Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLER: Keşif, keşifte alınan beyanlar, bilirkişi raporu, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı, GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava tapusuz taşınmazın tescili ve muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

a ait olduğunun tespitine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekillerince ayrı ayrı, davacılar vekilince ise harç ve yargılama giderlerine hasren süresinde temyiz edilmiştir. Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. A- Davalılardan Enerji Piyasası Düzenmeme Kurumu'nun hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Kural olarak, taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında, husumetin muhdesatın bulunduğu taşınmaz maliki ya da maliklerine yöneltilmesi zorunludur. Ne var ki, davacı taraf dava dilekçesinde taşınmaz maliki olmayan, kamulaştırma işlemini yapan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nu da hasım göstererek dava açmıştır. Aleyhine dava açılan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu taşınmazın maliki olmadığı gibi, davanın açılmasına sebep olacak bir eylemde de bulunmamıştır....

    İlk derece mahkemesinin 05/07/2018 tarihli kararına karşı istinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve esas bakımından hukuka aykırı olduğunu, kendilerinin muhdesatın aidiyetinin (arazi üzerindeki taşınmazın müvekkil tarafından yapıldığının) tespiti ile muhdesatın bulunduğu arazinin yeterli kısmının veya tamamının müvekkili adına temliken tescilini talep ettiklerini, gerekçeli kararda; davanın, muhdesatın aidiyetinin tespiti davası olduğunun belirtildiğini ancak davanın aynı zamanda temliken tescil talebini de içerdiğini, mahkemece yapılan belirlemenin eksik olduğunu, 05.07.2018 tarihli kısa kararda; muhdesatın aidiyeti talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve temliken tescil talebinin ise şartları oluşmadığından reddine şeklinde hüküm kurulduğunu, dolayısıyla gerekçeli kararda, tarafları aydınlatacak ve kararın denetlenmesine imkan verecek şekilde olmak üzere; muhdesatın aidiyeti talebi konusundaki hukuki yarar kavramının ne olduğu, taleple...

    Mahkemece, davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan muhtelif sayıdaki fıstık ağaçlarının ve tel örgünün davacılara aidiyetinin tespitine, tapu sicilinin beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmiş ise de, varılan sonuç ve oluşturulan hüküm az yukarıda zikredilen yasal düzenlemelere ve yerleşik uygulamaya uygun düşmemiştir. Aidiyetinin tespiti istenen ve mahkemece kabulüne karar verilen tel örgü sisteminin taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayıp (mütemmim cüz) her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğinde oldukları kuşkusuzdur. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesatın aidiyeti davası açılmasında hukuki yarar bulunmaması, ayrıca TMK'nın yazılmasına izin vermediği bir belirtmenin kütüğün beyanlar sütununda gösterilmesi ve HMK'nın 297/2 maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulmaması doğru değildir..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur....

      Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile karar içeriğinde belirtilen muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... ile ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Mahkemece her ne kadar yazılı gerekçeler ile kabul kararı verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; 1-26.05.2004 gün ve 5177 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmünde; "Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11. madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir" denilmektedir....

        Nitekim öğreti ve uygulamada muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunması halinde muhdesatı meydana getiren malik veya paydaşların bu olgunun tespiti istemiyle, yine muhdesat veya üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması halinde muhdesatı meydana getiren kişi veya kişilerin zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmaları halinde hukuki yararın var olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kabul edilmektedir. Somut olaya gelince, Mahkemece, dava konusu taşınmazın kamulaştırma kapsamında kalıp kalmadığı olgusu araştırılmadan yazılı gerekçe ile hüküm kurulduğu görülmüştür....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti ile bedelinin tahsili istemine ilişkin dava ile 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemli birleştirilen davadan dolayı yapılan yargılama sonunda: Davaların kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, 4650 SK ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi uyarınca zemini imar yolu niteliğindeki taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma bedeli ile aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

            Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın, arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Diğer taraftan, tapu sicillerinin tutulması, kamu düzeni ile ilgili olup re'sen gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur....

              Davacı vekili, 06.10.2011 havale tarihli dilekçe ile açtıkları davaya ilişkin taleplerini, taşınmaz üzerindeki meyve ağaçları ve kavak ağaçlarının davacıya aidiyetinin tespiti ve taşınmazın davacı adına tescili olarak ıslah etmiştir. Yargılama sırasında taşınmazın Kralkızı Barajı göl alanında kaldığı gerekçesiyle DSİ Genel Müdürlüğü'ne husumet yaygınlaştırılmıştır. DSİ vekili, taşınmazın sular altında kaldığı, zilyetlik şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddini istemiştir. Orman Yönetimi, 18.06.2010 tarihli harçsız dilekçe ile çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istemiştir....

                UYAP Entegrasyonu