USD'ye karşılık geldiği tespit edilmiş olup, davacının o tarihteki kur farkı alacağını karşılamaktadır. Ancak davacı tarafça bu kez çekin tahsil tarihindeki kur esas alınarak, yeniden değerleme yapılarak kur artışı yansıtılmak suretiyle, davalı bu kez 3.076,58-USD olmak üzere yeniden borçlandırılmıştır. Davacı tarafından süregelen ilişkide davalı aleyhine oluşan kur farkının hesaplanıp fatura edilmesi sonucunda, davalının bu fatura bedelini ileri tarihli çek ile ödemesiyle birlikte, o tarihe kadar olan dönem için davacının kur farkı alacağı sona ermiştir. Zira davacı, borcuna mahsuben davalı tarafından verilen TL bedele düzenlenmiş ileri tarihli (vadeli) çeki, herhangi bir çekince ileri sürmeden kabul ederek bedelini de tahsil etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu