Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin payını satın aldığını ileri sürerek taşınmazın 3/4 payının adına tescili istemiyle dava açtığını, ne var ki, davacının dayandığı senet içeriklerinin taşınmaz üzerinde muhdesat olarak bulunan ev ve ahıra ilişkin olup, bu hususta tespit sırasında beyanlar hanesine ayrıca şerh yazıldığının anlaşıldığı, bu durum karşısında, toplanan delillere, yapılan keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi sözlerine ve davacının dayandığı senet içeriklerine göre, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin vefat ettiği 1997 yılına kadar muris tarafından sürdürüldüğü, o günden sonra tespit günü olan 2009 yılına kadar taşınmazın mirasçıları tarafından kullanıldığı ve tapusuz olan taşınmazda satın almanın davacı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla, Mahkemece davacı ...'ün davasının reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmesi” gereğine değinilmiştir....

    Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatların aidiyeti hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durulmalı; ittifak etmiyorlarsa muhdesat iddiasında bulunan davalılara bu konuda dava açmak üzere süre verilmeli ve dava açıldığı takdirde sonucu beklenmeli; daha sonra gerektiği takdirde bilirkişiden ek rapor alınarak, dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmeli ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan kısmın ise tapu kaydındaki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir....

      Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olayda; davacı vekili tarafından, dava konusu 1071 parsel sayılı taşınmaz üzerinde muhdesat iddiasında bulunulmuştur. O halde, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle muhdesatın aidiyeti konusunda uyuşmazlık varsa, mahkemece görevli mahkemede dava açmak üzere davacı tarafa HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmeli, mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucu beklenmeli, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmelidir. Açıklanan bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir....

        Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Yörede orman kadastrosu 1967 yılında seri bazda yapılmış; 1968 yılında kesinleşmiştir. Genel arazi kadastro işlemi ise 1953 yılında yapılmış, 1954 yılında kesinleşmiş; çekişmeli taşınmaz tapulama dışı bırakılmıştır. 1) Davalı ......

          Somut olayda; dava konusu taşınmaz tapuda karşı davacı ... Küçükharman adına kayıtlıdır. Tapu kaydında "krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3 katlı kargir ev ..., ..., ..., ..., ...'lara aittir" şeklinde muhdesat belirtmesi bulunmaktadır. Söz konusu belirtme kadastro tespiti sırasında ... adına yapılmış, ölümü ile de mirasçılarına intikal etmiştir. Karşı davacı, paydaşlarından ...'dan payını alırken evi de satın aldığını savunmuştur. Ancak, resmi senette evin satıldığına dair kayıt bulunmamaktadır. Davacı evi satın aldığına dair herhangi bir belge de sunamamıştır. Yukarıda da açıklandığı gibi beyanlar sütununda gösterilen muhdesat olarak kayıt malikinden başkasına aidiyeti belirtilen ev zemin mülkiyetinden bağımsızdır. Bu kaydın terkini hak sahiplerinin onayı ile mümkündür. Ayrıca zemin mülkiyeti sahibi mülkiyet hakkının kullanımını engellediği iddiasıyla ancak muhdesat bedelini ödeyerek terkini isteyebilir....

            Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. .//.. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir....

              Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....

                Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta; dava konusu 2025 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan kuyu hakkında davacılar, muhdesatın aidiyeti iddiasında bulunmuştur....

                  Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; Davaya konu edilen ve satışına karar verilen 5 parsel sayılı taşınmaz hakkında 14/3/2011 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı aleyhine mülkiyetin tespiti ile tapu iptal ve tescil davası açılmıştır. Bu davanın davalılar yararına sonuçlanması halinde bütünleyici parçanın aidiyeti belirlenmiş olacağından satış bedelinin yukarıdaki ilkeler doğrultusunda dağıtılması gerekecektir. Bu durumda mahkemece, muhdesatın aidiyetine ilişkin davanın bekletici mesele yapılarak satış bedelinin buna göre dağıtılması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....

                    Somut olaya gelince; davacı ve davalıların taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlarla ilgili hak sahibi olduğunu ileri sürmüş olup, davanın tüm taraflarının muhdesat iddiasını kabul edip etmediklerine dair bir beyanları alınmamıştır....

                    UYAP Entegrasyonu