Dava, haricen satın almaya ve TMK’nin 713/2. maddesindeki ölüm nedeniyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki sebebine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir. Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olmayıp, tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı da TMK'nin 706, 6098 sayılı TBK'nin 237, (818 sayılı BK'nin 213), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK'nin 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu husus 6098 sayılı TBK'nin 237.maddesinde "Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” şeklinde açıklanmıştır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz....
Mahkemece, davanın kabulü ile, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Kararı, bir kısım davalılar vekili istinaf etmiş, istinaf dilekçesinde özetle; Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1010 esas 2018/7 karar sayılı ilamının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Dava harici satış işlemine dayalı tapu iptal ve tescil isteğinden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda; ilk derece mahkemesi tarafından her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davaya konu taşınmazın evveliyatının 379 parsel olduğu ve 17/10/1970 tarihinde kadastro tespit tutanağının kesinleştiği, davacının ise 25/09/1990 tarihli harici satış senedine dayandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla dava tapulu taşınmazın harici satışına ilişkindir....
Davalı, taraflar arasında taşınmazın devri hususunda harici bir sözleşme düzenlenerek imzalanmış ise de sonradan tarafların bu sözleşme üzerinde anlaşamaması nedeniyle dava konusu 1056 parsel nolu taşınmazdaki davacı hissesinin tamamını, tapuda 34.000,00 YTL ödeyerek satın aldıklarını, satış bedelinin ödendiğinin resmi senette yazılı olduğunu, tapulu taşınmazın satışına dair harici sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacının bu sözleşmeye dayanarak açtığı tapu iptal ve tescil davasının da sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle reddedilerek kesinleştiğini, savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen harici sözleşmenin geçersiz bulunduğu, tarafların bu sözleşme üzerinde anlaşamayınca sözleşmeden vazgeçip tapuda bedeli ödenmek suretiyle taşınmazın davalıya satıldığı, davalının sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil K A R A R Dava, harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. 25.05.1992 tarihli taşınmaz satışına ilişkin belgenin düzenlendiği tarihte satıcı olarak görünen .... Tarım İnşaat ve Turizm A.Ş. adına satışa yetkili olan kişilerin ya da yöneticilerinin isimlerinin Ticaret Sicilinden sorularak tespitinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemiz'e gönderilmesi için dosyanın geri çevrilmek suretiyle mahalli Mahkemesi'ne İADESİNE, 07.04.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY Dava 25.05.1992 tarihli haricen düzenlenen “makbuz” başlıklı satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, TTK.nun 321/3. maddesinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir....
Somut olayda, davacı, davalı ile aralarında 1986 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi yapıldığını, davalıya taşınmazın bedelini ödemesine rağmen taşınmazın tapudan devrinin gerçekleştirilmediğini, taşınmazın devrinin gerçekleştirilmemesi nedeniyle davalının davacıya 2.500 TL meblağlı senet verdiğini, senedin icra yoluyla takibe konulması üzerine davalının davaya konu taşınmazla ilgili gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde bulunduğunu, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine rağmen davacının tapuyu devir etmemesi üzerine davalı hakkında açtığı tapu iptal ve tescil davasının red edilerek, kararın 16.3. 2010 tarihinde kesinleştiğini ileri sürerek, 1986 yılında davalıya ödediği paranın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tahsilini talep etmiştir. Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (MK md.706, BK md 213, Tapu kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60)....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/255 Esas 2019/5 Karar sayılı ilamının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Dava öncelikle harici satışa dayalı tapu tescil veya temliken tescil bu iki talep yerinde görülmediği takdirde tazminat isteğinden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının harici satışa dayalı tapu iptal ve tescil talebi değerlendirildiğinde; bilindiği üzere tapulu bir taşınmazın mülkiyetin devrini öngören her türlü sözleşmelerin resmi şekilde yapılması geçerlilik koşuludur. Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak kanunun öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davası kural olarak kabul edilemez....
taşınmazın harici satışının geçersiz olduğunun açık olduğunu, tapulu taşınmazın haricen satılamayacağı ve kadastro tespiti ile dava konusu taşınmazın çapa bağlandığı gözden kaçırılarak davacının usul ve yasaya aykırı iyi niyetli olduğu olarak kabul edilmek sureti ile yanılgılı şekilde temliken tescile karar verildiğini, tapulu taşınmazlarda temliken tescil mümkün olmadığını, tapuda kayıtlı taşınmazın satışına ilişkin yazılı sözleşmelerin resmi biçimde yapılmamasından dolayı hukuken geçerli olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkillerinin murisi T10 sağlığında iken taşınmazın başka bölümlerini farklı kişilere hisseli olarak satış yapmış olduğu davacı tarafın iddiası olup tüm diğer alıcılara tapuda devir ve tescil işlemlerinin yapıldığı ancak davacıya devir ve tescil işlemlerinin yapılmadığı tanık ve mahalli bilirkişi anlatımları ile birlikte değerlendirildiğinde ortada geçerli bir satış işleminin bulunmadığının kabul edileceğini, zira satış sözleşmelerinde tarafların edimlerinin...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Eser sözleşmesi DURUŞMALI KARAR Dava, inançlı işlem ve muvazaa hukuksal nedenleri ile şahsi hakka dayalı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin bulunduğuna göre hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi bu hali ile Yüksek Yargıtay (14.) Hukuk Dairesine ait olup dosyanın incelenmek üzere Yargıtay (14.) Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekir. Ne var ki, anılan Daire tarafından uyuşmazlık, tapulu taşınmazın harici satışına ve buna bağlı zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu açıklanarak 18.01.2012 tarih ve 2012/384 Esas, 2012/421 Karar sayılı ilamı ile 8. Hukuk Dairesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dosyası görevsizlikle Dairemize gönderilmiştir....
Mahkemece, dava konusu 242 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yerde 1958 yılında kadastroca tespitin yapıldığı ancak davacının harici satış senedi ile 21/08/1990 yılında satın aldığında taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu gerekçesi ile davacının tapu iptal ve tescil davasının reddine, davanın diğer talep yönünden kısmen kabulü ile; 6.997,59 TL. nin dava tarihinden yasal faizi ile davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TMK 713/1 ve 713/2 maddesinde yazılı bulunan “ölüm” hukuki nedenine dayalı mülkiyet aktarımına yönelik tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde harici satımla alınan taşınmaz üzerine dikilen ağaç ve yapıların masraflarının tazmini isteminden ibarettir. Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 242 parsel sayılı taşınmazın intikalden önce 18/04/1963 tarihinde tapulama yolu ile davalıların kök murisi ... adına kayıtlı olduğu, muris ...'...
Bir kısım davalılar vekili, tapulu taşınmazların TMK'nun 713. maddesi uyarınca kazanılmasının mümkün olmadığını ve haricen satışın geçersiz olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuş; diğer davalılar bir savunma getirmemiştir. Mahkemece, davacıların tapu maliklerinin ölümünden doğan zilyetlik nedenine değil, harici satım sözleşmesi ve zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, tapulu taşınmazların haricen satışı geçerli olmadığı ve hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağından TMK'nun 713/2 maddesinde öngörülen olağanüstü zamanaşımı koşulları oluşmadığı gerekçeleriyle asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....